Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Sanki Dolmabahçe Sarayı yıkıldı

Cumhur Bandakçıoğlu

    8 Aralık 2010

       İşten çok lafın üretildiği 725 Mt. rakımlı şehrimizde son ayların en büyük geyiği Akçakoca Çınar Oteli üzerine yapılıyor. Geçenlerde okuduğum bir haber de Yedigöller Milli Parkı'nda Geyik sayısınınsın 150'den 600'e çıktığını yazıyordu. Bununla orantılı olsa gerek bizim memleketinde geyik muhabbetlerinde sürekli bir artış olmakta.
        Benim Akçakoca ile tanışmam, çocukluk yıllarımda Nenem rahmetli Meliha Bandakçıoğlu'nun beni alıp Akçakoca'ya hısım akraba ziyaretlerine götürmesi ve yanlış hatırlamıyorsam 50'li yıllara ait evimizde bulunan Hayat Mecmuaları'ndaki birkaç sayfa Akçakoca tanıtımı ile başlamıştır. Dönemin muhtemelen bir numaralı magazin dergisi olan Hayat Mecmuası'nda, Akçakoca ve Abana yazıları ve resimleri yer alırdı.

        Hani abartmayım ama Antalya'nın daha gündemde olmadığı yıllarda, Ankara, İstanbul arasındaki sayfiye yerleri bunların başında da Akçakoca oldukça popüler bir belde imiş. Daha sonra ulaşım şartlarının kolaylaşması, Karadeniz in kendine özgü zorlukları, Yaz sezonunun çok kısa sürmesi, yerel halkın turizme sıcak bakmaması, hatta hatta denize girenleri taşlamalar, turizmin en caf caflı zamanında şehrin göbeğinde silah sesleri ve işlenen cinayetlerle, gelenlere verilen rahatsızlıklar, Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) gibi veya benzer bir değeri misafir etmemesi, Akçakoca'yı daha başlamadan bitirmiş.

        İşte o çocukluk yıllarından bu güne benimde Akçakoca'ya ziyaretim topu topu 15'i bulmamıştır. Bu ziyaretlerden bir tanesi de, 90'lı yılların başında İstanbul'da bir abimizin yakını olan ünlü bir film sanatçısının, Akçakoca'da yapılan film çekimlerine hep beraber gitmemizi teklif etmesi ve 1 gece Çınar Oteli'nde konaklamamızla olmuştur.

        Akçakoca nedendir bilinmez ama beni hiçbir şekilde etkilememiştir. Muhtemelen bunda o canım doğanın ülkenin büyük bir bölümünde olduğu gibi, vizyonsuz yönetimlerle, bu yönetim şekline ortak olan ve hiçbir surette bu durumdan sıkıntı duymayan halkları tarafından katledilerek bir beton yığınına çevrilmesi etkili olmuştur.

       Gelelim Çınar Otel'e! Kötü bir mimariyle denizin dibine kondurulmuş, hiçbir özelliği olmayan, ne geçmişi temsil edebilen, ne geleceği taşıyabilecek hiçbir özelliği bulmayan, misyonunu 20 yıl önce tamamlamış, deniz kenarında batık hurda bir koster gibi duran ucube bir yapıydı Çınar Oteli. Bu gereksiz yapıyı ortadan kaldıran Akçakoca Belediye Başkanı'nı anlından öpmek lazım.

        Bu duruma sanki Dolmabahçe Sarayı yıktırılmış gibi veryansın eden Bolulu sevgili yerel siyasetçiler; Siz önce Bolu'daki varlıklarımıza sahip çıkın. Yasadaki hatayla Bolu Özel İdaresi'ne kalan, Bolu halkının hiçte umurunda olmadığı bu yer için yaptığınız tantana, sadece yerel basında yer doldurmak ve boş işlerle meşgul olmaktan başka bir şey değil.

           BOLUSPOR Gündemi
         Daha önce yazdığım gibi, ilk haftada ilan edilen şampiyonluk ne kadar yanlışsa, hâlihazırda şampiyonluk için manen havlu atmak da o kadar yanlış. Boluspor'un şampiyonluk şansı devam etmektedir. Bu elektrikli dönemi atlatmak için dikkatleri gereksiz yere Kaplıca ihalesi gibi konulara çekerek basına malzeme olmak çözüm değildir. Unutulmasın ki yönetimlerde para başarının çözümü değildir. Türk Futbolunun paraya para demeyen 3 büyüklerinin hali ortadadır.

        Ben öncelikle Boluspor'daki yönetim kurulu üye sayısının düşürülmesi gerektiğine inanmaktayım. Bu kadar yöneticinin olduğu bir oluşumda Boluspor'un başarıya ulaşma şansı yoktur. Boluspor tarihindeki başarı grafiğinin düşmesi 40'lı 50' li yönetim kurullarıyla düz orantılıdır.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Rüyaları gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak