Sezon yaklaşırken

   Dört hazırlık maçı, arkasından da bu akşam televizyonda Levent Hoca'yı seyrettim.
   Yapılan her şeyin olumlu ve takıma yansımasının da iyi olduğunu gözlemledim. Özelikle oyuncuların birbirlerine karşı olan davranışlarının beni çok memnun ettiğini söyleyebilirim. Hele Denizli maçında çıkan küçük bir olayda bile, kaptanlarına bir sahip çıkışları vardı ki; görülmeye değer. Atacan bile kalesinden koştu geldi. Bundan çıkan ana fikir, takım olma yolunda kısa zamanda çok mesafe alındığıdır.
   Levent Hoca'nın televizyonda söylediklerine gelince; hocanın yine kendine olan güvenini ortaya serdi diyebilirim. Ama söylediklerinin içinden en dikkat edilecek konu, transfer konusuydu.
   Transferlerin bir ahenk içinde, transfer komitesi ile birlikte ortak kararlar ile yapıldığının altını çizdi. Ama burada kendisinin de söz konusu ligde 13 sene görev yaptığından ve bundan dolayı ligde oynayan oyuncuları iyi tanıdığından bahsederek, bir yerlere de gönderme yapmaktan geri kalmadı.
   Kendisinin bir dediğinin iki edilmediğini ve üstüne basarak, istediği kadronun oluşturulduğunu söylemesi dikkat çekiciydi. Bununla kalmadı ve tüm Bolulu sporseverlerin önünde yönetime teşekkür ederek, işin artık kendi ve oyuncularında olduğunu deklare etti.
   Bu davranış belki de son yıllarda rastlanmayan bir davranıştı. En azından ben bir takımın başına gelen hocanın transferlerden çok memnun olduğuna ve başka yeni bir oyuncu istemediğine ilk defa şahit oluyordum.
   Hocam "İnşallah Allah utandırmaz" diyelim.
   Şimdi ben bu kadar iyi şeyden sonra bir tek endişemi paylaşmak isterim. Bu da Ömer ÇUĞ olayı.
   Hoca televizyonda bu oyuncuyu başından beri istemediğini, istemediği halde, transfer komitesinin ısrarı ile bir kez daha kampta denediğini, fakat bu süreç sonunda Ömer Çuğ'un yine istediği oyuncu olamadığından bahsetti. Bu sözleri hayret ve şaşkınlıkla izledim.
    Transfer komitesi; ya Ömer ÇUĞ'un katkı sağlayacağına inandığından ya da ilk zaman hocaya teslim olmuş görüntüsü verme korkusundan mıdır bilinmez, bu oyuncuyla istenmediği halde sözleşme yapmakla hata yapmıştır. Hatta bu kulübe altı sene hizmet veren, takım kaptanlığına kadar yükselmiş, her şeyi ile örnek bir oyuncu Ömer Çuğ'a bu hata yapılmışsa; günahı da bir o kadar büyük olacaktır.
    Umarım bu oyuncu kaybettiği zamandan bir şey kaybetmez ve bu saatten sonra iyi bir takıma transfer yapar da hakkını helal eder. Yoksa inanın, ahından çok çekeriz.
    Programın sonunda, açılış maçının ya saat altıda ya da saat sekizde oynanacağından bahsedildi. Belli ki; saat sekizde oynanacaksa gece maçı olacak ve ışıklar yakılacak. Tamam, ışıklar yakılacak yakılmasına, ama duyduğum kadarıyla bu, hala parası ödenmediği için işin teslim alınmadığı yüklenicinin izni ile olacak.
    Çok merak ediyorum, bu durum maça katılmalarını beklediğim vekillerimizi hiç rahatsız etmeyecek mi? Yeni değil, Kayseri'den sökülüp getirilen eski ışıkları bile yaktırmaktan aciz siyasilerimizin ne yüzle Boluların huzuruna çıkacağını, inanın oynanacak maçtan çok daha fazla merak ediyorum.
   Tüm bunlara rağmen; karşılaşmalarımız ister gece olsun, ister gündüz; yolumuz Süper Lig olsun.