BolununSesi; Halkın Gazetesi

İzzet Baysal'ı bir kez daha öldürmeyin

Esra Yıldız

    4 Eylül 2012

    Dedim ya daha önce,
    Kötü ya da iyi "kader" seçilir.
    İyiyi mi kötüyü mü seçmişiz, siz yorumlayın.
    Sebep; maalesef sonuç kötü de olsa biziz, iyi de olsa.
    Öyle bir yerdeyiz ki hani derler ya, "sözün bittiği yer"
    Evet, artık oradayız.
    Tıkandık, artık diyecek bir şeyde bulamıyoruz.
    Caddenin son halini gördükten sonra, diğerleri zaten hafif kaldı.
    Sanki filmlerdeki Dünya Savaşı sonrası sokak manzaraları gerçek olmuş.
    Film platoları şehrimize taşınmış.
    Yerle bir olmuş cadde görüntüsü ve çaresizce enkazın arasında dolaşan çoluk çocuk.
    Sanki tank gürültüsüyle çalışan iş makinaları ve büyük kamyonlar.
    Aralarından çaresizce geçmeye çalışan belki de daha iki yaşındaki bir kız çocuğu.
    Binalardan sızan pis sular, havaya kalkan toz bulutu.
    Caddede operasyon başladı.
    Harekete geçmeden önce yapılan operasyon daha anlamlı.
    Teknik olanlar saf dışı bırakılmış, yerlerine Yazı İşleri Müdürü başyardımcı olmuş.
    Karaçayır'daki parkı o yapmış ya!
    Kıstas, ölçü sadece bu...
    Caddede başarılı olmazsa; Cumhuriyet Caddesi'ni yaparken, başkasını deneriz.
    Deneme-yanılma yöntemi bizim işimiz. Kaderimiz bu.
    Yaparken deneriz, olursa olur, olmazsa şansınıza küsün.
    Neden mi?
    Cadde; yapılmak üzere şantiyeye çevriliyor.
    Daha önce belirlenmiş olması gereken aydınlatmalar için, firmalar belediyeye numunelerini daha yeni getirmişmiş.
    Yani kısaca hassasça önceden tasarlanmış bir proje yok, detayları ise hiç yok.
    Proje diye sadece üçüncü sınıf brandaya basılmış, çamaşır ipiyle asılmış bir döviz var caddenin başında.
    Yapılacak yol sarıyla işaretlenmiş.
    Caddenin kaplamasını soruyorum bilenlere, "Baskı beton" diyorlar.
    Baskın basanındır, nedir bu baskı beton?
    Yayılırmış beton, üstüne çiçekli böcekli baskılar yapılırmış.
    Yapım süresi kısa, baştan savma.
    Altında tamirat varsa, vay haline!
    Parkta başarıyla kullanılmış, belli ki beğenilmiş, caddeye taşınmış.
    Yani önceden programlı değil.
    Tıpkı işin başlaması gibi...
    Cadde kapkaranlık.
    Aydınlatmalar sökülüyor, Başyardımcı; "Müteahhit herhalde aydınlatır; aydınlatmazsa, bakarız çaresine." diyor.
    Mevzuatta varmış!
    Ticaretin göbeğinin, işyerlerinin yoğun olduğu yerin aydınlatılması sadece mevzuata bağlı.
    Baştan düşünülmemiş ki bilmeden hırsızlar düşünülmüş.
    Tıpkı iş güvenliği gibi...
    Yerde elektrik kabloları, doğal gaz boruları, çukurlar, taşlar...
    İçinde gezen iki üç yaşındaki çocuklar...
    İçim sızladı.
    Kaçmak istedim, Yukarı Çarşı'dan Gölyüzü'ne inerek.
    Korku filmi gibi...
    Nereye girsem; ya tabela, ya moloz yığını, ya da iş makinesi...
    Çıkamadım oradan da dakikalarca.
    Bilmiyorum bu işin içinden çıkabilir miyiz; ama
    Yapılanlara bakınca biraz zor gözüküyor.
    Sesleniyorum şimdi iş başındakilere; "sizde vardır şairler, yazarlar"
    Bari bir önerge verinde, caddenin ismini değiştirin.
    Yapacağı işi belki de bin kere düşünüp de yapan rahmetliyi yattığı yerde huzursuz etmeyin.
    Cadde artık öldü.
    Bari İzzet Baysal'ın ismini bir kere daha öldürmeyin.

                                                                                 

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Oto Lastik