Yeni yıl tebrik ilanlarınızı güvenerek okuduğunuz gazeteye verin

Gönül gitmeyen yere, Ayak gider mi?

M. Nevzat Özdemir

    11 Haziran 2007

    Geçtiğimiz gece Kardelen Meydanı?nda Roma Dondurmacısı önünde sıramı beklerken arkamdaki şahsın yanındaki bayana Hükümet Konağı?nı gösterip; ?Ne güzel olmuş. Bizim zamanımızda böyle değildi? dediğini işittim. Hükümet Konağımız özellikle geceleri Bolumuza gerçekten ayrı bir güzellik katıyor. Ben birkaç kez binanın fotoğrafını çekenlere de rastladım. Tabi bu arada vaktiyle ?bu binayı yıkalım, modern bir bina yapalım? diye tutturanları da hatırladım. ( Bunlar için modernden kasıt; PVC pencereli sıradan beton bir bina, ya da yeni trendimiz komple cam kaplamalı binadır. Neyse?) Ben arkamdaki bu insanların nereli olduğunu merak edip kendilerine bir lâf atma ihtiyacı hissettim. İzmirlilermiş? Üniversiteyi Bolu'da okumuşlar. Burada tanışmışlar ve evlenmişler. ?Hatıralarımızı tekrar yaşamak için Bolu'ya geldik. Gönlümüz çekti.? dediler.

    Bu ?gönül? kelimesi Türkçemizin en güzel kelimelerinden biri değil midir? Bu kelimenin başka dillerde tam karşılığının olmadığı da söylenir. Gönülsüz hiç bir iş olur mu? Bir yere gitmek de demek ki gönül işi imiş? ?Gönlün çekmesi? lâzımmış?

    Gerçekten bazı şehirlerin insanı kendine çeken, hatta insanın ?gönlünü çelen? bir yanı vardır. Şehir âdeta sarıp sarmalar sizi? İçine çeker... Meselâ benim gönlümün her zaman çektiği şehir İstanbul?dur. Bin defa gitsem bıkmam İstanbul?dan? Bazı şehirlerden de bir an önce kaçmak ister insan? Üzerinize üzerinize gelir. Ne yaparsanız yapın oraya ısınamazsınız? Hani popçu Mustafa Sandal?ın bir şarkısı vardı bir zamanlar... ?Onun arabası var, güzel mi güzel? Bastımı gaza gider mi gider. Maalesef ruhu yok? diye? İşte bazı şehirler dışarıdan güzel görünür ama ruhu yoktur. Kaçarsınız ondan?

    Nedir peki bu ?şehrin ruhu??

    Değerli okuyucular? Şehirler de acısıyla, tatlısıyla bir geçmişe sahiptir. Şehrin bu geçmişi, yaşanan olaylar, günümüze kadar bunlara şahitlik eden tarihi eserleri, geleneksel mimarisi, destanları, hikâyeleri, yetişen büyük insanları vb. unsurlar o ?şehrin ruhunu? meydana getirir. Meselâ Göynük deyince Osmanlı mimarisi evleri yanında, Fatih?in hocası Akşemseddin de aklımıza gelmez mi? Bolu deyince de Köroğlu? İşte bütün bunlar o şehre bir özellik katar, diğer şehirlerden ?farklılaştırır?. Bir şehre turisti çeken de bu ruhtur. Şehrin ruhu nesilden nesile taşındıkça daha da zenginleşir ve sonunda bir ?şehir kimliği? ortaya çıkar. İşte bu bakımdan dolayı kültürümüzü, tarihi eserlerimizi korumak çok önemlidir. Bunu beceren kentlere gittiğinizde ruhunuz dinlenir, kendinizi daha iyi hissedersiniz.

    Şehrin ruhunu oluşturan öğelerin en önemlisi onun geleneksel mimarisidir. Eski eserleridir. Bunları korumayıp ta yıkıp yenisini yapmak o kentte yaşayanları bile kendi şehrine ?yabancılaştırır.? Her yıktığımız eser kendi tarihi ile birlikte şehrin hafızasından da silinmiş olur. İşte ben de bu yüzden Hükümet Konağını yıkalım, modern bir bina yapalım diyenlere çok kızmış, bolununsesi?nde ki ilk yazımda konuyu geniş olarak ele almıştım. Bana göre Hükümet Konağımız, 200 yıllık tarihi ve özgün mimarisi ile ?Bolu şehrinin kimliğinde? önemli bir yer tutuyordu.

    Değerli okuyucular? Türkiye?de birçok şehir maalesef bu kaderi yaşamış, yenilik, modernizm uğruna birçok güzellik yıkılıp atılmış, neticede her yerde ?birbirine çok benzeyen? kentler ortaya çıkmıştır. Kendi özelliklerini koruyabilen, ?farklı? kalan şehirlerse günümüzde bunun mükâfatını almaya başlamışlardır. Bunlardan biri de Mardin?dir. Ben yıllar önce öğretmenlik görevi dolayısıyla ilk defa gittiğim Mardin?in ?kendine has? güzelliğine hayran kalmıştım. Taş binaları ile ünlü Mardin şimdilerde yılda 1 milyon turist çekmenin hesabını yapıyormuş. O güzel binalar artık çok büyük paralara el değiştiriyormuş. Kültür Bakanlığı tarafından korunması gereken kentler kapsamına alınması için de UNESCO?ya başvurulmuş. Peki, Mardin?in ?ileri gelenleri? de bir zamanlar Bolu'da olduğu gibi, ?bu binalar çok eski yıkalım da apartmanlar yapalım? deselerdi ne olurdu? Ne mi olurdu? Modern(?) ama ruhsuz bir yer olurdu Mardin? Turist murist de gelmezdi?

    Yazımızı bir ?mani? ile bitiriyoruz?

    Etme! Etmeyen yere,

    Ekme! Bitmeyen yere,

    Ayak nasıl gidecek?

    Gönül gitmeyen yere?

    Geliniz Bolu'yu ?gönlün de, ayakların da? gittiği bir yer haline getirelim?

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Cehaletle deha arasındaki gerçek fark nedir biliyor musunuz? Dehanın sınırları var cehaletinse hiçbir sınırı yoktur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Diş Hekimi Abant Bungalov Evleri