Geçmişte de bir kuraklık yaşanmış, Bolu halkı kıtlıktan ot yemiş!

Yağışların normal seviyelerin altına düşmesi ?kuraklık? dediğimiz hadiseyi ortaya çıkarıyor. Bu yıl Türkiye?de birçok yöremiz kuraklık sıkıntısı çekiyor.

Değerli okuyucular? Bir şeyin değeri ?yokluğunda? daha iyi anlaşılır. Hasta isek ?sağlığın?, yokluk içinde isek ?paranın? değerini daha iyi anlarız. Su da öyle değil mi? Kuraklık bize suyun değerini nasıl da gösterdi! Bizler 25-30 sene evvel ?gelecekte ?su savaşları? olacak? denildiğinde bunu pek önemsemezdik. Belki bu biraz da olayın ciddiyetini kavrayamadığımızdandı. Şimdi bunun yakın zamanlarda gerçekleşeceğini görmeye başladık. Geçen akşam TV haberinde bir su kaynağı için kavga eden komşu köylere şahit oldum. Eğer ellerinde silâh olsa birbirlerini öldürecek gibilerdi. Çünkü su çok ?hayatî? bir madde? Olmazsa olmazlardan? Günümüzde artık herkes kendi suyunu korumak istiyor. Bu yüzden birçok ülke, birçok kent ?su politikası? oluşturuyor. Zira su kaynaklarının günden güne azalacağı iyice görülmeye ve ?küresel ısınma? denen olgunun gerçekliği anlaşılmaya başlandı.

Şimdi de Bolu'ya gelelim?

Gerek Belediye Başkanımız Alaaddin Yılmaz Bey, gerekse DSİ yetkilileri yakın gelecekte şehrimizde bir su sıkıntısı yaşanmayacağını söylüyorlarsa da, bizim yine de ?tedbirli? olmamız gerekiyor.

Peki, sularımızı ?israf etmeden? kullanma dışında, başka neler yapabiliriz?

Bolu'da bizim de en az 50 yıllık bir ?su politikası? belirlememiz gerekiyor. Onun için önce Bolu'nun bir ?su kaynakları? haritası çıkarmamız lâzım. Bu bize nerede ne kadar ?içme suyu?, nerede ne kadar ?ziraî sulama? potansiyeli suyu olduğunu gösterir. Ayrıca mevcut su havzalarını yapılaşmaya ve kirlenmeye karşı devamlı kontrol etmemiz gerekiyor. Gelecekte gerek sulama, gerekse içme suyu ihtiyacımızı karşılayacak olan göletlerin yapımı da çok önemli? Buna en iyi son örnek de ?Taşlıyayla Göleti?dir. Bu göletin projesini düşünenleri ve yapımı için gayret gösterenleri kutlamak gerekiyor. Bizler Taşlıyayla?nın değerini bittiğinde daha iyi anlayacağız! Su rezervi alanı olmaları dışında, Bolu'ya büyük turistik imkân da sağlayacak olan bu tür gölet yapımlarının daha da ?çoğalması? lâzım. Bunlardan biri de artık ?yılan hikâyesine? dönen ?Sarıalan Göleti? projesidir. Bu projeye ne oldu? Yeri gelmişken yetkililere buradan soruyorum!

Bu arada bir gerçeği de hiç unutmayalım?

Siz ne kadar gölet yaparsanız yapın, iş yine kar ve yağmur yağışlarının ?düzenine? kalıyor. Kuraklığın Ankara?da ki sonucunu görmedik mi? Eğer yeterli yağış olmazsa barajınız da, göletiniz de pek işe yaramıyor. Onun için bizler her türlü ?bilimsel tedbiri? alırken, Allah?tan da bol yağış niyaz etmeyi ihmal etmeyelim.

Ben bu kuraklık meselesi ile ilgili araştırma yaparken eski Çele Dergilerinden birinde ilginç bir kayda rastladım.(*)

Bu kayda göre hicri 906, milâdi 1501 yılında, yani 16. yüzyılın başlarında Bolu'da kuraklıktan dolayı bir kıtlık yaşandığı bildirilmektedir. Buna göre, 16. yüzyılın başında Anadolu?da veba salgını olurken bir de kuraklıktan dolayı kıtlık yaşanmış.

Tâun (veba hastalığı) üç yıl, kıtlık ise altı yıl devam etmiş. O zamanlar elli altmış dirhem ekmeği bir Osmaniye?ye ( o zaman ki bir para birimi) alabilenler sevinmişler. Çünkü ekmek fiyatı artmış. İnsanlar büyük bir çaresizlik içinde imişler. Hatta Bolu taraflarında insanların ekmek bulamayıp iki aydan ziyade ot ile beslendikleri anlatılırmış. Daha sonra bu kuraklık bitmiş. Yağmurlar yağmaya başlamış. Öyle yağmur yağmış ki göller taşıp Konya sahrası derya (deniz) gibi olmuş. Bu yağışlar daha iki yıl boyunca ifrat derecesinde devam etmiş?

Bu hafta yazımızı dua ile bitirmek iyi olacak gibi?

Yüce Allah?ım? Her türlü ?rahmetini? esirgeme bizlerden?

AMİN?

(*)(Bolu Tarihine Ait Dağınık Notlar. H.Sahillioğlu. Hasan Beg-Zade tarihinden naklen. ÇELE Sayı 14. Sayfa 25. Yıl. 1964)