MAHMURE HANIM'IN KONAĞI.. 
      ''Bilmez olur muyum'' dedim ''avuç içi kadar bir yerdi zaten şehir.. Zaten bizim çocukluğumuz da oralarda geçti sayılır..''
* * *
        ''Madem biliyorsun, madem çocukluğun oralarda geçti, insan biraz da yönünü bize doğru çevirir.. Tahsin amca'dan bahseder, Mahallenin Cici annesi Huri teyze'den bahseder, İlhami bey'den bahseder.. Ne bileyim, benden bahseder.. İlhami bey'in Hattat olduğundan, Profesör olduğundan, yaşadıkları evin Restore edildikten sonra  'Butik Otel'' olarak kullanıldığından..''
* * *
       Şimdi o Konağa kapının önünde ayakkabıları çıkarıp terliklerle giriyormuş müşteriler.. Sanki Tahsin Amca ile Huri Teyzenin  evine giriyormuşsun gibi.. Otelin işletmecisi olan bayan da Huri Teyze gibi daha otele girerken elinde terliklerle karşılıyormuş misafirlerini..
* * *
       Cep telefonundan gösterdiği bir fotoğrafta Fehmi Bey'in Bakkal dükkanı ile önünde sohbet eden gençler var.. Fotoğraftan tanıyabildiklerim; sonraki yıllarda Ankaragücü'nde futbol oynayan Turan abi (Cöp cöp Turan), çok tanınmış bir tıp adamı olan Tevfik Kural (DahteTevfik) ve1988'de Nusaybin'de helikopteri terörisler tarafından düşürülen Şehit Binbaşı Yılmaz Özgüner.. O olayı daha önce yazmıştık hatırlarsınız..
* * *
       ''Sen mendil kadar bir yerdi dedin ama'' diyor, ''tarhanaların serildiği, yünlerin dövüldüğü, konu komşunun biraraya gelip vakit geçirdigi yerdi Çavuşlar Tarlası.. Çocukların, oyun alanıydı.. Senin hep anlattığın akordeoncu Şefik Abi'den bile Tangolar, Valsler dinledik biz orada.. Biraz araştırsan, Udçu Seher Hanım'ın izlerine bile rastlarsıın o sokaklarda.. Önce Saray Sineması'nın yan tarafındaki baraka'da, daha sonra kızı Bedriye ile Vaysal sokakta Güvercinci Ali Çavuşun evinde oturan..''
* * *
        ''O günlerde Seher Hanım'a; Kazım Karabekir Paşa'nın yeğeni Perizat Hanım aracılığıyla her ay para gönderdiği rivayetleri vardı.. Perizat Hanım'ın kız kardeşi Benli Belkıs'la Boluya gelip Seher Hanımı ziyaret ettikleri, ihtiyaçlarını giderip tekrar İstanbul'a döndükleri rivayetleri.. Hem Perizat Hanım, hem de Benli Belkıs o yılların önemli sanatçıları.''
* * *
         KOLTUKLAR.. 
         Ben ''Matişler Konağı' adıyla ve Butik Otel' olarak kullanılıyor'' dediği evi, Koltuklar'ın Muammer Teyze'nin evi zannettim yalan yok.. Değilmiş.. Butik Otel olan ev Şenel Sokakta, Muammer Teyze'nin evi ise Reşat Aker sokaktaymış.. O ev Nakkaşların Mahmure Teyze'nin eviymiş ayrıca.. Yanındaki ev de Alimülazım'ların evi.. Karşısında Ayhan Çelen'ler Onsekizler, Uzunözler, Kanaatçiler ile Terzi Şükrü Amcalar'ın evleri..
* * *
        Ben ''Bir avuç toprak'' filmi Taşhan'da çekildi diye biliyordum.. Bir kaç kez de yazdım bunu.. Ama bu abi filmin bazı bölümlerinin Mahmure Teyze'nin evinde çekildiğini iddia ediyor.. ''Nasıl bilmezsin'' diyor.. ''Ayhan Işık, Pervin Par, Ahmet Tarık Tekçe, Nubar Terziyan ve set işçileri bütün gün o sokaktaydılar.. Aralarında bizim de olduğumuz mahalle sakinleriyle.. Çekimler sırasında kalp krizi geçirip vefat eden Talat Artemel bile bu mahalleden kaldırıldı Devlet Hastanesine..''
* * *
        Ben o filmde kullanılan atın Jandarma Başçavuşu Veli Bey'in Siirt den getirdiği at olduğunu yazmıştım.. ''Bak, o doğru olabilir'' diyor.. ''Rahmetlı Mehmet Abi (Gündoğdu) biz Lisede okurken o evde oturan bir jandarma subayından bahsederdi.. Onun kızına zaman zaman ingilizce dersi vermeye gittiğinden.. Demek ki, Veli Bey'di o subay ve o at da onun önerisiyle geldi Siirt'ten..''
.* * *
        Bazen aklıma geliyor da; ''bu nasıl iş! diyorum.. Sanki memlekette atların köküne kıran girdi.. Sanki atlar, at arabaları, faytonlar cirit atmıyordu bu şehirde. Karaçayır'da Zihni Ülgen Bey ve kardeşinin tertiplediği at yarışları, Tahsildar Abdullah Efendi'nin organize ettiği eşek yarışları.. 
* * *
        Kemal Gökcesu'nun Tayfun'u, Coşkun'u, Orman bölge şefi Kadri Bey'in Kır atı gibi onlarcası dururken Veli Bey'in Siirt'ten getireceği ata neden ihtiyaç duyar ki insan?
* * *
         Hele Kemal Gökcesu'nun at'ı Tayfun.. Hala konuşulur at meraklıları arasında.. Ayaklarını havadan havadan atarak ''Lak, Lak, Lak'' diye bir yürüsün ''Helalı hoş olsun! deyip heykelini dikesin gelirmiş şehrin bir köşesine.. 
* * *
         Bu abi o kadar çok terzi ismi saydı ki bu mahallede oturan, şaşırmadım desem yalan olur.. Terzi Boduç Arif Usta bile ''Arasta'da işler azaldı'' diye Çavuşlar Tarlasına taşımış dükkanını.. Bir evin 3 ncü katında kalfası Papaz Oktay'la devam etmişler terziliğe.. 
 * * *
          SİNEMACI..
          Ben İhsan Pulatlı'yı Terzi değil Sinemacı diye biliyordum.. Zorro, Godzilla, Baytekin, gibi yabancı filmleri Yeni Sinema'ya getiren adam diye.. Bir de sinemanın karşısındaki benzin istasyonunun işletmecisi olarak.. Arka tarafında zaman zaman içine girip yüzmeye çalıştığımız kocaman da bir havuzu olan.. 
* * *
         Biz havuza girer girmez birilerinin benzinlikten bize doğru koştuklarını hatırlarım.. Bir anlam veremez çil yavrusu gibi dağılırdık.. Kimimiz karşıdaki Topbaş Amca'nın dükkanına, kimimiz sinemanın önündeki kalabalığın arasına.. Sonradan öğrendik ki, İhsan Amca'nın küçük oğlu Kayhan'ın Gölyüzündeki evin havuzunda boğularak ölmesiymiş bu hassasiyetin nedeni.. Ailenin gözünde korku filmlerinin 'Swimming Pool'üne dönüşmüş o havuz.. 
* * *
         YAZ BİTTİ..
         Yaz bitti..Turgut Uyar da bir şiirinde; ''Eylül toparlandı gitti işte/ Ekim filan da gider bu gidişle'' diyordu.. Kasım da gider Aralıkta gider gitmesine de gündemin bir günde 10 kez değişebildiği günlerden geçiyoruz.. Evde, sokakta Trafikte barut fıçısı gibiyiz hepimiz.. Eskiden Statyumlar vardı rahatlayıp, deşarj olabileceğımız.. Şimdi artık onlar da çoğumuza göre değil.. Geçenlerde bir maç bileti için baktım; Kapalı tribün 6.000, Maraton 5.000. Kale arkası 4.000 lira..
* * *
       İlginçtir, eskiden isteyenin istediği konuda konuşup deşarj olabileceğı bir yer varmış Bolu'da.. Canı isteyenin nutuk atabileceği, kimsenin söylediklerinden sorumlu tutulmayacağı bir yer.. Tek şart; kimlere kükreyeceğini, kimlere -tabir caizse -dümdüz gideceğini Halkevindeki ilgiliye dilekçe ile bildiriyormuşsun.. O kadar.. 
* * *
        Tek risk seni sevmeyen birileri tarafından yuhalanma ihtimali.. Sonrası Yanık Hayri Abi'nin Akpınar'da yaptığı balkon konuşmaları gibi.. Sonu hep ''Aslı Huuuu!, Nesli Huuuu ! ünlemiyle biten.. 'Katranı kaynatırsan olur mu şeker; cinsini sevdiğim cinsine çeker'' anlamında..
* * *
       Hoşça kalın dostlar, sevgiyle kalın..
       Erdoğan MÜHÜRCÜOĞLU.. 13. 10. 2025