Grand Kartal faciası davasında yönetim kurulu savunma yaptı   

      78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasının üçüncü gününde sanıkların beyanları sona erdi. Duruşma 31 Ekim saat 09.00’a ertelendi.

      78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel faciasının 3'üncü duruşmasının 3’üncü gününde esasa ilişkin 14 sanığın beyanlarının alınmasıyla tamamlandı.

      Olası kast ile yargılanan Gazelle Otel Genel Müdürü Ahmet Demir beyanında şunları söyledi: “Olay tarihinde olay yerinde dahi bulunmayan biri olarak, nasıl en ağır kusurlarla suçlandığımı anlamakta güçlük çekiyorum. Açıkça ifade ediyorum; bu yangından hiç kimsenin sorumluluğu yoktur demiyorum. Ancak, sorumluluk zincirinde benim nerede ve nasıl yer aldığımı bilmiyorum. Görünüşe göre iddia makamı, kafasında cezalandırılması gereken bazı isimleri belirlemiş ve oldukça aceleci hazırlanmış bir mütalaa ile beni de adeta bu ‘idamlıklar listesine’ eklemiştir. Tüm yönleriyle araştırılmadan, içinde pek çok eksiklik barındıran ve henüz tamamlanmamış mevcut dosya ile yeni belgelerin eklendiği süreçte, savunmalarımız dikkate alınmadan hazırlanmış bu mütalaanın hukuki dayanaklarının yeterli olması mümkün değildir. Adalet adına hem mağdur ve katılan taraflara hem de kamuoyuna hatırlatmak isterim ki, burada iddialar ve mütalaalar doğrultusunda en ağır cezaların verilmesiyle gerçek adalet sağlanmış olmayacaktır. Gerçek adalet, somut ve inandırıcı delillerle ortaya çıkabilir. Ancak ben, bu dosyada somut delillerle değil, yalnızca kanaatlerle sanık durumuna getirildim ve yine aynı şekilde ağır bir biçimde mahkûm edilmek isteniyorum. Neden? Birileri rahatlasın, birileri kurtarılsın ve bazı kişilere dokunulmasın diye mi? Oysa sizler de çok iyi biliyorsunuz ki, bu şekilde adalet yerini bulmuş olmayacaktır. Ben adil bir yargılanma istiyorum. Tarafsız, objektif, her türlü kuşkudan uzak, inandırıcı delillerle hakkımda hüküm verilmesini talep ediyorum. Yangının meydana geldiği Grand Kartal Otel’de değil, aynı aile ve şirkete ait olan ve Grand Kartal Otel’e yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Gazelle Otel’de misafir ilişkilerinden sorumlu müdür olarak görev yapmaktayım. Grand Kartal Otel ile ilgili herhangi bir resmi sorumluluğum bulunmamaktadır ve hiçbir zaman Grand Kartal adına resmi bir işlem için imza atmadım.”

       Grand Kartal Otel Müdürü Zeki Yılmaz ise savunmasını yazılı olarak yapacağını söyleyerek, müştekilerini incitmemek adını mahkeme heyetine savunmasını yazılı olarak verdiğini kaydetti.

       Emir Aras sorumluluğu Halit Ergül’ün üstüne attı

        Olası kast ile yargılanan Grand Kartal  Otel Müdürü Emir Aras, savunmasında şunları söyledi; “Ben hayatımda ilk defa yangın uygunluk belgesi kavramını 16 Aralık günü duydum. Bu belgenin alınması konusunda herhangi bir talimat vermedim. Hayatımda hiçbir zaman iş yeri açılışı yapmadım; bu konuda bilgim yoktur. Aynı gün, bizi denetleyen ve esasen denetlemekle sorumlu olan Turizm Bakanlığı tarafından bir denetim altındaydık. Yangın denetlemesiyle ilgili olarak Cemal Özer ve İdris Erol yanıma geldiler ve bir liste getirdiler. Belediyenin sunduğu listeyle bana verilen liste aynı değildi. Ben de bu durumu Cemal Özere ilettim ve listeyi Kadir Özdemir’e vermesini söyledim. Bir süre sonra Kadir Özdemir beni arayarak bu durumun yanlış olduğunu, bizim zaten yangın uygunluk belgemizin bulunduğunu ve dilekçenin geri çekilebileceğini söyledi. Ben de “Kayınpederimi arayıp konuşayım” dedim. Kayınpederimi aradım ve Kadir Özdemir’in dilekçenin yanlış olduğunu, geri çekilebileceğini söylediğini ilettim. Kayınpederim de “Tamam, geri çekilsin.” dedi. Bunun üzerine Kadir Özdemir’i arayarak kayınpederimin onay verdiğini söyledim. Ayrıca bana verilen eksik listesinde LPG ile ilgili herhangi bir madde bulunmuyordu. Otelin her katında yangın söndürme hortumları ve yangın tüpleri mevcuttur. Mutfak çalışanlarının ifadelerine göre orada dört adet yangın tüpü ve bir yangın hortumu bulunmaktadır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, LPG faktörü olmasaydı bu yangın kendi kendine sönebilir veya çok basit bir müdahale ile kontrol altına alınabilirdi. Yangını haber alır almaz eşimle birlikte montumuzu ve ayakkabılarımızı bile almadan dışarı çıktık. Bu durum kamera kayıtlarında da görülmektedir. Koridorda dumanın geldiği yöne doğru ilerledik. Çıktığımızda zaten merdivenlerden duman geliyordu; yani gittiğimiz yön, dumanın geldiği yöndü. Yaklaşık bir dakika sonra koridoru tamamen duman bastı; bu da kamera kayıtlarında açıkça görülmektedir. O duman bir dakika önce gelmiş olsaydı, biz de odadan çıkamayacaktık. Odadayken Zeki Yılmaz’ı arayıp “Alarmları çalıştırın” dediğimi tam olarak hatırlamıyorum. Yangın sırasında birkaç kez tekrar içeri girmek istedim ancak yoğun dumandan dolayı bunu yapamadım. Bu kadar kurum ve kuruluşun bir gerçeği görememesi, benim uzmanı olmadığım bir konuda yanlış anlaşılmama neden olmuştur. Ben böyle bir tehlikenin farkında olarak bunu kabullenmiş değilim. Yangın anında herkesin aynı şekilde davranamayacağını düşünüyorum. Ailemin, akrabalarımın ve çocukların konakladığı bir yerde, bu kadar büyük bir felaketin yaşanmasına neden olabilecek bir ihmali bilerek ve isteyerek yapmam mümkün değildir. O gece yaşananlardan dolayı çok üzgünüm.”

       “Otele sadece tatile gidiyorum”

         Bilinçli taksir ile yargılanan Grand Kartal Otel Yönetim Kurulu Üyesi Elif Aras, yaptığı savunmada, “Daha önceki savunmalarıma katılıyorum. Şirkette görevim ve yetkim yok. Yönetime karışmam, imza yetkim yok.  O dönemdeki anonim şirketi olarak üye sayısını  tutturmak için %5'ten daha az olan bir hisse verilmiş. Otele yalnızca tatillerde gidiyorum. Beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

        “Göz rahatsızlığım var ve işle ilgili hiçbir şeyle uğraşamadım”

         Grand Kartal Otel Yönetim Kurulu üyesi tutuklu sanık Emine Murtezaoğlu Ergül, beyanında çok üzgün olduğunu belirterek, şunları söyledi; “O gece hasbelkader çıktım otelden. Benim kızlarım ve benim yönetim kurulu üyesi olmam dışında bir görevim yoktur. Benim eksikleri bilecek durumum yoktur. Ben çocuklarımı büyüttüm eğitimleri ile ilgilendim. Anne ve babamın bakımları ile uğraştım. Göz rahatsızlığım var ve işle ilgili hiçbir şeyle uğraşamadım.”

        “Suçsuz olduğumu düşünüyorum beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum”

         Bilinçli taksir ile yargılanan yönetim kurulu üyesi Ceyda Hacıbekiroğlu, savunmasında şunları söyledi; “Daha önceden de belirttiğim gibi o gece ben de oradaydım. Tanımadığım bir otel müşterisinin yardımıyla camı kırarak nasıl çıkabildiğimizi anlatmıştım. Sonrasında herkes gibi ben de seferber oldum ve elimden geleni yaptım. Otelin idari işleyişi ile ilgili herhangi bir görevim ve sorumluluğum yok. Benim herhangi bir görevim olmadığını ya da otele tatil amaçlı geldiğimi tanıklardan da duydunuz. Benim yaptığım ya da yapmadığım herhangi bir şeyden dolayı bu olay yaşanmadı. Suçsuz olduğumu düşünüyorum beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum.”

       Grand Kartal A.Ş. yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Elif Aras, "Şirkette görev ve yetkim yok. İmza yetkim yok. Otele yalnızca tatillerde gidiyorum. Beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum" diye konuştu.

       Olası kast ile yargılanan Otel sahibi Halit Ergül, savunma yapmayarak, “Yüce mahkemenizin takdiri neyse ona karar verin” dedi.

        “Ben sıradan bir itfaiye eriyim, bana verilen görevi yerine getiririm”

         Olası kast ile yargılanan itfaiye eri İrfan Acar, savunmasında şöyle konuştu; “2016 yılından beri İtfaiye Müdürlüğü’nde çalışmaktayım. İtfaiye eri olarak görev yapıyorum. 2020 yılından itibaren Ruhsat Birimi’nde görevime devam etmekteyim. 16 Aralık 2024 tarihinde, müdürümün talimatı üzerine bir oteli denetlemeye gittim. Otelin 12. katından en alt katına kadar detaylı bir şekilde denetim gerçekleştirdim. Denetim sonunda 15 günlük yasal süre verdim. Denetim formunun bir örneğini iş yerine teslim ederek otelden ayrıldım. Daha sonra iptal dilekçesi elimize ulaştı. Müdürüm Kenan Coşkun’un talimatı ile dilekçe işleme alındı. Sonrasında bir kafe için denetlemeye gittim. Kimden gelirse gelsin, dilekçenin geri çekilmesi talebi işleme alınacaktı. Otelin talebi doğrultusunda eksikler tespit edilip işletmeye bildirilmiştir. İptal edilen, yapılan denetim değil; hazırlanan rapordur. Talep üzerine yapılan denetim işlemi iptal edilmiştir. Mütalaada “ortak görüşle iptal edildiği” yazsa da böyle bir durum söz konusu değildir. Bana bu şekilde bir suç isnat edilemez. Ben sıradan bir itfaiye eriyim. Bana verilen görevi yerine getiririm. Bu olayda da bana denetim görevi verilmiş, ben de denetimimi yaparak sonucunu müdürüme bildirmiş bulunmaktayım. Söz konusu kafe, belediye sınırları dışında bulunduğundan “bağımlı–bağımsız” değerlendirmesi İl Özel İdaresi’nin yetkisindeydi. Kafe mücavir alan dışında olduğu için rapor düzenleme yetkisi de Özel İdareye aittir. Benim kafe denetimim hatalı olsaydı, rapor Özel İdare tarafından kabul edilmezdi. Adliye binası içinde açılan kafe işletmesi gibi birçok örnek bulunmaktadır. Bu işletmelerin tamamı denetimden geçmiştir. Eğer ben hatalı bir işlem yapmış olsaydım, müdürüm bunu onaylamazdı. Ayrıca yangın, kafeden değil; otelin mutfak bölümünden çıkmıştır. Sonuç olarak, 1998 yılından beri faaliyette olan bu işletme her yıl Turizm Bakanlığı tarafından denetlenmiş, yıllardır herhangi bir eksiklik tespit edilmemiştir. Ancak ben, denetimimde eksikleri belirleyip işletme yetkililerine teslim ettim. Buradaki suçum nedir? Ben sadece görevimi yerine getirdim. Otelin eksiklerini tespit ettiğim için mi yargılanıyorum? Ben, beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum.”

         “Denetim Halit Ergül’ün emri ile iptal edilmiştir”

         Grand Kartal Otel yangını davasında 'olası kast' ile yargılanan itfaiyeden sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Sedat Gülener, sanık kürsüsünde yaptığı savunmada, "Öncelikle mütalaada üzerime atılan suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. İlk olarak iptal konusuna değineceğim. Malumunuz, itfaiye uygunluk raporu talep edildikten sonra denetim yapılır ve bu denetim sonucunda eksikler tespit edilir. Bu eksikler işyerine tebliğ edilir ve ardından yanlış başvuru yapıldığı gerekçesiyle iptal talep edilir. Kafe için yeni bir başvuru yapılır. Bu işlemlerin hiçbirinde benim bir dahlim bulunmamakla birlikte, sadece telefon görüşmem nedeniyle denetimin iptal edilmesi ve bildirilmemekle suçlanıyorum. 16 Aralık 2024 tarihinde yapılan ve iptal edilen denetim, sanıklar Halit Ergül’ün emri, Emir Aras’ın talimatı ve Kadir Özdemir’in başvurusuyla iptal edilmiştir. Burada başvuruyu kimin iptal etmek istediği ve işlerin kimin tarafından yürütüldüğü çok açıktır. Ancak bir kelime var ki, buna katılmam mümkün değildir. Denetim iptal edilmemiştir; itfaiye uygunluk raporundan vazgeçilmiştir. Ahmet Demir ile yaptığım telefon görüşmesinde, iptal ile ilgili bir konuşmamız olmamıştır. Ayrıca, otel belediye mücavir alanı dışında olduğundan belediyenin denetim yetkisi yoktur ve bu raporu zorla almanız gibi bir gücümüz de bulunmamaktadır." şeklinde konuştu.

        “Bizim ‘olası kastla’ yargılanmamız hukuken mümkün değildir”

         Olası kast ile yargılanan İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun, savunmasında şunları kaydetti; “Yangın olayının gerçekleştiği gece ve sonrasında, ayağımdaki botları bile çıkarmadan, hakkımda hiçbir somut delil veya kanıt bulunmamasına rağmen soruşturma için Bolu Valiliği’ne davet edilmemle süreç başlamıştır. Ancak, aradan geçen 9 ay boyunca hakkımdaki suçlamaları destekleyecek herhangi bir neden veya delil bulunamamıştır. Görev ve yetkimiz dışında bulunan bir işletmeyle ilgili olarak da herhangi bir suçlama tarafıma yöneltilmemiştir. Devlet memuru olmam sebebiyle, savcılık ifademin ardından nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanmam kararı verilmiş ve cezaevi sürecim başlamıştır. Tutukluluğumun 6. gününde ise soruşturma izni tarafıma tebliğ edilmiştir. Kabul edilmeyen bilirkişi raporunda, belediye ve itfaiyeden hiç bahsedilmemesi dikkat çekicidir. Bilirkişi raporunda yasal mevzuat açısından elle tutulur bir gerekçe bulunmamakla birlikte, dikkat çekici bir husus vardır: raporda herhangi bir eksik tespit edilmemesine rağmen, iddia makamı adeta “niyet okuyarak” varsayımlara dayalı ifadelerle suç isnadında bulunmuştur. İptal hadisesiyle ilgili ne bir görüşme ne de bir kanıt mevcuttur. İlk celsede, “İptale ilişkin arayan oldu mu?” diye sorduğunuzda, İrfan Acar “Hayır, görüşmedim.” şeklinde cevap vermiştir. Geçen 9 aylık süreçte tek bir çelişkili ifadem bulunmamaktadır. Dilekçenin iptali hukuka uygun bir işlemdir. İptal sürecinde ismim geçmemesine rağmen nasıl suçlanabildiğim anlaşılamamaktadır. Ben hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Gelinen noktada, kazanın tüm sorumluluğu hiçbir sorumluluğu bulunmayan kişilere yüklenmeye çalışılmaktadır. Çalışma ruhsatı yetkilileri ‘basit taksirle’ yargılanırken, bizim ‘olası kastla’ yargılanmamız hukuken mümkün değildir. Varsayımlar ve niyet okumalarla suçlandığımızı görmekteyiz. Mütalaada tarafıma atfedilen hiçbir suçu kabul etmiyor, beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum.”