Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste...

Beyin Bedava

Beyin Bedava
    2 Aralık 2025

    Beyin Bedava "Unuttuk mu?" Derken, Gerçekten Neleri Hatırlıyoruz? Tarihin ...

    Beyin Bedava

          Beyin Bedava

    "Unuttuk mu?" Derken, Gerçekten Neleri Hatırlıyoruz? Tarihin Tozlu Rafları ve Siyasetin Aynası
    Son günlerde sosyal medyada veya bazı köşe başlarında sıkça karşılaştığımız bir anlatı var: Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren süregelen "hain" bir siyasi kadronun, memleketin başına türlü belaları musallat ettiği ve tüm bu sorunların, ancak son dönemde "kahraman" bir kadro tarafından çözülmeye çalışıldığı...

    Bu anlatı, özellikle Musul-Kerkük, Ege Adaları, yerli sanayi ve Güneydoğu'daki güvenlik sorunları gibi kritik tarihsel düğüm noktalarını hedef alıyor. Ancak meselenin özü, bu iddiaların ne kadarının tarihsel gerçeklerle, ne kadarının ise siyasi mitolojiyle örtüştüğüdür.

    Basit bir yapay zekâ sorgulaması ya da tarihi kaynak taraması ile ulaşılabilecek veriler, öne sürülen bu "büyük resmin" çoğu zaman manipülatif ve eksik olduğunu ortaya koyar.

    Tarihsel Gerçekler: Satılan Topraklar mı, Kaybedilen Savaşların Mirası mı?
    Musul-Kerkük ve Ege Adaları
    İddia edildiği gibi, CHP kadrolarının "Musul-Kerkük'ü İngilizlere sattığı" veya "Ege adalarını Yunan'a peşkeş çektiği" gibi bir durum söz konusu değildir. Bu toprak kayıplarının temeli, Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkışına ve Lozan Antlaşması'ndaki ağır diplomatik mücadelelere dayanır.

    Musul Meselesi: Lozan'da çözülemeyip Milletler Cemiyeti'ne bırakılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, 1926'daki Ankara Antlaşması ile Musul'u İngiliz mandasındaki Irak'a bırakmak zorunda kalmıştır. Bu karar, tamamen o dönemin uluslararası güç dengeleri ve savaş yorgunluğu altında alınmış, ülkenin daha fazla çatışmaya girmemek için attığı diplomatik bir adımdır. Bir "satış" değil, kaybedilmiş bir savaşın maliyeti ve zorunlu bir tavizdir.

    Ege Adaları: Büyük çoğunluğu, Balkan Savaşları (1912-1913) sonrasında zaten kaybedilmişti. Lozan'da, bu adaların Türkiye'ye iadesi mümkün olmamıştır.

    Yerli Sanayinin "Ortadan Kaldırılması" Miti
    "1930'larda, 40'larda kurulan uçak ve otomobil sanayisinin CHP kadroları tarafından ortadan kaldırıldığı" iddiası da ciddi bir çarpıtmadır. Evet, Nuri Demirağ ve Vecihi Hürkuş gibi öncülerin girişimleri mevcuttur. Ancak bu girişimlerin akamete uğramasının tek nedeni siyasi sabotaj değil, aynı zamanda o dönemin sınırlı ekonomik imkânları, teknolojik altyapı yetersizliği ve İkinci Dünya Savaşı sonrası değişen küresel politikalardır. Örneğin, ABD'nin Marshall Yardımları ile savunma sanayi alanında Türkiye'ye hibe ettiği ekipmanlar, yerli üretimi ikinci plana atmıştır.

    Güneydoğu'daki Güvenlik Sorunu: 100 Yıllık Bir Sorun mu?
    Güneydoğu'daki güvenlik sorununun kökeni elbette eskiye dayanır, ancak terör örgütü PKK'nın yol kesip kimlik kontrolü yaptığı yıllar, bahsedilen 1930-1950'ler değil, 1980'lerin sonu ve 1990'lardır.

    Bahsedilen "korkudan istifa eden memur" manzaraları, bu dönemin devlet otoritesinin zayıfladığı ve terörün tırmandığı acı bir gerçeğidir. Bu durumu sadece siyasi kadrolara yüklemek yerine, tüm ülkenin yaşadığı derin travma ve güvenlik zaafiyeti olarak görmek gerekir.

    Unutmayalım ki, bu sorunların çözüm çabası sadece 2002 sonrası döneme ait değildir. Daha önceki hükümetler de bu sorunlarla mücadele etmiş, ancak küresel ve bölgesel dinamiklerin karmaşıklığı nedeniyle kalıcı bir çözüm üretmekte zorlanılmıştır.

    ? Sonuç: Körlük mü, Bilinçli Bir Tercih mi?
    "Ne çabuk unuttuk," diyerek yapılan bu çıkış, aslında tarihsel gerçekleri unutturma çabasının ta kendisi olabilir. Bir konuyu anlamak için gerekli olan, bir köşe yazarının duygusal ve tek taraflı ithamlarına inanmak değil, soğukkanlı bir tarih okuması yapmaktır.

    Eğer bir kişi, basit bir arama motoru veya güvenilir bir tarih kaynağı kullanarak bu verileri kontrol etme zahmetine katlanmıyorsa, bu durum ne "körlük," ne de "aptallık"tır. Bu, olsa olsa bilinçli bir tercihtir, nankörlüktür: gerçeği arama zahmetinden kaçınarak, kolayına kaçan siyasi bir anlatıya sarılma tercihi.

    Tarih, siyasi argümanlara malzeme sağlayan bir depo değil, geçmişten ders almamızı sağlayan karmaşık bir laboratuvardır. Tek bir partiyi yüz yıl boyunca süren tüm olumsuzlukların faili ilan etmek, siyaseten kolaycı bir retorik olabilir; ancak tarihsel dürüstlükten uzaktır.

    Okur olarak görevimiz, fesli bir tipin uydurduğu tarih kadari, tek taraflı medya haberleri kadar, yerel ve siyasi güdümlü anlatılara da eleştirel bir gözle bakmak, gerçeğe ulaşmak için teknolojik imkânlarımızı kullanmak ve en önemlisi sorgulamaktır. beyin bedava, inanın kullanmakta zor değil. 

    • ÖZ BOLU'LU4 Aralık 2025 . 10:59

      ADAMLARIN İŞİ ADINI ANMADAN ATATÜRK'E VURMAKTIR.ATATÜRK TEK PARTİLİ DEMOKRASİ OLMAZ DEYİP DEMOKRAT PARTİYİ KURDURMUŞTUR.ATATÜRKÜN YAPTIKLARININ BİR TANESİNİ YAPSALAR KENDİLERİNİ DÜNYANIN HAKİMİ SANACAKLAR.
    • Roketatar Ramazan 4 Aralık 2025 . 09:29

      Bugünlere hep sağ iktidarlariyla, sağ kafasıyla geldik hep, Sonuç; Almanya bizi Kıskanıyor..!!!
    • Bolulu 4 Aralık 2025 . 04:10

      Sol kafası değişmez
    • Refik Altun3 Aralık 2025 . 20:05

      Uluslararası ilişkilerde gücünüz kadar varsınızdır. Bizim gb bazen tökezleyip bazen zaafiyet gösterirseniz elbette tepenize çıkan çok olacaktır.. Özellikle bu bölgede daima dik ve kuvvetli olmanız gerekir..
    • Davulcu Danyal3 Aralık 2025 . 19:17

      Yunanistan'la anlaşmalar gereği Silahlandirilmasi yasak olan 12 adaların Silahlandirilmasina neden göz yumuluyor, Biri bize bunu açıklasın..
    • UZMAN3 Aralık 2025 . 13:02

      Laf anlamaz Cemil. CHP nin bidi bidi diye bahsettiğin konuları henüz bir iddia. Kesinleşmiş değil. Hatta bunların hukuki değil siyasi olduğu konuşuluyor. Başlangıçtaki pekcok suçlama ve abartinin iddianamede yer almadığını da gördük. Hukukta masumiyet karinesi diye bir kavram vardır, bilmiyorsan ne olduğunu bı öğren. Belki bir gün sana da lazım olur.!!!
    • cemil3 Aralık 2025 . 11:07

      CHP'nin, bugün göz önündeki muhterisliklerini, usulsüzlüklerini görmezden gelen,1923-1950 arası seçimsiz dikta rejimini demokrasi diye savunan kesime neyi inandırmaya çalışacağız ki..!?..Rabbim şuur nasip etsin..inanmasanız da bilin isterim.taaa 1925 den bu ya Türkiyedeki basın,yayın,neşriyat,sinema,müzik,medya,spor,siyaset,tarikat,cemaat,sosyal medya argümanlarının hepsi yahudi,ingiliz ortak kuruluşları tarafından organize edilmiştir, edilmektedir. Chp,li kardeşlerime haber kanallarını gözden geçirmelerini tavsiye ederim.onları değil,ülkemi düşündüğüm için..
    • UZMAN 2 Aralık 2025 . 22:40

      Çok bilmiş Cemil, sen istersen 1919 tarihli işgal altındaki Osmanlı haritasıyla bı yüzleş once
    • Aladağ2 Aralık 2025 . 21:32

      Cemil ve Necmi Demire Son zamanlarda Kurtuluş savaşına karşı bir kesimde küçümseyeci bir bakış açısı var. Size laf anlatılmaz ama kısaca şunu diyeyim. Kurtuluş savaşını veren kadrolar bunu İstanbul olmadan yaptılar. Sizin anlamadığınız nokta da bu. İstanbul demek, devletin üretim, para, lojistik, ulaşım, silah, imalat ve ordu ile devletin beyin takımının bulunduğu yer. Bu açıdan bakınca Kurtuluş savaşının ne kadar zor geçtiğini anlayabilirsiniz. Tabiki, Sovyet yardımı da önemliydi. İkinci olarak Adalar ve Musul sorununa geleyim. Adalar, daha doğrusu elimizde kalan Adalar İtalya tarafından işgal edilmişti. İtalya işgal etmeseydi 1912den sonraki süreçte Yunanistan tarafından işgal edileceklerdi. İtalya bu adaları 2. Dünya savaşının ortasına kadar elinde tuttu. Sonra kısa süreli bir Alman işgali oldu. Bizim tarih bilmeyen imbesil tayfaya kalsa bu Adalar bize verilmeliydi. Yunanistanın Dünya savaşında çektikleri karşısında Adalar Yunanistana verildi. Gelelim Musuk mevzusuna. İngilizler Dünya savaşından önce Musulda petrol çıktığını biliyorlardı, ve dunya savaşındaki eh önemli hedeflerinden biri de Irak ve Musuldu. Savaş bittiğinde İngilizler burada manda yönetimi kurdu. Kurtuluş Savaşı ardından yeni cumhuriyetin buraya yönelik bir hamlesinin olmaması son derece doğaldı
    • Roketatar Ramazan 2 Aralık 2025 . 20:28

      Laa Necmi, Lozanin 100 yilinda gizli maddeler de ortaya çıkacak dimi..??
    • Necmi'ye2 Aralık 2025 . 19:37

      Musul'un, kerkük'ün kaybıyla ilgili bakınız seyd isyanı gibi, sözde din elden gidiyor diye ingilizlerin kullandıgı isyancılar. Okuyun biraz rize isyanını okuyun. Bolu isyanını okuyun. Ama şeyhinizden duydugünuźu yazanı değil, hepsini okuyun.
    • İşte Gerçek 22 Aralık 2025 . 19:33

      Sonuç: Tarih karmaşıktır, tek parti dönemi de 1950-2002 arası da hata doludur. Ama “her şeyi CHP yaptı, AK Parti her şeyi düzeltti” demek ne kadar yanlışsa, “her şeyi dış güçler ve savaş yorgunluğu yaptı, kimse suçlu değil” demek de o kadar yanlıştır. Gerçek ortada: Her dönem kendi tavizini verdi, kendi başarısını yarattı, kendi günahını işledi. Kısaca: Ne “ne çabuk unuttuk” diye ağla, ne de “her şey mazlum Lozan mağduriyeti” diye yırtın. Tarih ders almak içindir, sopa yapmak için değil.
    • Rakı2 Aralık 2025 . 19:32

      Ne guzel yazmış yazar "tüm bu sorunların, ancak son dönemde "kahraman" bir kadro tarafından çözülmesi". Kahraman maraşalimiz ve saz arkadaşları çözdü tüm 100 yıllık sorunlarımızı, çok sükür. Ama sen gene de rakı koy bardağa Cemil, ayran içenler soydu bu memleketi belki fark edersin.
    • İşte Gerçek2 Aralık 2025 . 19:30

      Musul-Kerkük Lozan’da “çözümsüz bırakılmadı”, İsmet İnönü masada Musul’u resmen bıraktı. 1926 Ankara Antlaşması’yla da petrol gelirinden %10 pay alıp 25 yıl vazgeçtik (sonra o parayı bile alamadık). “İngiliz uçağı korkusuyla” terk edildiği doğru; ama bu “savaş yorgunluğu” değil, diplomaside acemilik ve teslimiyetti. Atatürk hayatta olsa bu tavizi verir miydi? Tartışılır. Ege Adaları Balkan Savaşları’nda kaybedilen 12 Ada İtalya’ya gitti, doğru. Ama 1932’de Türkiye-Yunanistan arasında imzalanan protokolle Anadolu’dan 3 milden yakın adalar silahsızlandırıldı, 1947 Paris Antlaşması’yla da Yunanistan’a verildi. İşgal yoktu, masa başında verildi. “Lozan’da zaten kaybetmiştik” demek, 2. Dünya Savaşı sonrası yapılan yeni tavizleri gizler. Uçak fabrikaları Nuri Demirağ’ın fabrikası 1939’da THK’dan sipariş aldı, uçaklar uçtu. 1941’de CHP hükümeti “uçaklar çarpaz rüzgârda kalkamıyor” diye siparişi iptal etti, fabrikayı kapattı, arazisini Amerikan üssü yaptı. Vecihi’nin uçaklarına “izinsiz uçtu” diye ceza kesildi. Marshall Yardımı 1948’de geldi; fabrikalar 1939-41’de kapatıldı. Sebep sıralaması ters. PKK ve 1990’lar Evet terör 1984’te başladı ama devlet 1990’larda yol kesilirken “çözüm süreci” falan yoktu, aksine en sert mücadele o dönem yapıldı: 5500 köy boşaltıldı, 40 bin ölü. 2015’ten sonra şehirlerde çukur kazan, 100-150 kişiyi canlı kalkan yapan PKK değildi sanki? “Sorun 100 yıllık” deyip 2002 öncesi her şeyi karalamak kolay, 2013-2015 arası hendekleri kim açtırdı?
    • Mühendis2 Aralık 2025 . 19:14

      Cemil, nereden okuyacağız gerçek tarihi? Anlat aydınlat bizi.
    • cemil2 Aralık 2025 . 18:25

      100 yıldır öğretilen yalan tarihi tekrarlama zahmetinde bulunmuş.en garip çelişkisi de musul vs. savaş yorgunu olduğumuz için verilmişmiş.hani kurtuluş savaşı zaferdi,Lozanda masaya yumruk vurmuştuk,hani Yunan'ı denize dökmüş işgalden ötürü yunanistan Türkiyeye yüklü bir tazminat ödemekle yükümlü bırakılmıştı...İngiliz ve yahudilerin ortak yazdıkları tarihimizi hala bize tekrar ediyorsunuz..biz uyandık,siz uyumaya devam edin..o tarihi bilgiler bu ülkeye ne kazandırmışsa..!!!!?????
    • Asım ŞAİR2 Aralık 2025 . 15:15

      Detaylara girilmeden gerçeklerin anlatımı harika. Beyinlerini kiraya verenlerin de okumalarını isterim...
    • Gülen Adam 2 Aralık 2025 . 15:08

      Hayır, bedava değil.. Ben BeİN Sport a aylık 400 TL veriyorum
    • necmi demir2 Aralık 2025 . 14:35

      yazarın ismini göremedim; bu yazı tamamen chp ideolojisini savunmak amacıyla yazılmış belgelerle her an çürütülülebilecek bir yazıdır. 1. lozana yenilgi ile değil zafer ile gidildiyse neden musul kazanılamamıştır. 2. zamanın bayraktarları olan nuri demirağ, şakir zümre , nuri killigilin önü bizzat chp tarafından kesilmiştir. delilleriyle ispatlıdır. 3. tek parti zamanında demokrasi gelmemiştir. hiç bir seçim yapılmamıştır. 1946 seçimleri hilelidir. vatandaşın ilk özgür iradesi olan 1950 seçimleri ile seçilen başbakan 1960 da aynı ideoloji tarafından idam edilmiştir.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

    Erpiliç

    GÜNÜN SÖZÜ

    Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak