Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Gelişmeyen demokrasinin Bolu modeli!

Cumhur Bandakçıoğlu

    27 Mart 2006

    Dünyada örneği belki de tektir, ileriye gideceğine sürekli geriye giden siyaset modeli. Gelişiyormuş gibi gözüken fakat olduğu yerde sayan bir demokrasi. Ülkeyi bir yana bırakalım kutsal topraklardaki politika kazanına bir bakalım ve içinde bulunduğumuz acı gerçeği görelim. Çuvaldızı önce kendimize batıralım. CHP?de genel merkez kararıyla görevden alınan il ve ilçe yönetimleri ve yerine genel merkez kararıyla önce atanan daha sonra yenilenen delegelerle seçilen başkanlar. Diğer taraftan bu akıbete sebebiyet veren partiyi eş dost akrabayla yöneten, aile şirketine çevirip kişisel çıkarlarıyla küskünler ordusu yaratanlar. DYP?ye baktığımızda; bir gün içinde seçimle geldiği koltuğu bırakmak zorunda kalan bir merkez ilçe başkanı ve o koltuğa oturtulan demokrasiye inanmış bir abimizin içinde kaldığı zor durum. Ben bunların gerisinde kalmam dercesine genel başkan ricasıyla il başkanlığı koltuğuna oturan ve bunu ifade etmekten çekinmeyen, Bolu siyasetinin duayeni bir abimiz ve ANAP modeli. Demokrasimizin son kuyruklu yıldızı AKP geride kalır mı? Konsey haberlerine alışmışken, gencecik yeni yetişme bir politikacımızın; biz kimi işaret edersek o il başkanı olur buyruğu. Görün ve anlayın memleketteki demokrasi gerçeğini. Bu ülkenin geleceğinden umut duyun. Siyaset ve politika Tük toplumu için rant kurumları haline gelmiştir. Vatan, millet idealizmi diye bir düşünce yapısı kalmamıştır. Siyasi partiler memleket için değil kendi yandaşları için kurulan anonim şirketlere dönüşmüştür. Tabiî ki bu gerçeğin kahramanı necip Türk milletidir.

    Ulusal ve uluslararası basından önde gidiyoruz.

    Geçtiğimiz hafta köşemde yazdığım bir bölümü hatırlayalım; ABD bile artık Atatürk?ün çizdiği yolda giden bir Türkiye?nin Dünya barışı için ne kadar önemli olduğunu görmeye başladı! Gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz! İşte bu kelimeleri doğrularcasına 21 Mart 2006 günü Washington Times?da Tülin Daloğlu imzalı, ?Başbakanı yanlış okumak? başlıklı yazıdan bazı bölümleri size sunuyorum; Bugün, Türk nüfusunun bir kısmı Atatürk ün laik devriminin fazla ileriye gittiğini öne sürüyor? Açık ki Sayın Erdoğan?nın nüfusun bu kısmı ile çok ortak şeyleri var? Sn. Bush?un 2002 yılında sağladığı destek, laik ve liberal Türklerin (Bush?un) Türkiye ile ilgili planların ne olduğunu sorgulamalarına yol açmıştı.. Ancak ABD yetkilileri bugün Sayın Erdoğan ile aralarına mesafe koyuyor.. Bu mesafe parlamentonun ABD nin Irak a girmek için kuzey cephe açma talebini reddettiği için değil, Sn. Erdoğan?ın Türkiye?nin laik rejime bir tehdit empoze edebileceğinden kuşku duymaya başladıkları için. Gerçek budur ki Erdoğan olduğu gibi davranıyor!

    Yine geçen haftaki yazımıza uygun bir yazı da, 24 Mart 2006 tarihinde Hürriyet Gazetesi?nde Mehmet Y. Yılmaz ın ?Ali Dibo?ların ömrü uzun olmaz? başlıklı yazısı. İşte bölümler; Buna kısaca devlet eliyle kendi zenginin yaratma diyoruz. Bunun küçük bir provası, Recep Tayyip Erdoğan?ın İstanbul?daki başkanlığı döneminde yaşanmıştı. Günümüzde AKP yanlısı medya kuruluşlarına sahip olan bir grup, o dönem belediye olanaklarıyla palazlandırıldı? Demek ki o günler bugünlere hazırlık için gerekli bir staj dönemiymiş? Hatay?da kurulan, yerel söyleşiyle Ali Dibo düzeni adı verilen tezgâhın irili ufaklı örneklerini Türkiye?nin her yerinde bulabilirsiniz! Bizde geçen hafta köşemizde; millet olarak çok kötü bir hastalığımız var? Ülkede hangi iktidar gelirse gelsin kendi çevresini besler. En zeki insanlar hep iktidar taraflarında çıkar! En büyük işadamları onlar olabilir demiştik.

    Tabi olay artık bu kadar açık ve net bir şekilde memleketi sardıktan sonra ister istemez bizlerinde aklına gelen bir şey var. Acaba Bolu'da da Ali Dibo düzeni durumlar mevcut mu? Karşı yönde düşünen bir köşe yazısının ortaya çıkardığı İl Genel Meclisi Başkanımız Sn. Halit Yıldız?ı kinayeli şiir yazacak duruma getiren Termal Projesi de acaba Ali Dibo düzeninin Bolu sürümü mü?

    Projenin Bolulu girişimciler tarafından yapılması yönünde köşesinde yazı yazan Av. Mehmet Emin Güz köşesinde geçen hafta; hem Sn. Valimizin hemde karşı tarafın yani Sn. Halit Yıldız?ın görüşlerini yazmış. Halit Yıldız?ın görüşlerinde şu kısım dikkatimi çekti. ?Bolu Ticaret Odası ile yapılan ve Bolu'nun önemli şirketleri ve iş adamları ile yapılan görüşmelerde 50 trilyon nakit sermaye konulabileceği kanaatine varılmıştır. Proje sadece Karacasu arazisinin bulunduğu normal bir otel projesi değildir. Yeniçağa?da su sporları merkezi, Mengen de butik otel, Kartalkaya da günübirlik tesisler, Dörtdivan?da at çiftliği, Gerede?de kayak merkezi gibi büyük bir projedir? Kişisel görüşüm, Yeniçağa?da su sporları merkezi biraz fazlaca hayalidir. Herşeye rağmen güzel bir kurgulamadır. Yalnız benim bildiğim bir şey var. Bu proje yani yukarıda söylenenler Bolu Ticaret Odası ve Bolu'nun önemli şirketleri ve iş adamlarının ortak fikri değildir. Bu projenin fikir babası bir kişidir. O da Bolu'nun en önemli iş adamlarından bir tanesidir! Yine dönelim işin aslına ve bizi bu düşünceye iten gelişmelere. Gerek siyasi partiler gerek türlü şekilde karşımıza çıkan birliktelikler masonik örgütlenmelere dönüşmektedir. Vatan, millet sevgisinin üstündeki bu yapılanmalar çıkar örgütlerine dönmekte ve ülke birlik bütünlüğüne zarar vermektedir. İşin en acı tarafı ise mason derneklerini, misyoner okullarını öcü böcü olarak yıllarca karalayanların benzer yapılanmaların yerli sürümlerini kurmaları ve örgütlemeleridir.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak