Olsun be aldırma yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kârdır. Mazlumun ahı indirir şâhı. Her şeyin bir vakti vardır. Yunus Emre

Tabana değil, tavana kuvvet !

Esra Yıldız

    4 Nisan 2013

    İş çığırından çıktı.
    Toz, duman, belirsizlik.
    Yapılan işlerle ilgili eleştiri dozu arttığında hemen söylenen cevap;
    "Yaşanılacak kent yaratıyoruz!"
    Siz yaratmadan biz ölmezsek iyi...
    Hiç gitmemiştim, "hadi gidelim" dedim hafta sonu şu bizim ünlü caddeye.
    İzzet Baysal'a.
    Caddenin sonundaki yeni açılan spor merkezine.
    Önce Kızılay otoparkına aracı park ettikten sonra,
    Girdik sinema önüne çıkan dar koridora.
    Sanat merkezinin önündeki bu dar yaya yolu evvel Allah dargını barıştırır.
    Her iki tarafta ancak tek sıra yürünüyor, tanıyan tanımayan herkes birbirleriyle selamlaşıyor.
    İyi bir şey...
    Yalnız sollama yasağı konması lazım;
    Çünkü önündekini geçersen karşıdan gelenle burun burunasın.
    Neyse çıktık caddeye.
    Dükkân önlerinde kare gri granit karolar, ortasında hafif kızılımsı dökülmüş beton.
    Ne uyum ama!
    Ya ikisinin birleştiği yer; birbirine karışmış.
    Daha çok beton karoların üstünde...
    Karolarda alt yapı kapak kenarları gibi detaylar olduğu gibi duruyor.
    Aynı zamanda araları ince tozla doldurulmuş, uçuşup duruyor.
    İşyeri önleri öylece bırakılmış, acaba kimin yapması bekleniyor?
    "Güzellik detaylarda saklıdır" derler ya, bizde ne gezer.
    Detay diye bir şey arama.
    Tıpkı diğer yerlerdeki tretuvar kaplamaları, çirkin yol kenarı beton duvarları gibi.
    Toz duman zorla vardık şu katlı otoparkın üstüne yapılan spor salonu giriş tünelinin ucuna.
    Tünel ne tünel ama, aman Allah'ım!
    Böylesini uzun zamandır hiçbir yerde görmedim.
    Bir sanat abidesi...
    Sporu severim, her gittiğim yerde spor salonlarını gezerim.
    Tüneli aştım, salona girdim.
    O ne?
    Müthiş bir tavan karşıladı bizi.
    Aşağıdakiler onun yanında amma da ucuz kaçmış.
    Ne tabandaki ucuz parke, ne de üstündeki spor aletleri tavanın eline su bile dökemez.
    Oymalar, çıkmalar, spotlar, yanardönerler.
    Birde yüksek ki sanki koşu bandında koşan yukarı parende atacak.
    Ne para harcanmış be!
    Daha önce gezdiğim beş yıldızlı spor merkezlerinin tavanları geliyor gözümün önüne;
    Beton ya da çelik öylece bırakılmış, havalandırma menfezleri ise açıkta.
    Sadece hoş görünümlü aydınlatmalar sarkıyor oradan buradan.
    Neden?
    Amaç spor salonu yapmak...
    Parada cebinden çıkıyor kamudan gelmiyor ya, özel teşebbüs son derece dikkatli.
    Yoksa süslü tavan yapıp hava atmak o da ister.
    Burası düğün salonu ya da gazino değil ki.
    Adam da çatı sade, para aletlerde,
    Bizde para tavanda, spor aletleri ise beş para etmez.
    Tavana harcanan parayla eminim öyle bir tane daha spor salonu açılır.
    Niye anlatıyorum bunları?
    "Vizyon bu işte" demek için.
    Birde;
    Su parası kuyruğunda eli titreyerek sadece on lira kontör alabilenleri düşünüyorum.
    Sonra hesapsızca harcanan bu paraları, yapbozları ve onun yüklediği veballeri.

                                                                                             
     

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    Erpiliç

    GÜNÜN SÖZÜ

    Şüphe etmek, bilmeye atılan ilk adımdır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak