Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

Milletvekilliğinin dayanılmaz cazibesi!

Cumhur Bandakçıoğlu

    14 Mayıs 2007

    Hepinizin bildiği üzere memleketimiz gerek coğrafyası, gerek geçmişten gelen mirası, gerekse içinde bulunduğu şartlar sebebiyle sıkıntılı bir konumdadır. İş böyle olunca da memleketin hayat şartları her geçen gün eskiye nazaran daha da zorlaşmaktadır. Ekmek aslanın ağzında olup, iyi bir meslek sahibi olmak, beli noktalara gelip rahat bir hayat yaşmak nerdeyse hayal olmuştur. Ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler grubunda adlandırılan bir çok ülkede bazı meslek kolları vardır ki, son derece cazip olup, fazla emek harcamadan diğerlerine göre daha beleş bir hayatı sizlere sunar. İşte bunlara 12 Eylül 1980?den sonra milletvekilliği meslek dalı da eklenmiştir. Kısaca milleti temsil eden, milletin hak ve çıkarlarını kollayan, millet adına karar alıp veren, kendinden önce milleti düşünmesi gereken, milletin oyuyla seçilen ve milletin vergisiyle maaşı ödenen ve milleti en iyi şekilde temsil etmek zorunda olan kişi tanımı gitmiş, yerine enseleri kalın, göbekleri sürekli yemekten davul gibi olmuş. takım elbise giyip, silah taşıyan. "Benim kim olduğumu biliyor musun?" diye sıklıkla kullanılanı cümleleri sarf eden. Aldıkları maaşlarla değil, hazine fonları gibi benzeri ek gelirleri olan bir meslek dalı ortaya çıkmıştır. Seçildiği dönem boyunca ağzını açmayıp, okula gelip gider gibi meclise gitse bile hiç bir sıkıntıyla karşılaşmayacak. İş akdinin sona ermesinden sonrada son derece ayrıcalıklı bir hayata başlayabilecektir. İşte bu yüzden dayanılmaz bir cazibeye haizdir milletvekilliği iş dalı ve bunca aday adayının çıkma sebebidir. Bugün tüm siyası partiler dahil olmak üzere meclisin % 50?si hiçbir iş yapmadan o sıraları işgal eder. Tamam tamam yine kızmayın % 50?si de vatan millet için çalışır diyelim gönülleri kırmayalım. Artık kim hangi % 50 dedir onun kararını siz verin. Aziz Bolu'daki bu vekillik sevdasının en önemli unsurlarından biriside, bu beleş hayattır. Kabul edelim ki memleketin sağlık ve eğitim yatırımları da İzzet Baysal Vakfı tarafından yapılıp halledildiğine göre, Bolu için fazla da ter döktürecek bir konu olmadığını görebiliriz. En azından diğer illere göre 2 önemli konusunun kökten sorunsuz olduğu söylenebilir. Aday adaylarına baktığımızda her zaman olduğu gibi aynı isimler sevgili ağabeylerimiz temcit pilavı gibi önümüze çıkıyor. Fazla bir yenilik yok. Biraz olsun bu kişiler, yani aday adayları aynayla yüzleşip kararlarını ona göre vermeleri gerekir. Ben neyim, kimim? Bugüne kadar neler yaptım, neler yapabilirim? İnsan ilişkilerim nasıldır. Oraya gittiğimde, memleketim için bir şeyler yapabilir miyim? Tepedekiler beni ciddiye alır mı? Onlara direnebilir miyim? Onların ilgisini nasıl yakalar, bu ilgiyi memleket nasıl, ne şekilde taşıyabilirim. Benim vizyonum, misyonum nedir? Mecliste konumum ne olur, hangi %50?nin hangi % 25 içinde olurum diye düşünmesi gerekir. Yoksa biliyoruz ki avucunda süt görüp kendini mandıra zanneden tipler, orayı sadece bir dört yıl için işgal etmek, oranın nimetlerinden yararlanmak için aday adayı olmakta olup bu da Bolu için bir dört yılın daha kaybı anlamına gelecektir. Seçim yaklaştıkça seçim totolar da hız kazanamaya başladı. Arkadaş sohbetlerinde CHP?nin ekonomik açılımı programı yok, o yüzdende seçmene mesaj vermiyor diyor, benim sevgili AKP?li arkadaşlarım. Bende buna çok gülüyorum tabi. Son dört yılda ekonomi yönetimi IMF?ye bırakılmış bir ülkenin iktidar partisini sevenlerinin bunu görmemesini ve bunu AKP?nin ekonomi programı olarak görmelerini çok doğal karşılıyorum. Ekonomi rayına oturdu deyip Borsayı görmüyor musun demiyorlar mı kan beynime çıkıyor. Tüm dünya borsalarının yükseldiği bir dönemde bizim borsamız yabancıların alımları ve sıcak para yüzünden yükseliyor ama maalesef bu realitede ortada yok. Ucuz dövizle yapılan ithalatlar sebebiyle fiyatlar yerlerinde sayıyor, ya da düşüyor bu da enflasyonu düşürüyor. Cari açık her geçen gün büyüyor, özelleştirmeden gelen paralar ile bu açığı kapatamıyor. Daha ne deyim bilemiyorum. Bir atıfta DSP?lilere lütfen şu süt ve mandıra hikâyesini vicdanlı bir şekilde düşünün.

    Bir gerçek var ki, gerek mevsim şartları gerek siyasi gelişmeler sebebiyle ülkemiz sıcak bir yaza merhaba diyor. Bu sıcak yazın Bolu ve tüm Bolular için hani derlerdi ya püfür püfürdür Bolu'da yaz geceleri, yorgan eksik olmaz.. O şekilde geçmesi dileğiyle.

    Belediyeye Helal Olsun

    Yerel basından izlediğim ve hastası olduğum bir konuyla ilgili çok güzel bir haber okudum. Bolu Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, havaların ısınmaya başlaması ile birlikte, halkın gezerken ve meydanlarda bulunan banklara oturarak çekirdek yiyip kabuklarını yere atması üzerine, önce uyarı yapmış. Uyarıların dikkate alınmaması üzerine Kabahatlar Kanunu'na göre kendilerine 22 YTL para cezası kesmiş. Bu görgüsüzler ancak bundan anlar. Devamını diliyor, helal olsun diyorum..

    Tarsus?u kardeş şehir ilan edelim!

    Son haftalara sıkıntılı giren ve her zaman olduğu gibi herkesi heyecanlandıran Boluspor, mutlu sona yine bir son maçta ulaştı. Bence Boluspor?un kaderinde artık tescilli bir yer edinen Tarsus?u kardeş şehir ilan edelim ve bu birlikteliği resmileştirelim! Daha büyük heyecanların yaşanacağı Lig A?da Boluspor?a başarılar diliyor, şampiyonlukta emeği olan herkesi kutluyorum.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Büyük adamların hataları güneş tutulmasına benzer, onları herkes görür.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak