GARİPSENMESİ GEREKENLER NORMALLEŞMELER…

    Önce genel anlamda yanlış olan ve yanlış algılanan bir durumun tespitini yapmamız lazım.

    Anket yapıyoruz diye vatandaşa soruluyor; “Terörsüz Türkiye ister misiniz”?!

    Sorunun esas anlamda içeriğinden yoksun olarak;önünü,arkasını,sağını, solunu irdelemeden kim İSTEMİYORUM(!) diyebilir?

     Mümkün mü Terörsüz bir Türkiye istememek.

     Elbette ki ay yıldızlı bayrak altında vatanımız olarak tescillediğimiz bu topraklarda kim ister terörü,gözyaşını ,acıyı ve yıllardır suni olarak insanların karşı karşıya getirilmesini elbette kimse istemez.

     Ancak anketörlerin masum şekilde sorduğu sorunun arka palanında 50 bin vatandaşımızın, şehidlerimizin katillerinin talepleri söz konusu .

     Komisyon içinde yer alan siyasi partilerin T.B.M.M.Başkanlığına sunduğu son raporlarından da anlıyoruz ki gerçek anketlerde söz konusu soru;

     1) “PKK’nın ve terörist başı APO’nun taleplerinin yerine getirilmesini ister misiniz”?

     2) “PKK’lı teröristlerin affedilip halkın arasında elini kolunu sallayarak gezmesini arzular mısınız”?

      3) “PKK’nın terörist başı için umut hakkı diye yatması gereken cezadan indirim yapılmasını, ona makam mevki ve siyasi temsiliyet hakkı verilmesinden yana mısınız?”

      4) “Mevcut Anayasanın Cumhuriyetin kurucu maddeleri olan ilk 4 maddesi değiştirilsin mi”? diye sorulduğunda görüldü ki durum vaziyet hiçte anketörlerin o abartılı halde sundukları rakamlar milletimizin gerçek düşüncesi yansıtmıyor milletimizin genel anlamda ortak düşüncesinden çok ama çok uzak.

      Ülkemizin, devletimizin, milletimizin başına önce FETÖ ile denene   sonra PKK ile devam eden; ana damarı CIA/MOSSAD menşeli (aklama/karartma/perdeleme)’li meşhur algı yöntemi ve yönetimi tam da bu işte…

      Bu arada haklarını teslim etmek gerekir ki siyasi partilerin geneline yakınının süreç öncesinde söylevlerinde bazı milli anlamda esnek ve anlaşılmaz olan ve tepkiyle karşılanan açıklamaları iş ciddiye binince ve milletten ve dahası devletin hassas birimlerinden gelen tepkiler sonrasında siyasi partilerin yazılı raporlarında şifai söylevlerinin   tam aksi yönünde rapor hazırladıklarını görmekte elbette ki bu konuda partiler üstü düşünebilen partilerimizden önce birinci önceliğimiz; vatan millet, devlet, bayrak diyebilen hepimizi sevindirdi.

          GELELİM GARİPSENMESİ GEREKENLERİN NORMALLEŞMESİNE

      Seyrettiğin Tv Kanalındaki haberlere güvenmiyorsun…

      Haberi hazırlayana, sunan haberciye, ya da spikere güvenmiyorsun…

      Gazetelerin manşetlerine, sayfa içerisinde konjonktüre göre kalem oynatan yazarlarına inanmıyorsun…

      Seyrettiğin maçın hakemine, futbolcusuna, kalecisine güvenmiyorsun…

      Ülkesinin sınırından makam aracı ile insan kaçakçılığı yapan komutana güvenmiyorsun…

      Aynı suçtan yargılandıkları halde sanıklardan birinin berat almasına, diğerinin ceza almasına ve bu adalet terazisini bozan yargı sitemine güvenmiyorsun…

      İşçiler işçi sendikalarına,memurla memur sendikalarına güvenmiyor, sendikalarda üyelerinin taahhütlerine güvenmiyor…

     Memur amirine, amir memuruna güvenmiyor, vatandaş hiç birine güvenmiyor…

      Millet seçtiği vekile, vekil seçildiği asile güvenmiyor…

     İstisnalar hariç siyasi partiler yöneticilerine, seçmenine, yöneticiler ve seçmenler partilerinin politikalarına güvenmiyor…

     En önemlisi de, bu garipsenmesi gereken güvensizlik ortamı kabul edilebilir ve sıradan olaylar olarak algılanmaya başlandı.

     Zamanında yapılması gereken ve yapılamayan; itirazların, tepkisizliğin, yanlışları koruyup kollamanın birikimi sonuç olarak kısa sürede altından kolayca çıkılamayacak umursamazlığa dönüşüyor.

      Ancak unutulmamalı ki umursamazlığın diğer kanadının adı umuttur…

     Bize düşen kırılmış olan umursamazlık kanadını sarıp sarmalayıp iyileştirmek.

     Aslında bu hiçte zor değil.

     Çünkü ekeceğimiz umudu tomurcuk haline getirecek olan; milletimizin öz suyu bildiği devletimizdir.

     Ve devletimizin iradesidir.

      Biz siyasi jargonlarla devlete akıl öğretmekten vazgeçip, bireysel olarak; yanlışlara yanlış, anormale anormal diyebilirsek umut tomurcuğuna milletimizin öz suyunun akacağına kimsenin şüphesi olmasın.

       İmdat ASLAN