Türkiye'de şehirciliğin kitabı tekrardan yazılmalı!

Hem de bir gün beklemeden! Aksi takdirde küçük bir Yunan adasına bile gittiğimizde "Vay be" demekten kendimizi hiç bir zaman alamayacağız. Dünya'nın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış bu topraklar nasıl oluyor da dünyanın neredeyse en kötü şehircilik anlayışını icra eden yönetimler sahip oluyor. Nedeni çok basit! Kendi çıkarları için her türlü suistimali caiz gören bir toplum ve kendi fantezilerini gerçekleştirmekle ruhunu besleyen erklerin birlikteliği çağdışı ve zevksiz şehirlerin meydana geliş formülünü oluşturuyor.

Topu topu iki elin parmaklarını geçemeyecek kadar tarihi binaya sahip şehrimizdeki en önemli eserlerden olan Taşhan'ın başına gelenleri ibretle okudum. İşletmecisi maalesef büyük bir vurdum duymazlığa imza atmış. Aslında kendi kendini bıçaklamış. Taş hanın duvarlarını delerek mutfak için bir baca çıkartmış! Açıkçası ben şaşırmadım.

Kentin en prestijli cadde ve sokakları dış cepheden çatıya çekilen metal bacalarla dolu. Nedeni çok basit olup binalar yapılırken ticari alana ayrılmış bölümlerin restoran veya lokanta olarak projelendirilmemesi ve mevcut baca havalandırma sisteminin yetersizliğidir. Avrupa'da ağzınızla kuş tutsanız, herhangi bir dükkan veya kat için sonradan dış cepheden baca çıkartamazsınız. Tabi ki burası Türkiye! Mevcut baca sistemi kurulacak işletmenin gereksinimi sağlamıyorsa alternatif yol derhal bulunur ve by pass edilir. Şehrin estetiği kimin umurunda! Zaten bu ülkede insanlar yolda yürürken karşıdan ziyade önün bakarlar. Yürürken düşmemek için! Dolayısıyla görmezler. Türkiye artık bu tip meseleleri aşmalıdır. Bu güzel coğrafya bunu hak etmiyor. Ülkeden vazgeçtim, bu şehrin çocukları, gurur duyacakları, kendilerini özel hissedecekleri bir şehir de yaşamalıdır. Bu sebeple bu ülkede şehirciliğin kitabı tekrardan yazılmalıdır. Ve bu bir yerden başlamalıdır. Belediye Başkanlığı'na talip olan bütün adaylara sesleniyorum. Duyun ve görün!