BOLU her zamanki gibi!

     Geçtiğimiz hafta sonu bir kez daha kutsal topraklarımız Bolu'daydık. Hepinizin bildiği üzere Bolu gündeminde 2 önemli başlık var. Abant ve Boluspor! Her iki başlık da uzun süredir memleketi meşgul etmekte. Üzücü taraf her iki başlığında can sıkıcı bir şekilde gündemde olması. Abant için fazla yapılacak ve söylenecek bir şey yok. Zaten olan olmuş. Sonucun iyi yönde bitmesini dileyelim. Yalnız, Özel İdare'nin ileri gelenlerinin artık biraz daha dikkatli ve duyarlı davranması gerekiyor. Dozerleri, kepçeleri kamyonları bir yerlere sürmeden önce ince eleyip sık dokumaları lazım. Aksi halde ömür boyu üzerlerinde kambur olacak bir yükün maddi ve manevi dönüşümleriyle karşı karşıya kalabilirler.

    Boluspor'a gelince, ilk 6 hedefi, dezavantajlara karşı hali hazırda yerini korumaktadır. Bugünün Boluspor'unun arkasında 2 önemli güç bulunmaktadır, maddi ve manevi güç!
    Manevi güç geçmişinden gelen büyük ismidir. Maddi güç ise Bolu Belediyesi'nin, dolayısıyla AKP iktidarının sağlamış olduğu destektir.     
    Vefa ve takdir duygularının çok düşük seviyelerde seyrettiği bir coğrafyada yaşıyoruz. Maalesef yıllarca vermiş olduğunuz gayretleri, yakaladığınız başarıları bir dönemde kaybetme olasılığınız yüksektir. Bu topraklar üzerinde, hemen hemen herkeste bu durumdan nasibini alır. Daha önceleri yazdığım gibi Boluspor yönetimi birazda mevcut konjonktürden aldığı havayla, son yıllarda popülizmi hep ön planda tuttu. Popülizmlerde sonuç başarıdan yana olduğu sürece prim yapmakta, en küçük başarısızlıkta ise çok sıkıntılı sonuçlar vermektedir. Bugünkü durumda bundan ibarettir. Hâlihazırda ilk 6 şansı devam etmektedir. Umarız Boluspor Playoff vizesini lig sonunda alır. Boluspor yönetimi de popülist yaklaşımlarına bundan sonraki yıllarda son vererek daha kurumsal bir yol haritasını kendine rehber eder.

    Evet, Bolu her zamanki gibi dedik. Bizim lügatimizde bunun karşılığı karamsarlık oluyor.
Sevgili Nil Erdem, Detay gazetesinde çok kısa bir mola verip tekrar başladığı yazılarına başlamak için gösterdiği sebeplerde Bolu basınında Cumhur Bandakçıoğlu'nun karamsarlığı karşında bir iyimser olması gerektiğini söylemiş, Maalesef ki Bolu için olan karamsarlığım tüm hızıyla devam ediyor. Ne bir şiir, ne bir resim onu düzeltemiyor.

    Geçtiğimiz hafta sonu bir kez daha karamsarlığa kapıldım A'dan Z'ye şehir olmaktan nasibini alamayan bir şehirde yaşamaktayız. Her tarafı arabesk görüntü sergileyen bir şehirle iç içeyiz.
Bir kare görmek istiyorum şöyle dörtdörtlük. Var mı gösterebilen? İçinde bir çarpıklığın olmadığı bir kare! Bir şehir bu kadar mı köhne olur? Deve bile Bolumuzun yanında daha şekilli. Üzücü ama gerçek bu! Bolular olabilir ama Bolu buna layık değil. Türkiye'nin en özel coğrafyalarından birin sahibi bu şehir çok daha ileride olmaya hak ediyor. Ama halkı ama yöneticileri bu hakkı sağlayacak vasıflara haiz değil. O yüzden de Bolu şehri buruşturulmuş kenara atılmış bir kâğıt parçası gibi doğanın üstünde sırıtıyor.

     Eğer birazcık bu şehri seviyorsanız, yaşadığınız yere önem veriyorsanız, hayat sizin için sadece yeni model bir arabaya binmek değilse bu şehre sahip çıkın. Kendiniz için olmasa bile çocuklarınız için sahip çıkın. Etrafınız çöplük olduktan sonra villa da yaşasanız ne olur yaşamsanız ne olur. Bolu'nun geleceği için  artık siyasetin getirdiği çapsızlıklara pirim vermeyin ve çok güzel olabilecek bu şehri kurtarmak için  her zamankinden farklı bir adım atın.