BolununSesi; Halkın Gazetesi

Dayı...

Muharrem Demirel 2

    30 Eylül 2009

    m.demirel1071@hotmail.com

     

    Bizim ne padişah gibi fermanımız var, nede Lokman Hekim gibi dermanımız...
    Yalnızca, aktan karadan alana, sazdan sözden anlayana mesajımız var o kadar.

     

    Hoca efendi sordu;

    -Merhumu nasıl bilirdiniz?

    0 kalabalık cemaat, tüm samimiyetiyle cevap verdi.

    -İYİ BİLİRDİK!

    İnanıyorum ki o kalabalık içersinden bir kişi bile İBRAHİM YAMAN Kardeşimiz için kötü diyemezdi.

    Diyemezdi çünkü hiçbir kötülüğünü görmemişlerdi.

    O'na DAYI diye hitap edilirdi.

    'Dayı' lığı, astığı astık kestiği kestik oluşundan değildi annemizin erkek kardeşi oluşundan da değildi..

    Herkes O'na DAYI derdi, çünkü kendisinden gibi görürdü, Öyle saf ve temiz idi ki, kalp kırmaya korkardı.

    Candandı samimiydi,

    Yumuşak başlıydı uysaldı.

    Kişisel konularda yumuşaktı ama, Boluspor'a laf söyletmezdi.

    Bir keresinde Selahattin Hocam, Rıdvan Hocam, Yusuf Hocam ve Abdullah Hocamla çalışmış olduğumuz dönemde, Gölköy'de kros yapmış ve dönüşte daha önce "ayran hazırlayın" talimatı vermemize rağmen, bu isteğimizi son anda telefonla karpuz olarak değiştirmiştik.

    Ancak önümüze yine ayran gelmişti.

    Görevlilere,"Karpuz niye hazırlanmadı" dediğimde, "son anda haber verdiniz yeteri derecede karpuzumuz yoktu" cevabını almıştım.

    "Eğer kulübün karpuz alacak durumu yoksa kapatalım" densizliğini yaptığımda arkamdan bir ses duymuştum.

    Döndüm baktım; DAYI.

    "Muharrem Hoca Muharrem Hoca! Haddini bil laf söyleme, burası lokanta değil, programınızı doğru dürüst yapın, sonra konuşun adamı günaha sokmayın" cevabı ile karşılaşmıştım.

    Boluspor'u karşılıksız sevenlerden biriydi, sosyal statüye ihtiyacı yoktu. Çünkü ÇİFT KAPILI denildiğinde onları tanımayan yoktu ki.

    Boluspor'un peşinde koşardı. Pek çok ta hatırası vardı. Şakalarımıza gelir gönül koymazdı.

    Antalya'ya devre arası kampına gittiğimizde kafile başkanımızdı. Başkanımız Necip ÇARIKCI ikaz etmiş olmalıki, her daim bizim ve futbolcuların peşindeydi.

    Kafeteryada, lobide, havuzda hep gölgemizdi.

    Rıdvan Hoca ve Selahattin Hoca ile beraber İbrahim Bey'e bir şaka yapmaya karar vermiştik.

    Dayı'nın odası üst katlardaydı ve havuza bakıyordu. Bir antrenman sonrası futbolculara "mecburi dinlenme" verildiği zaman da, havuz kenarında olan butikteki cansız mankenlerin erkek olanına Boluspor forması giydirmiştik, bayan olanına da bikini... İbrahim Bey'in görmesini sağlayacak vaziyette de şezlonga kucaklaşmış vaziyette yatırmıştık.

    Biraz sonra İbrahim Bey balkona çıktı ve ardından beklenen telefon çalmıştı.

    -Muharrem Hoca, Futbolcular "mecburi dinlenmede" turistlerle havuz kenarında âlem yapıyorlar, siz neredesiniz? Diye beni azarlamıştı.

    Kendisini aşağıya çağırdığımızda şakamızı anlamış kendine has gülüşü ile bize sitemde bulunmuştu.

    Dayı!

    Cenazende müthiş bir kalabalık ve samimi bir duygu seli vardı.

    Ne çok yeğenin varmış öyle.

    Sağlığında insanlar üzerine o kadar güzel şeyler yazmışsın ki, ardından yazdıklarını okuyan çok oldu.

    Sevgin saygın, dürüstlüğün, doğruluğun konuşuldu hep.

    Yarınlarda da pek çok kişiyi misafir edecek olan o musalla taşı, geçmişte de pek çok kişiyi ağırladı.

    Ancak emin ol ki gerçek manada "iyi bilirdik", şahitliğine mazhar olan birkaç kişiden biri de sen oldun.

    DAYI!

    Bu dünya kendine has bir ADAM gördü, öbür âlemdekiler de görsün!

    Mekanın cennet olsun!

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak