?Görmüyor ki Gözleriniz?

Zaten kızıyorum ama, bu böyle olmayacak. Bir haber bu kadar manşet olup ülke gündemi değiştirilemez. 17 aylık çocuk, yüreğimiz, canımız zaten kullanılmış. Yapmış şerefsizler puştluğunu. Adı aslında konamayan adiliği. Birde basın olarak geyik yapıyorsunuz. Gazeteleri evlerimize götüremez olduk. TV?leri kapatıyoruz birer birer. Asın pezevenkleri. Atın kör kuyuya. Her gün bir parçasını kesin. Bırak yıldızı batasıcalar vahşet desin. Sanki yıllardır onlar bizi katletmiyormuş gibi. Evladımızı bize düşman eden, yiyeceğimize koka koyan kakalar. Kurşun kalem vereceğine, yaşamaktan bi haberlerin eline kurşun veren yaratıklarla paylaşacak neyimiz olur ki bizim. Gözünüz çıksın emi diyeceğim, çıkmasına gerek yok. Zaten görmüyor ki, gözleriniz.

Bir beyaz mendil koydun da gittin.Gelirim dedin gelmedin yar.Kar yağdı beyaz. Yürüdüm durdum. Dağlara sordum. Üşüdüm biraz. Yanıyor yüreğim, yanıyor ciğerim, sensiz olmuyor güzelim. Diye alıntı yaptığım şarkının dizeleri hafızamda hafiften canlanırken ve hakikaten kar yağdı beyaz.

Kapandı yollar, gelmedi yolcular. Karlar altında kaldı kanlıcalar. Bizde yürüdük yollarda. Siyah beremiz başımızda. Sorduk yeşilden beyaza dönen dağlara, çamlara, üşüdük biraz. Eee gelmediniz yarlar. Zenginin damına yağdı yine fakirin ise kafasına. Soygun talan devam ediyor, arkasında siyah çarşafa bürünmüş ulemalar hala keyfi alem içerisinde. Ülkemi kar beyaza çeviriyor... Hak, hukuk, adalet, yasa hala kara çarşaf içerisinde. Gelirse yaz.

Misafirlerimiz vardı, ardından gelen telefonlarımız, msn?lerimiz. İlyaslar Muhtarı Ramazan Birkan heyeti ile misafirimiz. Ziyaret medenice. Çay içtik dertleştik. Bizim şu cami meselesi. Biz hakim değiliz muhtarım. Karar veremeyiz dedik. Haklıdır, haksızdır kimdir diye. Fikir beyan ederiz o kadar. Seni dinledik bak sana da hak veriyoruz. Emekli mühendisimiz Yılmaz Bey aradı. Ona da verdik hak. Şimdi ki cami yeri, konuma uygun 1350 metrekare ve köyün tam göbeği. İnşaat devam edermiş. Birde eski cami yıkımı başlarken yasa dur demiş. Ama cami elden gitmiş. Şapkasını almışlar, yasa yetişmiş. Hukuka inanırız. Bundan sonrada karar hukukundur. Biz elçiyiz zeval olmaz, der atasözümüz. Fikri mi sorarsanız. Bu iş uzamasın. Barışın. Kardeşçe yaşamak varken, sudan sebeplerden darılmalar olmuyor.

Fırında sıcacık ekmek kavgamız devam ediyor. Dün sabah ekmek çıkarırken, kesilmiş saçlarımız, sakalımız başımızda yine beremiz. Okumuş olduğu her halinden belli olan bir misafirimiz simit almak için çaldı işyerimizin kapısını. Hoş geldiniz ile başlayan bir muhabbet. Erken saat, olduğundan ekmek ikramımız var. Gülüşmeler yanına katık etsin dedik, birde bolununsesini verdik. Pek memnun oldular. Muhabbet uzuyor ekmek yanacak. Yazımızı görünce. Dedi ki yolcumuz hayat yıpratmış seni. Öyle bir iç çektim ki. Bina sallandı. Çıkar şu bereni dedi en kibar haliyle. Çıkardık nazikçe. Evet bu sensin dedi. Köşe yazarının elinden simit yok ise ekmek yeriz Allah aşkına demesiyle arkadaşları da geldi. Verdik emeğimizi, ekmeğimizi sıcacık. Memnun oldular. Bereket versin ayağınıza sağlık dedik tabi ki.

Yüreğinizden sevgiler, yüzünüzden gülücükler, kafanızdan soru işaretleri hiç ama hiç eksik olmasın. Sevgiyle kalın.