Bolu Markası!

      Bu satırlarda, Bolu Markası üzerine defalarca yazı yazdım. Cumhuriyet'in gelişimiyle beraber Ankara  - İstanbul Karayolu'nun ortasında, müstesna doğası ve coğrafyasıyla kısa zamanda ön plan çıkan, iç turizmin ilk markalarından biri olmuştur şehrimiz. Bolu Markası'na kentin sahip olduğu diğer değerler özelliklede Ormancılık, Orman Ürünleri, Bolu Spor ve Aşçılık gibi farklı başlıklar da büyük katkı sağlamıştır. Daha sonraları ülkemizin gelişim seyrinde Bolumuz'un sahip olduğu avantaj maalesef gerekli değişimi sağlayamamış ve üzerine fazla bir değer koyamamıştır.
      Özellikle 1980 sonrası Türkiye'deki bir çok kent atağa kalkmış, hem endüstriyel anlamda, hem de turizm alanında çok ciddi yol kat etmiş ve Bolu'yu her yönüyle geride bakmıştır. Son 1 aydır işim dolayısıyla İzmir, Uşak, özellikle de Denizli hattında sıklıkla seyahat etmekteyim. Denizli, 1980 sonrası adeta kalıplarını kırarak, hem sanayileşmede, hem de turizm de gerçek bir dünya markası olmuştur. 1980 öncesi doğru dürüst kalacak oteli olmayan Denizli bugün Anadolu'da yatak sayısı en fazla olan vilayetlerimizden bir tanesi haline gelmiştir
      Bolu'nun marka değerlerinde en önemlilerinden bir tanesi hepimizin bildiği gibi Aşçılık ve aslında pek olduğu söylenmeyecek ama hep var olduğu akılara kazanmış Bolu Mutfağıdır! Bolu Mutfağı var mıdır veya mutfak adına sahip olmak için gerektiği kadar çeşidi var mıdır bu konunun bilimsel tarafını Yurdaer Amcamız'a (Kalaycı) bırakarak, öyle ya da böyle bu konuda dışarıdan bakıldığında ciddi bir zenginliğe sahip olduğumuzu söyleyebiliriz.
       Fakat bu zenginliği ve tanınırlılığı yakalama kapasitesini bugüne kadar hemen hemen hiçbir hemşerimiz tam olarak kullanmamıştır. Sadece Bolu ile bir bağı olmayan İzmirli Hasan Usta isminin başına Bolulu kelimesini eklemiş ve Bolulu Hasan Usta olarak ülke çapında bir gıda zinciri kurmuştur. Tabii ki Bolu etiketinin altında bulunan mutfak, lezzet, aşçılık gibi anlamların olması firmaya ciddi bir pazarlama kolaylığı sağlamış ve firmanın ticari gelişimini daha da hızlandırmıştır.
      Bolulu Hasan Usta türü zincirler, az olsa da bugün bir çok yerleşim yerinde karşınıza Bolu ismini almış lokanta türü işletmeler çıkar. İşte son 1 aydır yaptığım Denizli seferlerinde karşıma yine bir lokanta çıkıyor. Denizli- Aydın karayolu üzerinde Ahmet Nazif Zorlu Sanayi Bölgesi'nin tam karşında konuklarını ağırlıyor; Veli Bey Bolu Lokantası!
      Lokanta'nın kurucusu Veli Bey tam 35 yıldır bu işi yapıyor. Aslen Bulgar göçmeni bir aile. Yani Bolu'yla uzaktan yakında hiçbir alakası yok. Sadece pazarlama kolaylığını Bolu Markası üzerinden yapıyor. Muhtemelen gerçek Bolulular dışında kendisine Bolu'nun neresindensiniz diye soran olmuyor. Yemekler nasıl derseniz, kap yemekleri menüsü oldukça zengin ve lezzetli.
       Şu anda İstanbul'un en ünlü et lokantalarından ve kasaplarından Günaydın Et Lokantası, İstinye Park şubesinde; 'Bolu Dağları'nda yetişmiş Süt Danası' adı altında pazarlama faaliyeti yapılmakta. Eski günlerde Bostancı Kasaplar Çarşısı'ndan tanıdığımız Günaydın Et Lokantası'nın medyatik patronu Cüneyt Asan ağabeyimizle bir karşılaşma şansımız olursa kendisine bizim süt danalarını soracağım.
      Verdiğim 2 örnekte olduğu gibi Bolu Markası doğru yerlerde kullanıldığı takdirde ciddi getirileri beraberinde getirmektedir. Yine daha önce yazdığım üzere. Bolu Ticaret ve Sanayi Odası önderliğinde Belediye ve Valiliği'nde desteğiyle BOLU markası bir logoyla özellikle gıda alanında Bolu'da üretim yapan firmalar kullandırılmalıdır. Tabi bu logonun altıda boş olmamalı belli bir kalite standardını da temsil etmelidir. İnanıyorum ki Bolu Markası firmaların pazarlama stratejilerine ve satış grafiklerine ciddi katkı yapacaktır.
     Kaya Grubu'nun şişeletip piyasaya sürdüğü ABANT Markalı sularda BOLU ismini görmek de beni oldukça sevindirdi. Diğer firmalarında bunu örnek alması gerektiğini düşünüyorum. Bu küçük ayrıntılar BOLU'ya ileride ciddi kazanımlar sağlayacaktır. Bolu'nun yönetiminde söz sahibi kurum ve kuruluşların daha ince eleyip sık dokumaları dileğiyle.