Türkiye okusun... Bolu okusun... Herkes okusun...

Cumhurbaşkanlığı himayesinde ve illerde valiliğin önderliğinde bir kampanya başlatılıyor. ?Türkiye Okuyor...? kampanyası... Kampanya içinde; Okuma-yazma kursları, bilgisayar kullanma becerisi kazanma ve kitap okuma alışkanlığını arttırma gibi faaliyetler var. Geçtiğimiz günlerde Bolu Valiliğinde konu ile ilgili olarak bir toplantı yapıldı ve ilimizde de kampanya süreci başlatıldı.

Yalnız, biz daha böyle bir kampanyanın başında iken, birçok ilin 4-5 yıldır okuma alışkanlığı kazandırma yönünde çok güzel çalışmalar yaptığını ve bunun meyvalarını aldıklarını biliyoruz. Bunlardan biri de Burdur ili.... ÖSS ve OKS de yüksek dereceleri olan Burdur İli.... Yeğenim orada memur olarak çalıştığı için Burdur?u yakından takip ediyorum. Onlar yıllardır kitap okuma ile ilgili gerçekten güzel projeler geliştiriyorlar ve ?sınav başarılarını? da esas olarak buna bağlıyorlar. Geçenlerde de bir TV?de Elazığ Valisi?ni seyrettim. Sayın Vali, ?Biz, Elazığ okuyordan artık ?Elazığ yazıyora? geçtik? diyordu... Orada da kampanyalar büyük ilgi görmüş... Öğrenciler yanında halk da alışkanlık kazanmaya başlamış. Hatta bir seyyar satıcı; ?Sayın Valim, nereden alıştırdınız bizi bu okumaya? Kitapsız duramıyorum? diyormuş...

Şimdi ben burada okumanın önemi hakkında vaaz verecek, özlü sözler falan yazacak değilim. Bunların çoğunu zaten biliyorsunuz... Yalnız, beni ?çok etkileyen? iki anımı, sizlerle de paylaşmak istiyorum. Maalesef ikisi de Frenk diyarlarından... Yani Avrupa?dan... Adamlar okuyorlar kardeşim! Ne yapayım? Havada, karada, denizde, her yerde okuyorlar... Hem de çok okuyorlar... Bu bir gerçek....

İşte ilk anım...

Yer Almanya... Augsburg şehri... Bir sonbahar gecesi... Saat: 22.45... Tramvay durağındayım... Tramvay 15 dakika sonra geliyor... Hava da oldukça serin.... Ben bir sigara yaktım ve volta atmaya başladım. Tam o sırada orta yaşlarda bir Alman hanım geldi. Gitti, duraktaki elektrik direğine yaslanıp çantasından bir kitap çıkardı ve okumaya başladı. Evet.! Ben 15 dakika volta atarken ( üstelik de kendimi zehirleyerek!) O, ?okudu? dostlar, ?okudu?...!

Bu da ikincisi...

Yer Berlin... Yıl 1989... Kasım Ayı... Berlin?i tam ortasından ikiye ayıran o meşhur ?Utanç Duvarı? nın yıkıldığı günler... Doğu ve Batı Almanya?nın buluştuğu Einheit ( Birlik) günleri... Almanların 45 yıldır bekledikleri bir an bu an... İşte bu tarihi olaya şahit olmak için Batı Berlin?deyim. Ortalık ana-baba günü gibi... Hasretle buluşanlar... Sevinç gözyaşları... Sınırdaki Brandenburg Kapısı?ndayız. O günlerde Sosyalist Doğu?dan, Doğu Berlin?den hergün binlerce Alman Batı Berlin?e geçiyor... Batı Almanya Hükümeti, Doğu?dan gelen her Alman?a kapıda 100 Mark ?karşılama parası? (Begrüssunggeld) veriyor... Bu para, bir Doğulu için oldukça iyi bir para...

İlk günün akşamı... Bir lokalde oturmuş günün yorgunluğunu atıyoruz. Masamıza bir Alman geldi. Kendisiyle tanışmak istedim.. Adı Wolfgang?mış ... Doğu Berlin?de bir fabrikada işciymiş... Ben merakla; ?100 Markla ne yaptın Wolfgang?? diye kendisine sordum. İşte Wolfgang?ın cevabı;

?100 Markı üçe böldüm. Bir bölümü ile eşime ve çocuklarıma hediyeler aldım. Özellikle de Doğu?da pek bulunmayan ?muz ve çikolata?... Bir bölümünü kendime ayırdım; Geziyorum...Yiyor, içiyorum... Kalan para ile de bizim tarafta yasak olan kitaplardan aldım.? ( Wolfgang bu arada çantasındaki kitapları çıkartıp bana gösteriyor)

Sözün özü...

Geliniz... Projeyi Bolu'da da ?en iyi şekilde? uygulayalım....

İnsanımıza, ?televole-magazin? dünyası dışında başka dünyalar da olduğunu keşfettirelim!.

Bu ?merak ve keşfetmek? çok çok önemli...

Zaten bir defa ?merak etmeye? başladınız mı mesele tamamdır!

Kitaplar size ?keşfedilecek? neler, neler gösterecektir...

Onun için ben....

Kampanya başarılı olsun,

?Türkiye okusun... Bolu okusun... Herkes okusun?...diyorum.