9 Aralık 2008 tarihli haberimiz

     İbretlik mucize bir olay! Hacı adayı Kâbe'ye yaklaşamadı

       Bolu'dan Mekke'ye hacı olmak için giden, ünlü bir işadamının, "tarikatçılığı ile ünlü" babasının, hacı olamadan geri döndüğü söylentisi ayyuka çıktı.

        Edinilen bilgiye göre, bu ünlü işadamının, tarikatçı babasının Kâbe'yi tavaf etmek için, "ne zaman" Kâbe'ye doğru gitmeye kalktıysa, her defasında bunu başaramadığı belirtildi. Bu kişinin Kâbe'ye yaklaşmak için her teşebbüs edişinde bunalıma girdiği, büyük bir titreme yaşadığı, soğuk terler döktüğü belirtildi. Kâbe'ye doğru gitmekten vazgeçip, geriye döndüğü anda normale dönen bu hacı adayının; 5-6 kez doktor kontrol ve refakatinde Kâbe'ye yaklaşmak istemesi de aynı şekilde başarısızlıkla sonuçlanınca, bu durumu utanç vesilesi olarak kabul eden hacı adayının, vaktinden 10 gün önce hacı olamadan yurda dönüş yapmak zorunda kaldığı belirtildi.

       Hacı adayı Kâbe'ye neden yaklaşamadı?

       Mekke'ye gidip Kâbe'ye yaklaşamadan geri gelen hacı adayının, bütün bunları neden ve nasıl yaşamış olabileceğine açıklık getirebilmek amacıyla, olayı seçkin ilahiyat alimlerine aktarıp görüşlerini aldık.

       Bu ilginç olayı ilahiyatçılar şöyle yorumluyor;

       "Her insanın içinde, hem rahmâni, hem de şeytani duygular vardır. İnsanların kimisi "içindeki şeytani duyguları engelleyemeyip öne çıkarır, dolayısı ile her türlü rezilliği yapar.

          Kişi, ne kadar şeytani duyguların esiri olursa olsun, Allah'ın olduğu yerden şeytan korkup ürker. Gösteriş ve insanları Allah ile aldatmak niyeti ile hacı olmak isteyen bu insan görünüşündeki şeytan da, şeytani duyguları nedeniyle Kâbe'ye yaklaşamamıştır. Allah da, şeytan da kendi içimizdedir. Buna iyi itikat etmek lâzım. İnsanın kendine yaptığı kötülüğü başka bir kimse yapamaz. İnsanın kendine verdiği cezayı başka kimse veremez. Kime ne kötülük yaptıysa, kimin hakkını yediyse, çaldıysa çırptıysa, her ne halt işlediyse; üzerinden yıllar geçince bilinci unutsa bile, onun bilinçaltı bunları unutmaz. Fakat nefis ve hırsının kölesi, dini, imanı menfaat olan insanlar, bilinçaltına ittikleri minik vicdanlarının kısık sesini duymazdan gelirler.

       Ama can gırtlaktan çıkarken, insan öbür dünyaya doğru yaklaşırken, başına gelecekleri bilememek duygusunu beraberinde yaşamaya başlar.

       İşte bu Kâbe'ye yaklaşamayan ve hacı olamadan geri dönen kişinin (içindeki o şeytani duygular ve işlediği günahlar nedeni ile) Kâbe'ye yaklaşmasına Allah izin vermemiştir.

      İçindeki şeytani duygular ve işlediği günahlar öylesine paniğe kapılmasına neden olmuştur ki, bu kişiye titreme gelmiş, bunalıma girmiştir.

       Bu tip kişiler insan sayılmaz. İnsan maskesi takmış şeytanlardır.

       Bu şeytanlar, insanları din kisvesi altında Allah'ın adıyla aldatıp sömürerek büyük günah işlemektedirler.

       Günümüzde maalesef içindeki şeytana uyarak, dünya malı için Allah ile aldatan insanlar çoğalmışlardır. Kuran-ı Kerim, "Ey insanlar, haberiniz olsun ki, Allah'ın va'di muhakkak gerçektir; sakın o dünya hayatı sizi aldatmasın ve sakın o aldatıcı şeytan, sizi Allah'a karşı aldatmasın! Sakın Allah ile aldatmasınlar sizi!" diyor."

        Tüm okurlarımızdan yorumlar bekliyoruz

        Toplumumuzdaki ahlâki çöküntü her geçen gün düzeltilmesi mümkün olmayan boyutlara doğru hızlı bir şekilde ilerlemektedir. Yukarıdaki ibretlik olay buna çok güzel bir örnektir.

       Bu ahlâki çöküntüden kurtulmak için toplumdaki DOĞRU ve CESUR insanlar öne çıkarak, değer yargılarını çekinmeden ortaya koymaya başlamalıdırlar.

       Her türlü ahlâksızlığı, ahlâki imiş gibi gösteren bu düzene DUR demek, DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK, NAMUSLULUK gibi değerlerimizi ortaya çıkarmak adına herkes taşın altına elini koymalı, bu konuda herkes konuşmalıdır diye düşünüyoruz. Yorumlarınızı bekliyoruz.