Mars'ın "Merak"ı, Bolu'nun "Uçkun"u...

    Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından üretilen Curiosity (Merak) adlı robot geçenlerde Mars'a indi ve çektiği fotoğrafları Dünya'ya geçmeye başladı.
     Bu gezginci robotta her türlü araştırma donanımı bulunuyor. Kameralar, meteoroloji istasyonu, kimyasal analizler yapabilen cihazlar vb. ile Curiosity 2.5 Milyar Dolara mal olmuş bir teknoloji harikası...
     Nasıl insanın Ay'a ilk inişi insanlık tarihi için büyük bir adım idiyse, yerküremize benzer özellikleri olduğu söylenen Mars'ın sırlarının keşfi aşaması da çok önemli bir adım...
     Mars'a insanlı uzay araçlarının 2030 yılından itibaren gönderileceğini de okuyoruz. Velhasıl, bizim yıllar evvel siyah beyaz TV devrinde merakla izlediğimiz, aklımızın zor erdiği, pek inanamadığımız "Uzay Yolu" dizisindeki sahneler bir bir gerçekleşiyor...
     Mars robotu bir teknoloji harikası ama bana bu robota verilen isim daha "ilginç ve anlamlı" geldi değerli okuyucularım...
     Robotun ismi "Curiosity" imiş... Türkçesi "merak"... Amerika'da bir ortaokul öğrencisi vermiş bu ismi ona...
     Merakı, insanlarda, hayvanlarda gözlenen araştırma ve öğrenmeye yönelik davranış diye tarif edebiliriz.
     Merak duygusu ile çevremizi inceler, araştırır, olayların, davranışların sebep ve sonuçlarını öğrenebiliriz.
     Medeniyet tarihinde önemli icatlar, keşifler işte hep bu "merak duygusunun" sonucunda ortaya çıktılar.
     Merak duygusunun en güzel tarafı da doğruyu, güzeli, gerçeği bulabilmenin tek yolu olan "araştırmaya" insanı sevk etmesidir. Onun için eskiler "merak ilmin hocasıdır" demişler.
      Meşhur âlim Albert EİNSTEİN "Hiçbir özel yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım" diyor. Merak, bilimsel ilerlemenin olmazsa olmazı yani...
     Peki, biz çocuklarımıza ailede, okulda "merak ve keşfetme duygusunu" yeterince verebiliyor muyuz?
     Bir eğitimci olarak buna maalesef evet diyemiyorum.
     Bu öyle "çocuklar meraklı olun!" vaazıyla/öğüdüyle olacak bir şey de değil tabii ki.!
      Okul müfredatınız, kitaplarınız, hikâyeleriniz, romanlarınız ve çocuklarla bu konuda iletişiminiz amaca uygun olacak...
      Roman deyince tam burada aklıma Jüles Verne( Jül Vern) geldi.. Fransız yazar (1828- 1905).  Jül Vern nesiller boyunca çocuklara macera, bilinmeyen yerleri keşfetme zevkini aşılayan bir yazar... "Bilimkurgunun babası" da sayılıyor.
     O'nun yüz yıl önce yazdığı insan hayalinin nefis ürünleri olan ve merak duygusunu fevkalâde arttıran; "Ay'a Seyahat"," Seksen günde Devr-i Âlem", "Dünya'nın Merkezine Yolculuk", "Denizler Altında Yirmi bin Fersah" gibi eserleri 18.19. yüzyıl boyunca milyonlarca Avrupalı çocuk tarafından okundu.
    Bunun nasıl önemli bir tesir yaptığını düşünebilir misiniz?...
    Sonunda bizler; "Aman! Başımıza icat çıkarma!", "Eski köye yeni adet getirme!", "Fazla merak iyi değildir!" gibi hastalıklı kavramları hayatımıza sokarken...
    Onlar...
    Elektriğin icadından otomobile, telefondan televizyona kadar her şeyi işte bu merak duygusu ile gerçekleştirdiler.
    Biz de o icatların kullanıcısı olduk!..
    Netice-i kelâm...
    Mahalli yazar olunca mevzuyu Bolu'ya da bağlamak lâzım yarenler...
    Tavuk biti, güvercin biti, üvez, meşe tahtakurusu ve sonunda uçkun!..
    Her yaz ortaya çıkan ve Bolululara adeta kültür fizik yaptıran minik yaratıklardan bahsediyorum!.
    7-8 sene oldu... Bu kanatlıların ismini olsun artık koyduk mu?..
   "Merak ediyorum da!."
*   *   *