Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Amerika ve Kriz!

Cumhur Bandakçıoğlu

Amerika ve Kriz!
    29 Ağustos 2018

    Malumunuz zor günlerden geçiyoruz. Hoş bu ülkenin zor günlerden geçmesi ben kendimi bildim bileli hiç bitmemiştir ya, o da ayrı bir konudur. Son 2 ay içinde milli paramız ciddi bir değer kaybına uğradı. Dolayısıyla fakirleştik. Bu fakirleşmeyi şu günlerde yurt dışına çıkıp gelen vatandaşlarımız çok net bir şekilde gördüler ve görüyorlar. Geçtiğimiz hafta yolumuz, yaşadığımız krizin bir numaralı sorumlusu olarak gösterilen ABD'ye düştü. New York ve Washington DC'de bulunduk. Oradaki havayı teneffüs ettik, gözlemlerde bulunduk. ABD de hayat olağan şekliyle devam ediyor. Türkiye'deki durum sokaktaki adamın çok uzağında. Bizdeki gibi TV kanallarında ve gazetelerde sabahtan akşama kadar herhangi bir devlet ve devlet başkanı masaya yatırılıp ne yayın yapılıyor ne de asparagas haber yapılıyor. ABD ekonomisi, tarihinin en iyi dönemlerinden birisini yaşıyor. Yine, işsizlik oranı en düşük seviyelerde. Obama döneminin yaraları teker teker sarılıyor. Anlayacağınız ABD kamuoyu Başkan Trump'dan son derece memnun. Bizde çıkan haberlere bakarsanız aldanırsınız. Bu arada antrparantez belirteyim ABD'nin en kadim dostu şu aralarda Fransa!

    Gelelim bizim sorunumuza, mevcut durumun en önemli sebebi; Üretimden çok tüketimin olmasıdır. Yani biz çok tüketiyor az üretiyoruz. Bunu da borçlanarak yaptığımız için bugünkü sıkıntıları yaşıyoruz. Son 16 yıl içinde bir bolluk dönemi yaşadık. Başta devlet olmak bütün vatandaşlar olarak olması gerekenden çok fazlasını harcadık. Üretim yapmak yerine düşük kura kandık hep ithal ettik. Dövizle borçlandık. İşimizi geliştirmek için aldığımız kredileri özel hayatımıza harcadık. Topraklarımızı ekili dikili alanlarımızı betonlaştırdık. Bir evimiz vardı, bir ev daha aldık, o da yetmedi bir daha aldık. Bu şekilde başta dünyanın en güzel coğrafyası İstanbul olmak üzere bütün şehirlerimizin içine ettik. Kolay para kazanmak en büyük hedefimiz oldu. Hatalı dış politikalarla mevcut yükümüzün üzerine çok daha fazlasını kattık. Diplomasinin bir sanat olduğunu bir türlü algılayamadık. Şu anda o kapı senin bu kapı benim dolaşıyoruz. Farzı misal, Vakıfbank'dan aldığımız krediyi, Akbank'dan alacağımız krediyle kapatmayı planlıyoruz. Üretimde tek başarılı olduğumuz alan popülasyon! Zaten fazla verdiğimiz alana bir de Suriyeli, Iraklı, İranlı Afganlıyı ekledik!

    Nasıl fakirleştiğimize küçük bir örnek; 13 TL'ye Türkiye'de yediğiniz bilindik bir markanın hamburger menüsünü şuanda ABD de 80 TL'ye yiyebilirsiniz! Bu vahim tablo bir çok kişiyi etkileyecek özellikle de yurt dışına eğitim almaya gidecek gençlerimizi. Ha bu arada Yunanistan'da ucuz tatil dönemi bitti! Kendimizi Türk turizmcilere ve eş dost akraba yazlıklarına emanet edeceğiz.

    Bu durumdan nasıl çıkarız? Öncelikle bu ülkeye yatırım yapmış dış sermayeye "tu kaka" demekten vazgeçmeliyiz. İşin özü dış sermayeyi rahatlatmamız gerekiyor ki, gelsinler ve gitmesinler. Yabancı şirketler kendilerini rahat hissettiği sürece sermaye çıkışı yapmazlar. Türkiye gerçek anlamda bir hukuk devleti olmadığı sürece bu rahatlama olmayacaktır. Kendi kendimize yeten bir ekonomik modeli tekrar yakalamak zorundayız. Bu da üretimden geçiyor. Patates tarlasına 7 katlı binayı kondurursanız patatesi Suriye den almak zorunda kalırsınız. Bugünlere nasıl geldiğimizi de buradan idrak edebiliriz.. 

    Ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız. Şımarıklığı ve görgüsüzlüğü bırakacağız. Kriz önlemlerini kriz geldiğinde değil kriz gelmeden alacağız. Devlet popülizmden kurtulacak. Kendi yarattığı saadet zincirini bozacak. İsrafa ve kayırmacılığa son verecek. Asalaklara ve yağdanlıklara yol verecek. Demokrasiyi kayıtsız şartsız uygulayacak. Tarihin çoğunlukla tekerrürden ibaret olduğunu unutmayacak. 

    Evet, zorlanacağız, İşimiz hiç de kolay değil. ama başka çaremiz yok. Belli bir azınlık ülkeden ayrılabilir, çok kazandılar, dolarları istiflediler. Bir kısım profesyoneller yurt dışında çalışmayı tercih edebilir. Ama büyük azınlık olarak bu ülkede bu savaşı vereceğiz. Her karanlığın sonu aydınlıktır.

    Cumhur Bandakçıoğlu - 29.08.2018

    • Ali veli4 Eylül 2018 . 01:11

      Tarım arazileri ni parsellemicek Bolu belediyesi, üretim yapılacak fakat üç kuruşa çifçiden bu malı alıp on kuruşa satılmayacak ayrıca devletin ve milletin tasarruf etmesi gerek.kadrolaşma olmıcak.hak eden işe alınacak.adalet her yerde olacak
    • Sinan Ayhan1 Eylül 2018 . 12:26

      Bu yaşananlar geçmişte yaşananların tekrarı.. Maalesef her alanda benzer olumsuzluklar yaşanıyor.. Ve sonrasında 'kader' denilerek işin içinden çıkılıyor.. 1999'da yaşanan Gölcük ve Düzce depremleri öncesinde(Adana'da yaşanan deprem sonrası) yerel gazetede yazdığım cümle her alanda geçerli: "FELAKETLER YAŞANDIKTAN SONRA KRİZ MASALARI KURMAK YERİNE,FELAKET YAŞANMADAN ÖNLEM MASALARI OLUŞTURULMALI" yazmıştım.. Ama uygulayıcılar gibi herkes günlük yaşıyor, maalesef Cumhur Arkadaşım..
    • Dişli Diş30 Ağustos 2018 . 20:54

        Geri kalmış ülkelere gücün parada olduğu empoze edilmeye çalışılır.Güç aslında Bilime sahip olabilmiş ülkelerindir.
    • alp30 Ağustos 2018 . 13:18

      tespitler güzel. ama kim anlıyor ki.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak