Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Bahçelievler'e Son Hançer! Bir Alaaddin Yılmaz Filmi

Cumhur Bandakçıoğlu

    5 Kasım 2012

          1967 yılının 29 Ekim'inde, Bolu'nun en güzel mahallesi Bahçelievler'de hayata merhaba dedim. Bebekliğim, çocukluğum, gençliğimin ilk yılları Bahçelievler'de geçti. Sokaklarında oynadım, sokaklarında ağladım, sokaklarında güldüm. Mahallemizin adı gibi bütün evleri bahçeli, bütün bahçeleri çiçekli ve meyve ağaçları ile doluydu. Uzun yıllar Bolu'nun en yeni ve gözde mahallesiydi. Derken aileler genişledi, hayat şartları ağırlaştı, büyüyen aileler o iki katlı bahçeli evlere sığmaz oldu. İşte o günler itibarıyla önce Bahçelievler, daha sonra da Bolu, plansız programsız büyümelere sahne oldu.
          18 yaşımdan sonra hayatın getirileri sebebiyle Bolu da yaşadığım günlerin sayısı azaldı. Artık hafta sonları, 15 günde bir, bazen ayda bir Bolu ya gelmeye başladık. Ama Bolu'yu asla bırakamadık. Anne, baba, akraba, arkadaş, dost değildi bu bağlılığın sebebi sadece. İngiltere'de, Belçika'da İspanya da yaşarken de, dünyanın birbirinden güzel noktalarında bulunurken de, ruhumuz hep Bolu'daydı. Yoksa 10 yılı aşkın bir süredir bu köşede uzaklardan her hafta Bolu'yu yazmanın,  yazabilmenin başka bir nedeni olabilir miydi?
         Saymakla bitmeyecek kadar olumsuzluğuna rağmen, karşılıksız bir aşktır Bolu benim için. Ömre bedel bir nefestir. Büyük şehrin maddi manevi tüm yükünü üzerimden alan bir kaldıraçtır. Hafta sonları gelip o Bahçelievler'in beton yığınları arasında direnen 2 katlı evimizin bahçesi benim dünyamın en değerli hazinesidir.  Yaşam dopingimdir. Ne New York'da, ne Marbella'da, ne Cape Town'da, ne Stockholm'de, ne Bangkok'ta bir köşe, o bahçede geçirdiğim birkaç dakikanın bile yerini tutamaz. 
           Ne acıdır ki geçtiğimiz Kurban Bayramı dolayısıyla Bolu ya geldiğimde bahçelerimizin, Bahçelievler'in geriye kalan birkaç sembol bahçeli evinin BOLU BELEDİYESİ tarafından tarumar edildiğini gördüm. İçim yandı! Canım acıdı.
          Bolu şansız bir şehirdir. Hiçbir zaman, bir şehir olarak örnek teşkil edilecek, elle gösterilecek bir yerleşim merkezi olmamıştır. Doğal güzellikleri ve çevresi hep ön planda olmuş, bu doğal güzellikler şehre maalesef ilham verememiştir. Bu durumun baş sorumları da, Bolu Halkı ve Bolu'yu yönetenler olmuştur.
           Yaklaşık 10 yıldır Bolu'yu yöneten AKP'li Belediye, Türkiye'nin birçok şehri ihya olurken, güzelliklerine güzellik katarken, Bolu'nun makûs talihine doğru dürüst bir katkı sağlayamamış olup, eskiye rahmet okutmaktadır. Yaklaşan yerel seçimlerin paniğiyle bocaladığını düşündüğüm Alladdin Başkan, son bir çırpınışla, bizdeki gibi eğitim ve kültür düzeyi düşük kompleksli toplumlar için canlı bir bomba olan 18. Madde'den aldığı güçle bütün Bolu'nun altını üstünü getirmiş, insanları evlerinden, topraklarından ederek hiçbir stratejisi, mantığı, vizyonu olmayan işlere imza atmaya başlamıştır. Bu işleri yaparken de hiçbir Allahın kulu sesini çıkarmamıştır. Belediye Meclisi'nin AKP'li üyeleri 3 maymun konumundadır! Ya CHP'liler? Bolu'da 18. Madde zaafıyla ve imar planlarıyla yüzlerce mağdur yaratılırken sizler neredesiniz? Yoksa sizlerde Aladdin Başkan'ın müridimi oldunuz?  Meclisin en sert muhalefet yapan üyeleri neredesiniz? Yoksa bu imar planları daha önceki Sosyal Demokrat Belediyeler zamanındamı geçti de o yüzden sesiniz soluğunuz çıkmıyor, yoksa başka şeyler mi var?
           Allah aşkına hangi beyin, hangi eğitim, hangi göz, hangi kalem böyle bir saçmalığı imar planı diye çizer ve izin verir? Şemsi Ahmet Paşa Caddesi'nin Atatürk Bulvarı ve Muzaffer Işın Caddesi arasında evlerle kaldırım arasını nasıl 1- 2 metreye indirirsiniz?  Burası ticari bir bölge midir?  Yoldan geçen adım atsa insanların nerdeyse yatak odaların girecek. Nasıl böyle bir imar yapabilirsiniz. Sizler gerçekten tarihin Bolu'ya verdiği en vizyonsuz, en estetik anlayışı kıt olan, irdelemeyen, kafaları düz mantık çalışan yöneticilerisiniz. Yıllardır yurt dışına yol sıra gidip çay sıra gelen belediyecilersiniz!
          Nüfus kâğıdında BOLU yazıp da nerdeyse dünya da adım atmadığı yer kalmayan az birkaç kişiden biri olarak size soruyorum. Bu gezegende, hele hele bu ülkede, nüfusu 100 bini geçmiş yerleşim birimleri arasında trafik sorununu kim çözmüş ki, siz çözeceksiniz? Yol açmayla, yol genişletmeyle medeniyet getirdiğini zanneden fanilersiniz. Yol açmayla, genişletmeyle medeniyet gelseydi, Suudi Arabistan dünyanın en medeni ülkesi olurdu. Geniş cadde ve sokaklarla trafik sorunu çözülseydi, Moskova'da trafik sorunu yaşanmazdı. Caddeleri, sokakları dar Avrupa mı daha medenidir ve trafik problemini çözmüştür? Yoksa caddeleri sokakları yayla gibi olan eski doğu bloğu ülkeleri mi?
           Şemsi Ahmet Paşa da, Konuralp Caddesinde yolların genişletildiğini değil park yerleri açıldığını görüyoruz. Yapmış olduğunuz düzenlemelerin, 5. sınıf uyduruk kaldırım taşlarıyla döşediğiniz kaldırımların, stadyum çevresinde ve Konuralp caddelerinin başlangıcında trafiği daha da sıkıştırdığı ve çekilmez bir hale sokması sizin ne yaptığınızı bilmediğinizin bir göstergesidir.
          Kaldı ki bu yolları genişletseniz ne olur?  Atatürk Bulvarı'nda yol yine aynı yol! Şehrin atar damarını İzzet Baysal'ı trafiğe kapattınız, buranın alternatif 1. ve 2. paralelleri Cumhuriyet Caddesi'ni, Haznedar Sokağı, Okul (Ptt) Sokağı, Gülez Sokağı ne kadar genişletebilir siniz? 
            Bolu da trafiği en büyük sebebi sizler ve sizlerden önceki belediyecilerin yıllardır binalara yapılması gereken garaj ve otoparkları by pass ederek Bolu'ya yapılan ihanetlerdir. Bugün sırf park yeri açmak ve kaldırım genişletmek için bahçelerimize kanun eliyle tecavüz ettiniz. Yıllarca emek verdiğimiz tapulu yeşil bahçelerimizi yok edip uyduruk beton taşlarla döşediniz. Emeklerimizi çaldınız! İzzet Baysal'da kaybettiğiniz park gelirlilerini Bahçelievler'den çıkartacaksınız?
          Borazanlar Mahallesi'ni yerle bir ettiniz, Hâlbuki ne kadar güzel bir cazibe merkezine dönüştürülebilecek bir köy meydanına sahipti Borazanlar Mahallesi! Ama nerde sizde o öngörü?
          10 yılda hiçbir örnek proje gerçekleştiremediniz. 2 tane 4 köşe parkı, Bolu'nun dışına çıkmamış köyünden, ilçesinden göç edenlerine icraat diye yutturuyorsunuz. 
          Uzun lafın kısası gece gördüğünüz rüyaları, gündüz uyguladınız. İnsanları Bolu'dan soğuttunuz. Bahçelievler'e son hançeri vurdunuz.
          Winston Churchill, Atatürk için; Yüzyıllar bir dahi yetiştirir, şu talisizliğimize bakın ki Türklere nasip oldu demiş. Ben de diyorum ki 10 yılda AK Parti iktidarının ülke çapındaki en kötü Belediyesi ve Belediye Başkanı şu talihsizliğe bakın ki, Bolu ya nasip oldu. Bu resmi gasplardan maddi ve manevi en büyük darbeyi yiyen bir kişi olarak bu plansız, programsız, düşüncesiz, sözde şehircilik uygulamalarında imzası olanlara hakkımı helal etmiyorum. Bir gün kendilerinin de o ağaçlar gibi yerlerinden, topraklarından söküldüğünü, bahçelerimiz gibi yerle bir olduklarını görmek en büyük dileğimdir. Ve biliyorum ki bu dilek Bahçelievler'de, Karamanlı'da,  Borozanlar'da, Paşaköy'de birçok sakinin ortak dileğidir.
           Resimler;  Böyleydi böyle oldu!

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak