Biz sanki  memleketimizi çok mu seviyoruz? 

     Biz sanki  memleketimizi çok mu seviyoruz? 

     21  Temmuz 2021 tarihli köşe yazımda, ‘BOLU’yu dinliyorum gözlerim kapalı’ başlığıyla Bolu’daki değişimi yazdım. 26 Temmuz 2021 de Facebook sosyal medya hesabımda, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının kontrol altında olduğunu simgeleyen gümrük bayrağımızı kapak fotoğrafı yaparak da mesaj vermek istedim.

     Evet, Bolu Belediye Başkanı Sn. Tanju Özcan’ın esas olarak dikkat çekmek istediği ve son derece başarılı olduğu ülkemizdeki göçmen, mülteci, sığınmacı politikaları bugün halkımızın %97'si tarafından doğru bulunmamaktadır. Ülkemize sonradan gelen ve yerleşen bu insanların entegrasyonları için ise hiçbir politika geliştirilmemiştir. Yanİ başımızdaki Avrupa  entegrasyon konusundaki hatalarını yıllar boyu çekmiştir. Avrupa ülkelerinde Göç bakanlıkları bulunmaktadır. 

      Evet ülkemizin demografik yapısında gözle görülür bir bozulma yaşanmaktadır. Özellikle gelişmişlik ve eğitim düzeyi düşük ülkelerden gelen yabancılar doğal olarak göze batmaktadırlar. Bu eğitim ve kültür farkları halkımız tarafından sindirilememekte ister istemez faşizan duygularını dışa vurdurmaktadır.  

    Peki biz gerçekten vatanımızı seviyor muyuz? Ne kadar milliyetçiyiz. Yoksa sadece milli maç ve yarışma milliyetçisi miyiz? 

     Çok uzağa gitmeyeceğim.  Büyüksu neden siyah akıyor, Büyüksu’nun sağına soluna kimler moloz döküyor, yaylaları kim betona dönüştürdü, Bolu’nun bütün köylerine kimler tavuk kümesi yaptı, Abant, Gölcük gibi mesire yerlerine kimler çöp bırakıyor, kimler kaçak elektrik ve kaçak su kullanıyor, 1 metrekare fazla yerimiz olsun diye kimler nereye ne paralar ödüyor, Bolu’yu beş benzemez mimari projelerle kimler kimliksiz bir şehir haline getirdi, yol kenarlarındaki poşetler pet şişleler kimler tarafından bırakılıyor, sokağa sigara izmaritlerini kimler atıyor. Bolu’daki arazilerini kimler yabancılara satıyor? Kimler bunlar?  

     Suriyeliler mi?  Iraklılar mı? Afganlar mı? 

     Biz vatanımıza toprağımıza sahip çıkmazsak, bağımızı, bahçemizi, toprağımızı satarak, tek hedefimizin, Bolu’nun olmayan piyasa caddelerinde, 3 Km2 mesafede lüks ithal arabalara binmek olduğu bir noktada, elin yabancısı gelir, bahçemizdeki armutların önce videosunu çekip ülkesindekilere nasıl bir cennette yaşadığını gösterir. Sonrada buraya yerleşir ve sahiplenir bizde altımızdaki arabaların kornalarına basar dururuz. Sosyal medyada 7/24 hiçbir şey üretmeden bağırıp çağırırız. 

      Türkiye iç ve dış politikalarını baştan aşağı gözden geçirmek zorundadır. Türk Milleti, aklını başına almak zorunda ve akıllı seçimler yapmak zorundadır. Kişisel menfaatleri bir yana bırakıp en azından gelecek kuşaklara yaşanabilir bir memleket bırakmak için el ele vermeliyiz. Aksi halde, onlar yedi biraz da biz yiyelim, onlar çöktü birazda biz çökelim mantığıyla bu kısır döngüden çıkamayız. Memleketimiz, dahili ve harici bedahları sayesinde avcumuzdan kayıp gider.  

      Not: Gümrük Bayrağı Türkiye Cumhuriyeti sınır kapılarındaki resmi binalarda 1937 yılından beri Atatürk ve İnönü’nün imzasıyla kullanılmaktadır. Yeşil dikdörtgen yanlış anlaşılmalara sebep olmasın. 

        Cumhur Bandakçıoğlu