En doğrusu da bu değil mi?.

   Daha önceki yazımızda, "referandum demokrasilerde halkın eline geçen büyük imkândır, iyi değerlendirmek gerekir", demiştik...

Peki, bu imkânı "sağlıklı" değerlendirmek için ne yapılır?..

Konu incelenir, detaylar bilenlere sorulur, tartışmalar izlenir sonra da düşünüp, tartıp karar verilir.

   Nitekim ben de öyle yaptım. Anayasa Mahkemesi'nden de "olur" alan 26 maddeyi bir güzel inceledim. Bunların daha demokratik bir ülke olma yolunda "önemli adımlar" olduğunu görünce de "EVET" kararımı verdim.

Şunu samimi olarak belirteyim ki bu maddeleri AKP değil, CHP ya da MHP hazırlasaydı kararım yine "evet" olurdu!.

   Şimdi tekrar dönelim değerlendirme meselesine...

   Peki, bizde "kanaatler ve tepkiler" nasıl oluşuyor?..

Bizler çoğunlukla "partilerimizin, ideolojilerimizin" gözlüğüyle bakıp karar veriyoruz. Bundan dolayı "eğriye eğri, doğruya doğru" pek diyemiyoruz. Çok iyi de "kutuplaşıyoruz". Ondan sonra da "tek doğruyu kendimizinki görüp" karşı cenaha hücuma geçiyoruz.

     Hücum deyince, ben de ufak çaplı bir bombardımana uğradım şu günlerde...

"Evet" kararımı beyan ettiğim yazımdan sonra internet sitemizdeki umuma açık E-Posta adresime hergün 1-2 ileti düşmeye başladı.

Bunların çoğu da az çok mürekkep yalamış yani aydın diyebileceğimiz zevattan...

Velhasıl, karşıt fikre hürmet çıtasını yüksek tutturmaları gerekenlerden...

Lâkin, gerçek hiç de öyle değil!..

Sen misin "Evet" diyen...! Buyur o zaman!..

Uzun uzun "vaaz" verenleri mi ararsınız...

"Siyaset yapmayalım!" nasihatında bulunanları mı...

Hocam, "yakıştıramadım" diyenleri mi...

Ve de...

Sende mi "yandaş" oldun! fırçası atanları mı...

Haydaaaaa...

    Yarenler... Dostlar... Bu nedir böyle.!

   Bir sade vatandaş olarak en tabii "demokratik hakkımı" kullanıyorum yahu!...

"Size göre" ben yanlış düşünüyorsam, bundan size ne!.. Herkesin düşüncesi kendine değil mi?..

Yalnız, burada çok önemli bir "çifte standart" da ortaya çıktı!

Bu, aydınımızdaki en önemli "zaaflardan" da biridir...

   Nasıl mı?..

   Eğer referandumla ilgili görüşümü "hayır" olarak açıklasaydım aynı insanlar bana; "Siyaset yapıyorsun, yandaşsın" diye kızmayacaklar; "Bravo Hocam, aferin, doğru söylüyorsun!" diye alkışlayacaklardı...

    Bu çifte standart değil de nedir?..

   Gelelim sözün özüne...

Dünya'da ve bizde birçok sorunun kaynağı;

Benim gibi düşüneceksin!.

Benim gibi yaşayacaksın!.

Benim gibi giyineceksin! vb. "dayatmalardan" ortaya çıkmaktadır.

Onun için...

Bırakalım, "herkes fikrini özgürce pazara çıkarsın" yarenler...

"Alıcısı varsa"  rağbet görsün, yoksa da oturup "nerede yanlış yaptığını" düşünsün...

En doğrusu da bu değil mi?..

*    *   *