Durmak yok, hava almaya devam!

Ne havası mı?

Ooooo Bizde havadan bol ne var?

Dağ havası, yayla havası, Abant havası, Gölcük havası, baraj havası, çam havası, Anıtpark havası, cadde havası, Yukarı Çarşı havası, Çakmaklar havası, Kökez havası ve Bolu oyun havası.

Derin derin içinize çekin, ciğerlerinizi doldurun. Sonrada çıkın ortaya Bolu oyun havaları eşliğinde bir iki dönün. Neyinize yetmiyor.

2 dönemdir, banko 3+1 tercihlerinizle memleketimizi AKP etiketli politikacılarımıza teslim ediyorsunuz. Eh onlarda Bolu'yu ülkenin en gelişmiş illeri içine sokma başarısını gösteriyorlar. Sağ olsunlar var olsunlar. Dünyada 2. bir örnek yoktur. Hiçbir şey yapılmadan gelişmiş bölge içinde yer almak! Daha ne istiyorsunuz?

Bakmayın siz İzzet Baysal Caddesi'nin kuzey ve güney paralellerindeki yollara sokaklara,

Onları nostalji olsun diye öyle köhne uyduruk yampiri tutuyoruz. Hayır, oraları da düzeltirsek Bolumuz'u aralarında Viyana,  Stockholm, Oslo gibi ultra gelişmiş şehirler grubuna alırlar, sonra diğer şehirlerimize çok ayıp olur.

Bolu kimin umurunda?  Bolu, Bolulular'ın umurunda mı zannediyorsunuz? Öyleyse çok aldanıyorsunuz! Bolu insanı kendini sorgulayıp, kendi kısır döngülerini aşmadığı sürece bu şehirden fazla bir şey beklemeyin.

Aman ha, Kızılay Meydanı'nı es geçmeyin, oraya bir beton kale kondurun, kondurulmasına ön ayak olun. Hâlbuki sizler ayakları toprağa basan bir ecdadın torunlarısınız. Ne oldu sizlere? Nasıl bu hale geldiniz, anlamak zor. Bırakın meydanı rahat. Bolu sözde değil, özde gelişmiş şehir gibi olsun. Hiç değilse adam gibi meydanları parkaları olsun.

Köylere hizmet götürmek için gelire ihtiyacı varmış Özel İdare'nin!! Bu ülkede köy mü kaldı acaba? Köyleri şehre boşalttık. Şehirleri köy gibi yaptık.

Millet nelerle uğraşıyor, bizimkiler nelerle? Efendim, Bolu da ilk ithal belediye başkan yardımcısını siz getirdiniz! Şimdi niye bize feryat ediyorsunuz! Öğretmenim Ali silgimi aldı!

Ama öğretmenim Tanju da benim silgimi 2 gün önce almıştı.  Siz bu ülkeyi 2 dönemdir büyük bir oy çokluğuyla yöneten AKP iktidarının seçilmişleri, yereldeki ve ulusaldaki temsilcilerisiniz. Belki bana değil ama bu şehri size emanet etmiş kişilere, Bolu'nun gelecek nesillerine borcunuz var. Bunun gereğini yerine getirin.

Yapamıyor ve beceremiyorsanız da bu işi bırakın.

Bu nasıl lahana çorbası bu nasıl diyet!

Teknoloji nin gelişmesiyle birlikte birçok sektörde iş olanakları çok daha rahat ve kolay bir şekil aldı. Bugün bir masa, bir bilgisayar ve bir telefon bağlantısıyla birçok işe imza atabilirsiniz. Dergicilik de bu yönde oldukça bir gelişim sağlamış durumda. Türkiye'de yüzlerce farklı konularda dergi basılmakta. Öyle ki eğer biraz paranız varsa kendi adınıza dergi çıkartıp dağıtma olanağınız bulunmakta. Geçenlerde elime Boluspor Kulübü tarafından bastırılan, editörlüğünü Muharem Demirel hocamızın yaptığı BOLUSPOR dergisi geçti. Doğal olarak Boluspor'da mevcut yönetimin reklamını yapan, icraatlarını geçmişle karşılaştıran bir çizgi üzerine kurgulanmış dergi. Aklımın ve mantığımın almadığı şeyse, sürekli olarak 'Küçük şehrin, büyük takımı' ve efsane nitelendirilmelerine karşı bu büyüklüğün geldiği, efsanenin oluştuğu geçmişe karşı saygısız bazı resim kareleriydi.. Mesela mı? Yıkılmış prefabrikler özellikle öne alınarak çekilmiş Becikoğlu Tesisleri'ni gösteren bir resim karesi gibi! (Boluspor halihazırda bu tesisi kullanıyor) Kendi başarılarından bu kadar emin gözüküp de, bunu bu kadar dillendirmek, mevcut başarıyı gölgelendirmekte ve itici olmakta. Bırakın siz kendinizi değil, Bolu sizi baştacı yapsın! Aksi halde değil dergi, günlük gazete çıkarsanız bir işe yaramayacaktır.