KAŞAR SİYASETİNİN ÇÜRÜK İÇYÜZÜ

Türkiye’nin en büyük uluslararası turizm buluşması olan 19. TTI İzmir Fuarı sadece bir etkinlik değil;

dünya turizm pazarının kalbinin attığı, milyarlarca dolarlık sektörün temsilcilerinin bir araya geldiği, ülkelerin ve şehirlerin kendini dünyaya pazarladığı dev bir arena.

Avrupa’dan Asya’ya, Orta Doğu’dan Balkanlara kadar yüzlerce profesyonel İzmir’deydi.

Turizm yatırımcıları oradaydı.

Dünya markaları oradaydı.

Küresel acenteler, fuara yön veren sektör devleri oradaydı.

Peki Bolu?

Bolu Belediyesi yoktu.

Evet, “yok” kelimesi tam olarak durumu anlatıyor.

Gerede oradaydı, Göynük oradaydı.

Ama Bolu’nun merkez belediyesi, turizm potansiyeli göğsünü gere gere pazarlanabilecek bir şehir…

O dev masada boş bir sandalye bıraktı.

Ama aynı günlerde Tanju Özcan’ın neyle meşgul olduğunu biliyoruz:

Kendisine yakışır(!) bir meclis performansında çıkıp, şu akıllara durgunluk veren sözleri sarf etmekle:

“Ben kaşar bir siyasetçiyim. Hem de çift kaşar…”

Bir belediye başkanı düşünün:

Dünyanın turizm devleri İzmir’de buluşurken,

kendi şehrinin kaderini ilgilendiren bir organizasyonda yer almak yerine,

çıktığı kürsüde ‘kaşarlığıyla’ övünerek prim yapmaya çalışıyor.

Yönetim anlayışının özeti bu işte.

Eleştirdiği Faruk Özlü, Düzce’yi İzmir’de tam kadro temsil ediyor.

BELTUR standı orada.

7 otel orada.

Gölyaka orada.

Adam, şehrinin çıkarı için sahada.

Bizim Bolu’nun başındaki arkadaş ise sahada değil;

siyasetin kalitesini yerle bir eden, seviye düşüren, şehri adına utandıran bir tavırla telefon ekranında beğeni kasmanın peşinde.

Siyaseti TikTok videosuna çevirmiş bir zihniyet…

Şehrinin geleceğini sosyal medya fenomenliğiyle karıştıran bir siyasi tarz…

Bolu’nun dünya sahnesinde temsil edilememesinin sebebi,

Bolu’nun yetersiz olması değil;

başındaki kişinin yetersiz olmasıdır.

Bugün Bolu’nun turizm masasında boş kalan sandalye,

sadece bir sandalye değildir:

İş bilmezliğin sandalyesidir.

Ciddiyetsizliğin sandalyesidir.

Şehri yönetme kapasitesi olmayan bir zihniyetin sandalyesidir.

Tanju Özcan çıkıp “çift kaşarım” diye tepinirken,

Düzce’nin başkanı dünya turizm yatırımcılarıyla şehir adına temas kuruyor.

Biri çalışıyor, öteki şov yapıyor.

Biri taş üstüne taş koyuyor, öteki sosyal medyada sanal tuğlalarla ev yapıyor.

Ve bu tabloyu Bolu hak etmiyor.

Bugün İzmir’deki o boş koltuk aslında Bolu’nun geleceğinden çalınmış bir fırsattır.

Ama daha acısı şu:

Bolu’nun koltuğu boş, Tanju Özcan’ın egosu doludur.

Şehir sahipsiz bırakılırken,

belediye başkanı sadece kendine çalışıyor.

Siyaseti kaşarlığıyla tanımlayan birinden başka ne beklenirdi ki?

Bolu’nun kaybı

bir fuar değil,

bir vizyon değil,

bir organizasyon değil.

Bolu’nun kaybı, kendi belediye başkanıdır.

İlkay BAYRAK