BolununSesi; Halkın Gazetesi

Görmedim duymadım

Esra Yıldız

    29 Ağustos 2013
       İşin iç yüzü aslında tam bir siyasi kavga.
       Bir tarafta Ercoşkun, diğer tarafta Yılmaz.
       Kavgada saman altındaki sular da çıkıyor ortaya.
       Zaten geçmişte Burak Balaban'a teslim edilen 18. Madde Dosyası'nın kısaca açılımı da bu.
       İşin enteresan tarafı; alımdaki ortak iş adamlarına baksan, ters düştüğü biri hariç, Yılmaz'a yakın isimler. Adamlar adları üzerinde iş adamı. Ondandır; iş yapma adına bugün başkanın, diğer gün vekilin yanında yer almaları gayet normal. En azından kendi vicdanlarına göre. Toplum vicdanına göre, bu konu tartışılır.
       Ancak ne oluyor da suçlanmaya çalışılan siyasi rakiple beraber onların da ismi geçiyor?
       Aslında başkan "ne şiş yansın, ne kebap yansın" misali, hukuksuzluk olmadığı iddiasıyla güya onları kurtarıyor.
       "Siyasi baskı yapıldı" diye güya ortaklardan bazılarını, hedefindekileri ateşe atıyor.
       Şimdi akla gelen soru şu, siyasi baskı yapıldıysa ki; yapıldığını söylüyor, diğerleri de bundan faydalanmadı mı?
       Görünüşe göre faydalandı. O zaman onları ayırmak mümkün değil.
       Ateşse, hepsi ateşte... Yanlışsa, hepsi yanlışta... Bu tam bir ihbar...
       Çıkan ana fikir şu; birileri geçmişte siyasi şantajla iş yapmış ya da hala yapıyor.
       Onlar faaliyetteyken; başkan ve ekibi ne yapıyorlarsa orada?
       Ortakları bir kenara bırakıp, bir de onlara bakalım.
       Baş danışmanları tutuklu...
       Son celsede aleyhte bir ifade var. Pek de ses getirmedi, belki de kapatıldı gitti.
       Eski Yazı İşleri Müdürü Sayın Canbasoğlu diyor ki; "Davalı, benim zamanımda da benzer bir işe imza attı. Toplu konut izni olmayan bir araziye; kendi kendine, kimsenin haberi olmadan toplu konut izni verip, kooperatif kurdurdu. Kurdururken de bu işi belli ki sevabına yapmadı!"
       Bir bakın o gün mecliste olup da bahse konu olayı gün yüzüne çıkartanlardan bazılarına. Şimdi biri başkan olmuş, diğeri yardımcısı.
       Dışarıdaki akilleri, o gün kooperatif kuranları, kurduranları saymıyorum daha.
       Merak eden arşivlerden gider bulur.
       Şimdi böyle bir şeyi biliyordunuz da bu memuru, belediyeyi alınca önce çöpe sürüp, sonra nasıl baş danışmanlığa getirdiniz?
       Sonradan danışmayı, hem de 'Baş' olacak şekilde, neden gerek gördünüz?
       Ha, demek ki kimse sütten çıkmış ak kaşık değil.
       Ama sizin bir iddianız, bir görüşünüz var;
       "Biz zinhar kul hakkı yemeyiz. Adil olur, önce fakir fukarayı, vatandaşı düşünürüz, çünkü biz böyle inanırız."
       Hal böyleyse;
       Şimdi yaranız varsa; alana, satana, kurana, kurdurana, baskı yapana, baskı yiyene, yalana, dolana, yani topunuza, hepinize...
       Ben size kendimden cevap vermeyeceğim.
       Cevabı sizin çok iyi bildiğinizi iddia ettiğiniz başka bir yerden vereceğim.
     
     "Dini yalanlayanı gördün mü? Öksüzü itip kakan, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur. Vay o namaz kılanların haline ki: Onlar kıldıkları namazdan gâfildirler. Onlar gösteriş yaparlar."
                                       Maun Suresi-Kuran-ı Kerim

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Oto Lastik