Yaylalar? Yaylalar?

Doğu Karadeniz yaylaları gerçekten çok güzeldir. Bayındırlık Bakanlığı hazırladığı bir proje ile işte bu yaylaları turizme açma çalışmasını başlatmış. Projeye göre önce Ordu?dan Artvin?e kadar bütün yaylalar yollarla birbirine bağlanacakmış. Master planı ihale aşamasında imiş... Bakan Özak;?yaylaya çıkan kişi orada gezinti yapacak, konaklama fırsatı bulacak, yöresel ürünleri satın alabilecek, yaylayı sadece görmeyecek bizzat yaşayabilme fırsatı bulacak? diyor.

Bakan Bey, projenin mutlaka gerçekleşeceğini de söylüyor.

Bakıyorum Bolu'nun adı bu projede de anılmıyor.

Şimdi ben soruyorum.

Bizim bu illerden bir eksiğimiz mi var?

Bir eksiğimiz yok ama bizim ?masallarımız, hikâyelerimiz, ninnilerimiz? var!

Nasıl mı?

Yıllardan beri konuştuğumuz bir ?dağ ve yayla turizmi? masalımız var!

Mahkemelere düşen bir ?termal turizm? hikâyemiz var!

Uzun zamandır dinlediğimiz bir ?yayla evleri? ninnimiz var!

Turizm bizim adeta hiç ?bitmeyen senfonimiz? oldu.

Arşivimi şöyle bir karıştırdım. Yıl 1992? Vali Yener Rakıcıoğlu? Bir röportajında konuşuyor.?Bolu'da turizm patlayacak? diyor.

Aradan 15 yıl geçti? Patlayan, çatlayan yok!

Yıl 2007? Başkan Yılmaz; ?Bolu'nun sanayi değil, turizm kenti olmasını istiyoruz. Bu doğa başka bir yerde yok!? diyor.

Dilek ve temenniler tekrarlanıp duruyor!

Bizim gazetenin mesaj defterine gelen bir elektronik posta bu durumu ne güzel anlatıyor?

Sercan Çelik yazmış?

Bakalım ne yazmış?

?Ben ilkokula başladığımda ?Bolu Turizm kenti olacak? deniyordu. Aradan 15 yıl geçti hâlâ ?ileride? Bolu turizm kenti olacak deniyor.?

Çok doğru söylüyorsun Sercan kardeş ama bu gidişle herhalde torunların da aynı şeyleri konuşacak!

En iyisi biz bir Erzurum türküsüne kulak verelim de biraz rahatlayalım?

Ay akşamdan ışıktır / Yaylalar yaylalar?

Yüküm şimşir kaşıktır / Dilo dilo yaylalar?

* * *

Haydi! Pamuk eller cebe!

Bolu'da yeni bir vakfın kuruluş çalışmaları haberlere yansıyor. İsmi ?Bolu Bağışçılar Vakfı?? Ben şahsen bu vakfın beyannamesini görmediğim için nihai amaçlarını, ne yapacaklarını tam olarak bilmiyorum. Yalnız bildiğim bir şey var. Bir vakıf, ya da dernek, bir ?sosyal sorumluluk projesi? gerçekleştirmek istiyorsa, onun arkasında belli bir ?maddi güç? olması lâzım? Meselâ Bolu'ya kazandırdıklarını her an gördüğümüz, yaşadığımız İzzet Baysal Vakfı?nın arkasında büyük maddi güç olmasaydı bu kadar hizmeti yapabilir miydi? Şimdi Bolu'da sayısı yüzü aşan bir sürü dernek var. Bunların çoğu ?biracı-lokalci? bir dernek olmaktan öteye gidebiliyor mu?

Hâlbuki günümüzde ?sivil toplumunun gelişmesinde? dernek ve vakıfların önemi öyle fazla ki? Gelişmiş ülkelerde birçok ?sosyal, sanatsal proje? hep bunların eliyle gerçekleştiriliyor. Ben buna bir zamanlar bulunduğum Almanya?da çoğu kentte şahit olmuşumdur.

Değerli okuyucular? Bizim geçmişte çok iyi bir vakıf kültürüne sahip olduğumuzu biliyoruz. Osmanlı zaten her yönüyle tam bir ?vakıf medeniyeti? idi. Tarihi kayıtlarda, defterlerde Bolumuzda da birçok vakıf ismine rastlıyoruz. Şehrimizde faaliyet gösteren ilk vakıflar Yıldırım Bayezid zamanına kadar gitmektedir. (1389-1402) Bu dönemde kurulan vakıflar Bolu ve çevresinin imarına büyük katkıda bulunmuşlardır. Osmanlı?nın son döneminde, 19. Yüzyılın başlarında bile Bolu'da 9 vakıf bulunuyordu. Bunlar; Yıldırım Bayezid, Tavil Mehmet Paşa( Sokullu), Şemsî Ahmed Paşa, Hacı Ahmed Paşa, Galip Paşa, Abbas Paşa, İsfendiyarzade Musa Paşa, Demirtaş Paşa ve Hacı Mustafa Ağa vakıflarıdır. (1921 Salnamesi-Yıllığı )

İşte bizim geçmişimizde var olan bu?ruhu? şimdi yeniden ?modern bir şekilde? canlandırmamız gerekiyor.

Ben bu bakımdan Bolu'da kurulan yeni vakfın şehrimizde çok faydalı işler yapacağına inanıyorum.

Ve?

Bolu'nun ?hayır ve hasenatta? pek ortaya çıkmayan ?derin zenginlerine? sesleniyorum?

?Haydi! Pamuk eller cebe!?