Casa Lavanda !

      CASA LAVANDA !
      Son yıllarda turizm sektöründe şıkça karşımıza çıkan terimlerden bir tanesi de Butik Otel kavramı. Genel olarak 5 ile 20 arasında odası bulunan, şehir merkezlerinden daha ziyade küçük yerleşim birimlerinde veya şehrin dışında, doğa ile baş başa olan küçük konaklama işletmeleri butik olarak olarak adlandırılıyor. Butik kelimesinin kökeni Fransızca ve giyim mağazaları için kullanılıyor (Belirli bir müşteri kitlesine hitap eden moda trendlerine uygun kumaş ve elbise modellerini müşterilerine sunan ve de müşterilerinden gelen isteklere göre ürünlerini şekillendiren hazır giyim mağazaları olarak tarif edilebilir.) 70'li ve 80'li yıllarda da ülkemizde mağaza isimlerinin başına 'Butik' kelimesi oldukça sık bir şekilde konulmaktaydı. Son dönemlerde ise butik kavramı yazının başında da belirttiğim gibi küçük otellerde daha sık kullanılıyor. Daha açık bir anlatımla standart olandan daha kaliteli, daha farklı, daha özgün bir ayrımın belirteci olarak açıklayabiliriz. İşte bu noktada, bu kısa açıklamayla adının başında 'Butik Otel' yazan her otelin butik otel olmadığı ayrımını da rahatlıkla yapabiliriz.
      Bundan bir kaç hafta önce yolumuz, İstanbul Şile yakınlarında Ulupelit Köyü sınırları içindeki CASA LAVANDA Butik Otel'e düştü. Bir Bolulu olarak yani doğanın ve yeşilin harman olduğu yerden gelen biri olarak otelin kapısına kadar her şey çok sıradandı hatta Bolu Milliyetçiliği'nin vermiş olduğu ego ile burun kıvırma kıvamındaydı. Ta ki kapısından içeriye adım atana kadar! Hani uçağa binip, Ne İtalya'da kültürel ve doğal güzellikleriyle dünya mirasına girmiş, bir yaşam tarzı oluşturmuş ünlü Toscana'ya, ne de Fransa'da  lavanta bahçeleri ve üzüm bağlarıyla her köşesi bir kartpostal olan Provence gitmiştik. Altı üstü İstanbul'dan 45- 50 dakikalık bir mesafeyi kat etmiştik. Huzurun ve dinginliğin muhteşem bir mimari ve peyzaj ustalığıyla buluştuğunda nasıl bir cennetin ortaya çıkabildiğine gözlerimizle şahit olduk. Ev Tekstili sektörü dünyasının duayen ismi Ahmet Şen'le, Seramik Sanatçısı Feryal Bodur Şen'in önce hayalini kurdukları, daha sonra hayata geçirdikleri bu cennet köşe, her noktasıyla gerçek bir butik otel. Nasıl olmasın ki? Mesleki tecrübesiyle en kaliteli havluyu, en kaliteli nevresim takımını, En kaliteli perdeyi, en kaliteli masa örtüsünü ve peçeteyi parmaklarıyla bile ayırt edebilen bir adam ve doğuştan seramikçi olup gözleri kapalı taşı ve toprağı en ince ayrıntısına kadar analiz edebilen bir kadın yan yana geldiğinde, böyle bir cennetin ortaya çıkması da kaçınılmaz olur. Evet, Butik otel dediğinizde; taşından boyasına, havlusundan yastığına, çatılından tabağına her şey en iyisi ve en özeli, ya da en özgünü olmak zorundadır. Peki bu yeterli mi ? Maalesef  hayır! Ya yedikleriniz içtikleriniz? İşte onlarda sıradan olmamak zorunda. Mutfağın başında bu işe gönül vermiş size parmaklarınızı bile yedirecek bir şef olmalı! Casa Lavanda'da bu işi İtalya'ya mimarlık okumak için gitmiş, dönüşte ülkeye idealist bir şef ve gurme olarak dönmüş Emre Şen'le çözmüş. Menü deki her yemeğin özel bir hikayesi mevcut. Dediğim gibi her şey olağan ve sıradanlığın dışında! Tek eksik menü de Bolu'dan bir imzanın olmaması! Merak etmeyin ben onu anladım! Ama keş, ama sirke, ama kızılcık tarhanası, ama peynir!
        13 birbirinden güzel odası, Leziz menüsü, SPA'sı ve kongre salonlarıyla Casa Lavanda Butik Otel. Her şeyi bir yana bırakın bu işe gönül vermiş kişilerin gidip görmesi ve örnek alması için eşi bulunmaz bir dünya. İstanbul'a yakınlığı sebebiyle iş ve cemiyet hayatının çok önemli isimlerinin dinlenmek için tercih ettiği otel de, firmalar üst düzey yöneticileriyle beyin fırtınası yapmak içinde otelin kongre ve toplantı solanlarını tercih ediyorlar. Sakinliği ve dinginliği ile doğru karaların ve pozitif düşüncelerin açığa çıkmasına vesile olabilecek ortamıyla CASA LAVANDA bir yaşam biçimi algısı yaratabilecek güçte.
         Fotoğraflar: Casa Lavanda Dünyası