BolununSesi; 33 yıldır sadece halkın desteği ile yaşıyor

Arap Turizmi ve Bolu...

M. Nevzat Özdemir

    3 Temmuz 2012

         Ulusal basında çıkan bir habere göre Dubai menşeli Abu Al Haj firması ile Astay Gayrimenkul A.Ş. Bolu'da 4 yıldızlı bir SPA oteli yapmaya karar vermişler. Yatırım için 50 milyon dolarlık bir bütçe öngörülmüş...
         Bu Astay'ı geçmişten hatırlıyoruz. Birkaç yıl önce Karacasu Beldemizde 5 yıldızlı bir jeotermal otel projesi gerçekleştireceklerdi. Proje gecikmesi vs. yüzünden şirket ile valilik/özel İdare mahkemeye falan düşmüştü. Sonucu bilmiyorum ama bu durumdan zararlı çıkan bana göre Karacasu ve Bolu olmuştu. Sonuçta malûm arazide inekler otlamaya devam etmiyor mu?.
         Bu sefer inşallah böyle bir şey olmaz diyelim ve yazımızda işin Arap turizmi yönünü ele almaya geçelim.
         Bilindiği gibi Arap turistler yoğun olarak 80'li yıllardan itibaren İstanbul, Bursa ve Yalova'ya gelmeye başladılar. Özellikle İstanbul'da o zamanlar dükkân levhaları başta Lâleli olmak üzere hep Arapça olmuş, bilhassa Sarıyer civarındaki konutlar yüksek bedellerle Araplara kiralanmaya başlamıştı. Ben o yıllarda Yalova'ya ilk defa gittiğimde termal tesislerinin hemen üstündeki bir köyü görünce şaşırmıştım. Bu köy Gökçedere Köyü idi. Köyün her tarafı otel ve pansiyonlarla doluydu. Burası tamamen bir Arap turizm köyü olmuş, yatak sayısı ise binlere ulaşmıştı. Vatandaş çok memnun idi.
         Peki, tatlı hayat böyle devam etti mi?... Tabii ki hayır...
         Bir müddet sonra Türkiye'ye gelen her arabın "petrol kuyusu" var zannedip adamları "kaz" gibi yolmaya çalıştık. 1000 dolarlık kiralar da birden 5 bine çıktı. Alman Helgaları, Rus Nataşaları karşısında "civataları gevşeyen" boyalı basınımız da boş durmadı. İkide bir "dört eşli hacı babalar" İstanbul'u sardı gibi "aşağılayıcı haberler" yapmaya başladılar. Adamlar da haklı olarak başta İspanya olmak üzere diğer Avrupa ülkelerine tüydüler. Epey bir zaman da eskisi gibi Türkiye'ye gelmediler.
         Şimdilerde Arap turizmi yurdumuzda tekrar canlanmaya başladı. Türkiye'nin yükselişi ve yeni Ortadoğu politikası, Türk dizilerinin Arap coğrafyasında inanılmaz etkisi, başbakanımızın bölge halkları tarafından çok sevilmesi vb. etkilerle ülkemize ilgi göstermeye başladılar. Son mütekabiliyet kanunu da Arapların ülkemizde konut almalarının yolunu açtı. Bir kısım Körfez sermayesi de yatırım yapmak için Türkiye'ye yöneldi..
         Bu gelişmelerle birlikte geçen yıl Türkiye'ye başta İstanbul, Bursa ve Antalya şehirlerine olmak üzere yoğun Arap turist geldi. Doğu Karadeniz gibi yöreler de ilk defa Arap turistlerle tanışmaya başladı.
         Araplar inanış ve kültürleri yönüyle bize benziyorlar. Ayrıca bu insanlar denizden pek hazzetmiyorlar. Yeşili, termali tercih ediyorlar. Avrupalı turistlere nazaran da daha fazla harcıyorlar.
         Şimdi gelelim Arap turizmi ve Bolu'ya...
         İlimiz doğası ve havası itibariyle tam da Araplara hitap eden bir yer... Zaten birkaç yıldan beri de özellikle Abant onlar tarafından çok ilgi görmeye başladı.
         Şimdi soru şu...
         Acaba bu ilgiyi nasıl artırabiliriz? "Eksiklerimiz" nelerdir?
         Bolu'ya turizm sektöründe "Arap yatırımcılar" çekilebilir mi?
         "Körfez ülkelerinde ilimizi tanıtmak" için neler planlayabiliriz?
         Bolu'da son yıllarda iyice canlanan konut sektörünü "Arap alıcılara da" açabilir miyiz?
         Bunlara kafa yormamız lâzım...
         Sözün Özü...
         Bolu'ya Avrupalı turist pek gelmez ama Arap turizmi yönüyle önümüz açık yarenler...
         Tabii ki öncelikle gereken tesisleri yapabilirsek...
         Doğal güzelliklerimizi en iyi, en temiz şekilde sunabilirsek...
         Şehrimizin de;
         Yolunu / kaldırımını, meydanını / trafiğini, tozunu / dumanını, çelini /çöpünü, boyasını / cilâsını velhâsıl elini / ayağını düzeltebilirsek!.
    *    *    *

                                                                   

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Antalya Hurdacı Kepez Hurdacı