Artık düşmanın tek hedefi...

   Aslında bir vatan evladının imam hatip mezunu da olsa, kendini yetiştirdiyse, başka bir meslek için normal liselerden mezun arkadaşları ile yarışması kadar normal bir şey olamaz.

  Bu ilk bakışta tartışmasız demokratik bir hak olarak da görülebilir.

  Önce bu okulların neden kurulduğuna bakmak lazım...

  Bu okulların kurulma amacı dinini daha iyi öğrenmiş üniversite öncesi öğrenciler yetiştirmek mi, ya da meslek olarak din adamlığını seçecek öğrenciler yetiştirmek mi?

  Bunun şu an toplumda, çoğunluk algılamasının birinci seçenek olduğuna birçok nedenle şahit olabiliriz. Çünkü önceden meslek olarak sadece din adamlığını seçenleri yetiştirmek için kurulan bu okulların, sonradan oluşan sayısal çokluğu, bunun sonucunda buralardan mezun olan öğrenci sayısının, imamlık mesleğini yapabilecekleri ibadethane sayısından çok olması ve kadın ibadethane görevlisinin görev almadığı ülkemizde, kız çocuklarının bu okullara gönderilmiş olması bu seçeneğin algılanma ispatlarındandır.

  O zaman veliler meslek olarak din adamlığını seçmek için değil önce dinlerini daha iyi öğrenmeleri için çocuklarını bu okullara göndermektedirler.

  Okulların gerçek amaçlarından uzaklaşmış olması, kamuoyunun da bunun sonucunda, bu okullardan mezun çocukların diğer liselerden mezun öğrencilerle eşit şartlarda üniversite sınavına girmelerini istemesi gayet normal görülebilir.

  Peki, başka bir yönden konuya yaklaşacak olursak, eğer bu okullar, din adamlığı mesleğini seçenlerin okuluysa, bunların daha bu yaşta böyle bir mesleği seçme özgürlüğünü kullanabildikleri söylenebilir mi? Tabii ki söylenemez. O zaman bu okulların öğrenci yaşı açısından zamanlamasının da sorgulanması gerekir.

  Din adamlığı bana göre mühendislik gibi bir meslektir ve bu meslek önemi açısından en az üniversite eğitiminden sonra yapılabilmelidir. Eğer mühendislik için ilk ve orta eğitimden geçmek şart ise bu şartın din adamlığı için de işlemesi gerekir. Hem böylelikle meslek seçme olgunluğuna ulaşmış öğrencilerin bu konudaki özgürlükleri de sonuca ulaşmış hem de büyük tartışmalar yaratan katsayı sorunu da kendiliğinden ortadan kalkmış olur.

   Tabii amaç meslek olarak din adamı yetiştirmek değil de meslek öncesi dindar insanlar ya da ideolojik askerler yetiştirmek ise, bu düşüncelerimin hiçbir değeri yoktur.

  Ama sizlerin derdi, her şeyi bir tarafa bırakarak, dünyada bazı güç odaklarının istediği ayrımcılığı ve inancın erozyona uğratılmasını körüklemekse, bu okulları ve velilerin saf duygularını kullanarak amaca ulaşmaya çalışmak, vatan hainliğiyle eşdeğerdir.

  İmam hatipli doktor, diğer doktor, imam hatipli mühendis, diğer mühendis, imam hatipli asker, diğer asker, imam hatipli Başbakan, diğer Başbakan, imam hatipli Cumhurbaşkanı, diğer Cumhurbaşkanı...

  Daha da ileriye götürürsek, inancı tam meslek sahipleri ve diğerleri...

  Birileri tarafından, Ilımlı İslam, medeniyetler ittifakı gibi ithal dayatmaları ile inancımızın erozyona uğratılmaya çalışıldığı bu günlerde, katsayı sorununu başka anlamlara taşıyarak misilleme aracı olarak göstermek, sadece planın bir parçasıdır. 

  Olaya bilimsel bakmaktan uzak, sadece sorunu inanca saldırı olarak göstermeye çalışanlar, toplumun içine düşmanlık tohumu atan güçler ile aynı safta yer almaktadırlar.

  Artık "böl, parçala, yönet" politikasının dünyadaki yeni silahı inançların kullanılması ve böylelikle bazı değerlerin gevşetilerek, çözümleme aracı olarak ortaya konmasıdır.

  Bizimde bugüne dek kırılamayan tek kozumuz, tarihte ulusumuzun işgalden kurtuluş mücadelesinde daha belirgin ortaya çıkan inanç gücümüzdür.

  Artık düşmanın ele geçiremediği, ama şimdi üzerine oynadığı tek hedefi...

  Sizce de öyle değil mi?