Yüksek okullar okunabilir, yüksek mevkilere, makamlara çıkılabilir, yüksek mevduatlar yakalanabilir, ama yüksek ahlak seviyesi yakalanmadığı sürece her yükseklik bir gün mutlaka ‘şu veya bu şekilde’ alçalacaktır!

Mülkiyet düşüncesinin ruhuna fatiha

Mülkiyet düşüncesinin ruhuna fatiha
    2 Ağustos 2024

    Mülkiyet düşüncesinin ruhuna fatiha Modern kapitalizmin hikayesi sahip olmak fiili ...

    Mülkiyet düşüncesinin ruhuna fatiha

    Modern kapitalizmin hikayesi sahip olmak fiili üstüne yazılmıştır.

    Bu model tarafından dayatılan temel düstur mal biriktirmekti.

    Bir ev sahibi olmak. Araba satın almak. Bu sistem, insanların hayatları boyunca mal mülk biriktirme fikri üzerine inşa edilmiştir. Son birkaç yüzyılın sosyal statü göstergesi mülkiyet olarak kabul edildi. Başarının ölçütü mülk sayısı idi.

    Şimdi insanlık bu sürecin son cümlesini bitirdi ve noktayı koydu.

    Mülk sahibi olma fikri ölüm döşeğinde ve can çekişiyor.

    Teknoloji mülk edinme inanışının sonunu getirdi. Yeni yaşam seçenekleri ve ekonomik durgunluk, mülkiyet yerine erişim çağını başlattı. Konut ve ulaşımdan, giyim ve eğlenceye kadar “kiracı ekonomisi” yönetimi ele geçirdi.

    Bu durum ekonomik teşviklerimizi, sosyal davranışlarımızı, aile dinamiklerimizi ve toplumlarımızın doğasını değiştiriyor.

    İhtiyaç duyduğumuz mal ve hizmetlere sahip olmak yerine kiralama ya da dönemsel aboneliği tercih etmeye başladık.

    Bu eğilim Z kuşağında daha güçlü.

    Ev sahibi olmak, ulaşım, giyim ve eğlence de dahil olmak üzere, bir çok alanda kiralama ekonomisi direksiyonun başına geçti.

    Bu durum ekonomik teşviklerimizi, sosyal davranışlarımızı, aile dinamiklerimizi ve toplumlarımızın doğasını değiştiriyor.

    Mülksüzleşmeyi ve erişimi tercih etme sürecinin hızlanacağını söyleyebiliriz. Z ve bir sonraki kuşağın, sahip olmayı, tapu edinmeyi zaman kaybı olarak gördüğü ortada.

    Bu değişimden yararlananlar, mülksüzleşmenin, insanların önünde bir özgürlük, esneklik ve sürdürülebilirlik rotası açtığını savunuyor.

    Mülkiyet eğilimi neden düşüyor?

    Batı ülkelerinde ev satın alma oranları dramatik bir hızla düşüyor. Genç ve orta kuşak arasında kalanlar ev satın almıyor ve bu piyasanın dışında kalmayı tercih ediyor.

    Kiralama ve araç paylaşımı patlama yapmış durumda.

    Araç satışlarında gözle görülür bir düşüş var.

    Genç kuşaklar eğlence ve bilgi için film, TV, dijital medya ve müzik akşına kaydı. Bu nedenle fiziksel medya satışları dip yaptı.

    Giyim şirketleri her yaştan tüketiciye, alınan kıyafetler ile gardrop doldurma yerine giysi kiralama seçeneğini sunmaya başladı.

    Ne oluyor? Neden oluyor?

    Dijital fırtına- Teknoloji ekonomilerde fiziki ürünlerin yerine dijital olanları koydu. Birçok ürün ve hizmet artık internetten tedarik ediliyor. Makaraların silinmesiyle başlayan yıkım, kasetlerin, DVD ve CD’lerin de devre dışı kalması ile devam etti. Artık e-kitaplar, bulut depolama, yazılım abonelikleri var.

    Mali zorluklar- Öğrenim zamanından kalma borçları ödemeye çalışan gençler için emlak sahibi olmak sadece hayal. Bu zorluğun üstüne bir de artan emlak fiyatları eklendiğinde iş iyice içinden çıkılmaz hale gelir. Kiralama ve “leasing” gençler için daha cazip bir seçenek olarak tercih edilmektedir.

    Şehirleşme- Kırsaldan şehirlere göç inanılmaz ölçüde hızlandı. Bu aşırı nüfus yoğunluğu, alanları çok önemli hale getirdi. Trafik yoğunlaştı. Beraberinde park sorunu patladı. Bu süreçte minimalist yaşam tarzı öne çıktı. Bu tarz, sahip olmaktan ziyade erişim odaklıdır ve daha pratiktir. Yoğun ve akış halindeki kent yaşamı ile uyumludur. Sahip olunan aracı tıkalı trafikte yıpratmaktan ve park yeri arama işkencesi çekmektense, sadece gerek duyulduğunda bisiklet, scooter, paylaşımlı araç kiralamak daha kolaydır.

    Değişen algılar- Gençler, geleneksel başarı ölçütlerini silip attılar. Hayat pahalılığı ve yetersiz gelir ile karşı karşıya kalan yeni kuşaklar, geleceğe dair pek umutlu değiller. Tam da bu nedenle mülkiyeti iyi yaşamanın bir garantisi olarak görmüyorlar. Şimdikiler daha fazla deneyim odaklılar. Sınırlı ve istikrarsız bir hayat içinde mülk edinmeyi gereksiz bir yük olarak görüyorlar.

    Kiracılık bütün dünyada yükseliyor

    Hayat boşluk sevmez. Sosyal akışta mülkiyet düşüncesi söndükçe, kiracılığın yıldızı parıldıyor. Evler, özel araçlar, gardroplar, her şey kiralanabiliyor. Batı’da, modadan mobilyaya kadar her alanda abonelik ya da kiralama seçenekleri sunan şirketler arttı.

    Konut- Hızlı ve mobil yaşamı benimseyen genç profesyoneller için çok geniş bir yelpazede seçenekler var. Ortaklaşa yaşam planlayan kuruluşlar, gençlere her türlü olanağa sahip, esnek kira koşulları içeren konutlar sunuyor. Dinamik paketlerde, kirala-ortaklaşa sahiplen gibi seçenekler var.

    Ulaşım – Araç kiralama hizmetlerinde patlama yaşanıyor. Araç çağırma ve mikromobilite hizmetleri (örneğin e-bisikletler ve scooterlar) araç sahibi olmadan talep üzerine ulaşım imkanı sunuyor. Havayolları bile artık yolcular için cazip abonelikler başlattı.

    Giyim- ABD’de ve Avrupa’da, büyük giyim markaları artık giyim ve aksesuar kiralama hizmetlerini anons etti. Bu paketlerin içinde, çanta, saat, aksesuar dahil, neredeyse her şey var. Yüksek gelire sahip olmayan ama bir yandan da statü bilincine sahip olan genç kuşaklar sahip olmayı değil, kısa vadeli çeşitliliği arıyorlar.

    Mobilya ve beyaz eşya – Ikea mobilya kiralama programlarını afişe etmeye hazırlanıyor. Birkaç büyük marka ev aletleri ve elektronik eşyalar için kirala–ortaklaşa sahip ol tekliflerini yaygınlaştırmaya başladı. Ortak ofisler bile mobilya, ekipman ve ofis malzemesi kiralama hizmeti sunuyor.

    Eğlence – Bakış açınıza ya da oyundaki rolünüze bağlı olarak, yayın hizmetleri müzik, TV ve film tüketiminde devrim yarattı. Yemek setlerinden çocuk oyuncaklarına kadar her şey için abonelik ve geçici olarak kiralama uygulaması hayata geçti.

    Mülkiyet ölüyor, hazırlanın

    Mülkiyet düşüncesinin ne kadar ömrü kaldı? En fazla birkaç on yıl. Belki o kadar da sürmeyebilir. Şimdi paylaşım ve bir başka ifade ile erişim ekonomisi yükselişte.

    Uzak olmayan bir gelecekte, bir proje için bankaya kredi için başvurduğunuzda karşınızdaki genç uzman sizden bazı bilgiler ve belgeler isteyecek. Ama bunların arasında tapu olmayacak. Bundan emin olabilirsiniz.

    Hasbelkader tapuları önüne koyduğunuzda, onları bir koleksiyon olarak görecek. Sizden, projenizin sürdürülebilirliği, çevreye ve insana olan olumlu etkisi ile ilgili bilgiler isteyecek.

    Adil Gürkan

    • Doğrucu Davut12 Ağustos 2024 . 10:32

      tamam da kimin malını kiralayacan, tabii ki uluslararası şirketlerin, siyonist şirketlerin. siyonist şirketler zenginleşecek, bütün malı, mülkü ele geçirecek, tekelleşecek; sonra sen onlara köle olacaksın. . evine, arsana, tarlana, bahçene, bağına sahip olmazsan; buraların sahibi leş kargaları gibi fırsat kollayan siyonist yahudilerin eline geçer; bizim ana- babasının sözünü dinlemeyen, geceleri kızlı erkekli partilerde pislik peşinde koşan, uzun pis TIRNAK uzatmayı , bikini ile sokağa çıkıp ; göbeği açık, gezmeyi, kıçının sonuna kadar DÖVME yaptırmayı utanma, ar- namus gibi değerleri hiçe saymayı çağdaşlık sanan; çalışmayan, üretmeyen, alkol, sigara, uyuşturucu tüketmeyi marifet sanan günü birlik yaşayan ;düşüncesiz ve beyinsiz Z kuşağının sonu köleliktir.
    • Aladağ5 Ağustos 2024 . 16:37

      Kocaman güldüm yazıya Hocam. Bizim Boluda, tarlasını, arsasını satıp üç beş daireye sahip olanların gayet de keyfi yerinde. Kafalarına göre yiyip, içiyorlar. Bir kere Türkiyenin şu anki şartlarında, kabak emekli maaşına kalanlar hapı yutmuş durumda, bir de kiracılarsa. Bizim ülkede herşey paradır. Boluda daha da fazla.
    • antikapitalist (III)3 Ağustos 2024 . 15:02

      Artık aslolan paylaşım ekonomisiymiş! Ütopya bu, ham hayal! Kim kiminle neyi paylaşır. Bu; sermayenin halkları sağmak için icat ettikleri yöntemlerinden biri sadece. İnsanlığın varoluşundan bu yana bilerce yıldır yeryüzünde oluk oluk akan (ve hâlâ akmakta olan) kan ve gözyaşlarına sebep olan savaşların iki sebebi varsa biri Mülk'tür, diğeri de ... ! Onun için, o kadar da küreselleşmelim isterseniz, top gibi! Yoksa tutunduğumuz son vatan olan Anadolu'dan bizi yuvarlarlar! İstemez! Köşelerimiz sivri ve keskin kalsın. El uzatanın elini yırtsın! Ve son olarak; ellerini yumruk yapmış kalabalığın fotoğrafını koyduğumuz yazınızda, sanırım kapitalizmin eninde sonunda mülkiyeti elinde toplayıp sonlandıracağını îma ederek "Mülkiyet düşüncesinin ruhuna fatiha" başlığıyla mülkiyetin ölümünü ilân edip gömmüşsünüz. Ben de yumruğumu havaya kaldırarak hiç îma falan da etmeden doğrudan doğruya sizi şöyle cevaplamak istiyorum sayın bayım : " Kapitalizmin canı cehenneme ! " (Saygıyla..)
    • antikapitalist (II)3 Ağustos 2024 . 15:00

      Vatan dediğimiz şey, sevdiğimiz, özlediğimiz, sahibi olduğumuz, üzerinde bulunan her şeyin bize ait olduğu, onun için çalışıp çabalayarak ter akıttığınız, gerekirse uğruna savaşıp kan akıttığınız toprak parçası değildir sadece : Üzerinde bulunan her şeyiyle bize ait olan bir MÜLK'tür. Mülksüzleştiğiniz zaman bile, elinizden kaybettiğiniz her şeye "konut, toprak, araba, giysi, eşyalar vs." ihtiyacınız aynen devam etmektedir. Mülksüzleştirme; Kapitalizmin tek elden yönetmek istediği küresel dünya düzeni için ulus devletleri kesip biçerek, parçalara ayırıp yıkma, yok etme projesidir. Ve bu projenin gercekleşmesi için ameliyat masasına çekilmek istenen dünya halklarına, özgürlük oksijeni altında verilen kölelik narkozudur. Dünya'da trend buymuş! Ne yapalım buysa? Her hıyarım var diyenin arkasından bir avuç tuzla seğirtecek miyiz? Yazınızda iddia ettiğiniz gibi; Mülkiyet artık ölüm döşeğinde değil! Aslolan paylaşım ekonomisi değil! ve Tapular da asla kolleksiyon değildir! Tapular vatandır. Yazınız, sadece içinden geçtiğimiz çağın konjonktürel ve sosyolojik bir tespiti değil, küresel kapitalizme teslim, hatta belki de yeni düzen için bir temenni ve olumlama kokuyor !
    • antikapitalist3 Ağustos 2024 . 14:59

      Mülksüzlüğün, insana özgürlük ve esneklik sağladığı doğrudur. Çünkü sahip olduklarınız aslında sahibinizdir. Ve bir sahibiniz varsa özgür değilsinizdir, kölesinizdir. Mülkü olan mülküne zincirlerle bağlıdır, ağırlığını taşımak zorunda olduğu kaybedeceği, koruması gereken, bırakıp gidemeyeceği şeyler vardır. Fakat özgürleşmek için kurtulunması gereken şeylerin sınırı yoktur.Kendisi tas ile içerken çeşmeden avucuyla su içen bir çocuk görünce haykırarak "Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti" diyen Diyojen'in bir fıçının içinde kuru otların üzerinde adem baba gibi üryan yaşamasına kadar gider bu işin sonu. Ki, bu durumda bile "Hah, artık hiç mülküm yok, nihayet artık özgürüm" dediğinizde bile başka bir köleliğin tam ortasına düşmüşsünüz demektir. Kimin kölesi mi? : Sizin özgürleşmek için artık gerek duymadığınız, sahipliğini reddettiğiniz mülklerinizi ele geçirenlerin kölesi! Öte yandan mülksüzlük, sizin dediğiniz gibi sadece esneklik ve özgürlük getirmez. Mülksüzlük yurtsuzluktur !..
    • Salih Güven 3 Ağustos 2024 . 00:26

      Oligarglar çok bozulacak bu işe.. :))
    • UZMAN3 Ağustos 2024 . 00:21

      Saçma sapan tesbitler bence.. Çelişkilerle dolu. Mahkumiyet, sanki seçenek gibi sunulmus yazının sonucunda. Üstelik kendide hem bu zorunluluğu açıklamış, hemde insanlar bu yolu sevip isteyerek seçmiş gibi yansıtılmış yazıda.. Biz buna buralarda "EL MAHKUM" diyoruz.. Seversen.!! Sevmezsen sanki başka seçenek varmış gibi. :))
    • Dağkentli 3 Ağustos 2024 . 00:12

      Güzel bir yazı olmuş...Elinize sağlık.
    • Esen_Rüzgardan_Hile_sezer2 Ağustos 2024 . 22:48

      Bence burada olayı biraz yanlış okuma var. Evet böyle bir gidişat var. Şimdi bu durum nasıl insanlığın ve özelde de halkımızın lehine çevrilir ona bakmak istiyorum. Günümüzün en büyük gücü para. Para kimin ABD’nin. Daha özelde Yahudi Bankancıların. Basıyor kağıda resmi mürekkebi dayıyor arkandan silahı bu Yahudi parasını kullanacak bu Yahudi malını tüketeceksin diye dayatıyor. Fakaattt bu güç mülkiyete işlemiyor. Eğer adamın bir evi bir tarlası bir tezgahı var ve biraz kafası çalışıyorsa Yahudinin istediği hızda tüketmiyor. Bu da Yahudinin istediği bağımlılığı meydana getirmiyor. Tabii bir de mülkiyet ve işçiliğe ödemek zorunda olduğu bedel var. Bu noktada mülkiyeti kamuda toplayıp gerçekten adil bir kiralama sistemi kurabilirsek gücü Yahudinin elinden alıp gerçek bir devlet sistemine aktarabiliriz. Bu ise çocuklarımızın ve milletimizin geleceğinin teminat altına alınması demektir. Kadim Türk töresi sanki tam bu misyon için şekillenmiş gibidir. Bunun biraz ütopik bir düşünce olduğunu biliyorum. Ama bunu başaramazsak yüzlerce yıl bir avuç Yahudinin boyunduruğunda kalacak ülkemiz.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

    Erpiliç

    GÜNÜN SÖZÜ

    Dün, dünle beraber gitti cancağızım; bugün yeni şeyler söylemek ( yapmak ) lazım.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak