Yeni yıl tebrik ilanlarınızı güvenerek okuduğunuz gazeteye verin

Kibar Feyzo

Konuk Yazar

    7 Mayıs 2018

     

     

                             KİBAR FEYZO 

               Sayın okuyucular, akşam bir tv kanalında baş rollerini merhum Kemal Sunal  ile Müjde Ar'ın oynadıkları Kibar Feyzo filmi vardı. İzlemeye doyamadım, belki bin kez izledim ama yine ilk kez izliyormuşum gibi geliyor bana. Filmin bir sahnesi var ki ders gibi; Kemal Sunal başlık parasını tamamlayamamış, eksiği var, baba, tamamlamadan kızımı (Müjde Ar'ı) vermen diye tutturdu. Bu sırada kız kardeşinin başlık parası ile evlenmeyi hayal eden Erdal Özyağcılar, başlık parasını tamamlaması için cebinde var olan cüzi bir parayı çıkarıp Kemal Sunal'a vermek istiyor, işte tam bu sırada baba araya girerek oğluna 'ULA SEN KİMİN PARASINI KİME VERİYORSUN” diyerek çıkışıyor. Dikkatimi çeken bu cümle yani kimin parasını kime veriyorsun cümlesi bizim oralarda değiştirilerek 'el malı ile dost kazanmak” veya 'el malı ile hovardalık yapmak” olarak söylenir. Film biter bitmez hemen haber kanallarına yöneldim. Baktım şehircilik bakanımız sayın Özhaseki konuşuyor; 'Bu İMAR  BARIŞI ile devletimiz vatandaşı ile HELALLEŞİYOR” der demez aklıma  hemen biraz önce izlediğim filmdeki o 'ula kimin parasını kime veriyorsun” cümlesi geldi. Eeee kapıyı bu kadar araladıktan sonra geldik yazımın konusuna, İMAR BARIŞINA. Siyasetin gündemindeki bu imar barışı nedir? KAÇAK yapıları belli bir bedel karşılığında ruhsatlandırmak, yani yasaları hiçe sayarak mülk edinenleri ödüllendirmek. Ben biliyorum ki bu ve bunun gibi çok yasalar çıktı. Her defasında 'bundan sonra kaçak yapılaşmaya kesinlikle göz yumulmayacaktır” denilmesine rağmen yine eski tas eski hamam, kaçak yapılaşmaya devam. Tabi bu durumdan en fazla memnun olanlar belediye zabıtaları. Kaçak yapıyı görürler ama  bilinen nedenlerle! görmezden gelirler. Neyse gelelim asıl konuya.  İktidar yetkilileri üzerine basa basa 'bu bir imar affı değildir, imar barışıdır” diyorlar. Buna Anadolu'da ne denir” ha kel Hasan, ha Hasan kel”.  Öyle de desen böyle de desen sonuç aynı, Hasan kel, yani imar affı. Peki sayın bakanın devletin vatandaşla helalleşmesi görüşüne ne diyeceğiz. Helalleşme nedir önce ona bakalım; Helalleşme –kısaca- kişinin hakkından vazgeçmesidir. Hal böyle olunca şimdi ben sayın bakana milletin, saçı bitmedik yetimlerin hakkından nasıl  vazgeçiyorsun diye sormaz mıyım. Burada dile getirilen HELALLEŞMEK ifadesi  haktan feragat değil bir haksızlığı 'dinsel bir kılıfa” sokarak haklı gösterme çabasıdır. Zaten  yapılan tüm haksızlıklar dinsel kılıfa sokulmuyor mu? Sokuluyor. Esasen bu memlekette DİN zaten haksızlıklar karşısında isyan edecek olan vicdanları susturmak için susturucu olarak kullanılıyor. Görüldüğü gibi sayın bakan, devlet vatandaşı ile HELALLEŞİYOR deyince akan sular duruyor. 

                KAZ VE TAVUK 
             Sayın okuyucular, seçim öncesi devlet kesenin ağzını açtı, seçmenlere neler veriyor neler. İmar barışı mı dersiniz, yapılandırma mı dersiniz, emeklilere ikramiye mi dersiniz ne ararsan var. Bu hususları içeren TORBA YASA bu hafta TBMM de görüşülecekmiş? Bakalım torbadan kuş mu çıkacak civciv mi? Seçim öncesi bu cömertlik bana şu atasözünü hatırlattı; Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez. Tavuk nedir? devletin verdikleri, kaz nedir? Gelecek oylar. Bizim oralarda ' çıkarı yoksa hayrına tavuk bile  sulamaz” diye bir özdeyiş vardır. İşte bu özdeyiş  seçim öncesi dağıtılan ulufeleri ne de güzel anlatıyor. 

                    YÜZBİN İMZA 
            Sayın okuyucular, bilindiği gibi mevcut seçim sistemimize göre C.Başkanı adayı olabilmenin koşullarından birisi de o kişinin yüz bin imza ile aday gösterilebilmesidir. Bu saate kadar gelen haberlere bakılırsa İyi Parti Genel Başkanı sayın Meral Akşener ile Saadet Partisi lideri sayın Temel Karamollaoğlu'nun bu yüz bin imzayı toplayabildikleri, Vatan Partisi lideri sayın Doğu Perincek ile Adalet Partisi lideri sayın Vecdet Öz'ün bu sayıyı yakalayamadıkları yönünde. Bu tablo karşısında seçimin, demokrasinin tüm kuralları ile  gerçekleştirilmesi özlemi içinde olanların ve özellikle CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi yetkililerinin haber programlarına çıkarak sayın Perincek ile sayın Vecdet Öz'e imza vermeye davet ettiklerini görüyorum. Bu durum karşısında ben şu endişeye kapılıyorum; Bir köyde veya mahallede iki muhtar adayı varsa seçmenin birisi oy pusulasına her iki adayın da adını yazdığında o pusulanın geçerliliği nedir? Buradan hareketle diyorum ki; Her dört adaya verilen imzalarda (oy demiyorum imza diyorum) mükerrerlik olursa- ki yukarıda belirttiğim davetlere bakılırsa olacaktır- o imzaların geçerliliği nedir? Diyelim ki bu imza listeleri karşılaştırıldığında binlerce mükerrer imza tespit edildi, YSK, durumdan vazife çıkaran sayın Devlet Bahçeli'nin şikayeti üzerine bu mükerrer imzaları geçersiz sayarsa –bir boş varil bulacaksın yardan aşağı atacaksın diyen vatandaşa arkadaşı 'eee o zaman ne olacak dediğinde” seyreyle gümbürtüyü dediği gibi seyreyle gümbürtüyü. Diyeceksiniz ki 'yasal engel yok- ki bana göre de öyle- tamamı geçerlidir”. İşte orada biraz duralım. Bu memlekette mühürsüz oy pusulaları geçersizdir yönünde açık bir kanun maddesi olmasına rağmen geçerli sayılmıştır. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş derler işte ben de bu olaya kaygı ile bakıyorum. Hoşça kalın. 

                                            İlhami Candemir 

                 

     

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Bolu Diş Hekimi Abant Bungalov Evleri