Acil Kar Bekliyorum!

   Sinem Düzen

   Evimden caddeye yürüyorum. Yaklaşık beş dakikalık mesafe. Bir çakıl taşı yuvarlandı ayağımın altında, eğildim baktım çakıl taşları insanlarla birlikte yuvarlanıyor yokuştan aşağı. İyi ki dedim düztabanlı bir ayakkabı var ayağımda, yoksa bu yokuşu ayak üzerinde değil, görevi yürümek olmayan başka bir organ üzerinde inecektim.

   Düz ayakkabılarıma sevgi dolu gözlerle bakarken, paçalarıma nefret duyguları besliyordum, çünkü yaklaşık on dakika önce dolabımdan alıp giydiğim tertemiz pantolonumun paçaları çamur içinde kalmış. 

   Beş dakikalık yürüyüş mesafesinde çamurlandığım kadar, ancak Gölköy'e gidip bataklıkta debelenseydim çamurlanabilirdim. Köyde, patikada ya da gölde filan değil, çarşının göbeğinde yürüyorum. 

    Çamur çökek içinde, benimle birlikte yuvarlanan çakıl taşlarıyla birlikte gideceğim yere vardım. Neyse ki taşların bir kısmını aldım yuvarladım yanım da ki, o yokuşlarda bütün gün lastiklerinin yarısını bırakan araçların çıkardıkları sesi biraz daha azaltmaya vesile olmuşumdur belki.

    Nereden geldi bu çakıl taşları, bu çamur deryası diye düşünürken, gözüm yoldaki kesiklere takılıyor ve anlıyorum. Şehrimize doğal gaz geliyor. Ama gelişi pek hoş değil sanki. Şüphesiz tertemiz havalı Bolu daha da güzel olacak. Ama bizi isten, dumandan, kirlilikten kurtaracak olan doğalgaz illa ki bu şekilde mi gelmeliydi?

    Yollarımız düzensiz, sırasız bir şekilde trafiğe kapatılarak, çamur çökek içinde kalarak, asfalt keserken kaldırım yıkıp, elektrik kesip, su borusu patlatarak mı olmalıydı bu iş? Sanki daha planlı ve sistemli bir şekilde yapılsaydı bu çalışmalar, çıkan toz toprak çamura dönmeden temizlenseydi daha iyi olmaz mıydı? Bizler de yağmur yağana kadar toz toprak, yağmurdan sonra çamur içinde kalmasaydık. Hele ki hizmetteki amaç, daha iyi yaşam ve daha temiz bir Bolu için ise...

   Neyse yağmur yağdı tozu toprağı atlattık, kar yağınca da çamuru atlatırız artık. Öyleyse acil kar bekliyorum!