"Yemekteyiz Bolu"...

  Çoğumuzun gıcık olduğu ama az-çok seyredemeden de yapamadığı program sonunda Bolu´ya da geldi.

  Dedikodu merakımızdan mı dersiniz, insanların ruh hallerinin, defolarının pat diye ortaya çıktığı bir ortamın çekiciliğinden mi dersiniz; Ne derseniz deyin, bu program tuttu ki yayından kalkmadı.

  Hatta Azeri kardeşlerimiz de yarışmanın benzerini çekiyorlar.. Yani ünü sınırlarımızı aşmış durumda!..

   "Yemekteyiz ama yememekteyiz!" adı da verilebilecek bu program, ilginç bir program doğrusu...

   Bizim geleneksel "Türk misafirperverliği ve sofra adâbı kurallarını" çoğu kez "ters yüz" eden, akla hayale gelmeyecek "numaraların" sergilendiği bir "show" bu...

  Yarışmacı Tahir Beceren Kardeşimiz de bu numaraların "en kralıyla" zirveye bayrağı dikmedi mi?...

  "Çiğ et yiyen Bolulu"!...

   Yakında internette izleme rekoru kırar bu numara... Kesin!...

   Yemek yemekten çok yapmayı seven, bu "güzel dünyaya" uzak olmayan biriyim. Herhalde bunda Mengen doğumlu olmamın da bir etkisi vardır. Yani bu işi az-çok bilirim...

  Yalan yok... Ben de bu program ilk başladığında, "sıkı müdavimlerinden" idim.

  Programdan bugüne kadar çok şey öğrendiğimi de itiraf edeyim.

  Meselâ çatal kaşık / tabak düzenleri, yemek masası estetiği gibi evlerde pek önemsemediğimiz konular, bazı tarifler ister istemez bilinç altımıza yerleşti..

  Yemek yapmaya meraklı birçok insan da program sayesinde mutfak kültürleri ile ilgili yeni bilgiler öğrendiklerini söylüyorlar.

   Bunu da kabul etmek lâzım... Yani, hepten menfi bakmamak lâzım...

   Gelelim "Yemekteyiz Bolu"ya...

   Memlekette yemek konusunda iyi bir imajımız olduğu kesin..

   "Bolu´dan aşçı çıkar" lâfı adeta atasözü gibi olmuş...

   Bu imaj kafasına yerleşmiş yurdum insanı, program Bolu´da denilince bizim mutfağı merak etmez mi?

   Eder de.. Ne beklediler ne buldular? İşte mesele bu!..

   Şimdi, bu konuda tüm "mahalli milliyetçileri köpürtecek ve polemiği başlatacak" cümlemi söylüyorum..

   Evet!.. Kral çıplak.! "Bolu Mutfağı" diye bir şey olmadığı bu yarışmada da açıkça görüldü!...

   Dünya´da bir Çin Mutfağı, Türk Mutfağı, Fransız Mutfağı var.. Kabul...

   Türkiye´de "alt mutfaklar" olarak ve çok zengin bir "Antep Mutfağı, Konya Mutfağı" var ama özgün bir "Bolu Mutfağı" yok!...

   Bolu´nun 3-4 mahalli ev çorbasını falan hemen saymaya kalkmayınız.

   Bir mutfağın en önemli göstergesi onun "ticari mutfağa" dönüşmesidir. Yani "reçetelerin" lokantalarda "genel olarak" ilgi görmesidir..

   Bolu´nun bu anlamda meselâ ne bir Adana Kebabı var, ne de bir Tekirdağ, İnegöl, Akçaabat köftesi ne tantunisi, ne künefesi vb. gibi "Türkiye çapında" tanınan lezzetleri...

   Şu Otoyoldan geçen kaç kişi Bolu´ya gireyim de "şu yemeği?" mutlaka yiyeyim diyor??

   Var! diyen varsa beri gelsin!...

   "Düzce köftesi" kadar bile popüler bir lezzet lânse edemedik ülkeye?...

   Sonra... Evimize ağır bir misafir gelse, Allah aşkına kaçımız "keşli makarna, paşa pilavı, ekmekaşı falan" yaparız?...

  Paşa pilavı deyince de bir anı... Hiç unutmam!..

   Almanya´da birkaç Türk meslektaşımı "size "paşa pilavı" yedireyim"diye eve davet etmiştim. Az kalsın dayak yiyecektim yahu!. Adamlar üstünde bol etli bir pilav yerine "patates salatasını" görünce ağızlarına geleni bana söylemişlerdi...

   Sözün Özü...

   İşte ben polemiğin açılışını yaptım... Oldu mu Tahir Bey Kardeşim?...

   Şimdi mikrofon başta Üstad Yurdaer Abi olmak üzere cümle gurmelerde, bu işten anlayanlarda...

Evet!...

   "Aşçılarımız" var da...

   Bolu mutfağı var mı? Yok mu?..

   Buyrun!....