BolununSesi; Halkın Gazetesi

Gözlerden kaçanlar

Konuk Yazar

    8 Ekim 2017

        Gözlerden kaçanlar

          Sayın okuyucular, bildiğiniz gibi gazetelere veya diğer iletişim kanallarına 'siyasi içerikli” yazı yazmak güzelim vatanımda maalesef 'mayın tarlasında gezmek 'gibi bir hal aldığından bu gün, siyaset dışı -gözden kaçan-zihnimi bulandıran iki hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.
           Birkaç gün önce bir dostumun cenaze merasimine iştirak etmiştim. Merhum, Şehitler Mezarlığı'na defnedildi. Mezarlıkta etrafa şöyle bir baktım, mezarların tamamına yakını mermer taşları ile dizayn edilmiş. Biz biliyoruz ki cenaze ilk defnedildiğinde başucuna erkekse insan kafasını çağrıştırır şekilde ahşaptan yapılmış 'taç” yerleştirilir, kadınsa insan eli şeklinde beş parmaklı bir taç yerleştirilirdi ki bu uygulama halen devam etmektedir. Bir insan, mezarlığı ziyaret ettiğinde kabrin erkeğe mi kadına mı ait olduğunu uzakta da olsa hemen anlar. (Bu uygulamanın dinimizdeki yerini bulamadığımı da itiraf etmeliyim). Defin işleminin yapıldığı anda icra edilen bu uygulama, daha sonra mezarın, mermer taşları ile dizayn edilmesi sırasında terk edilmekte yani kadın-erkek görüntü ve şekil farklılığı ortadan kaldırılmaktadır. Bu nedenledir ki mermer taşları ile dizayn edilmiş mezarın, mezar taşının üzerindeki yazıyı okumadan erkeğe mi kadına mı ait olduğu fark edilemiyor. İlk uygulama mı (kadın-erkek taç farklılığı) yoksa daha sonraki uygulama mı (mermerle dizayn edilenler arasında kadın-erkek farklılığının olmaması mı) doğru diye düşünüyorum. Sayın okuyucular, sizler ne düşünüyorsunuz bilemem ama gerek Müftülüğün ve gerekse bu hususlarda yetkili olanların bir cevabı olacaktır diye düşünüyorum.
            Keza dün de yine bir dostumun eşinin vefatı nedeniyle cenaze namazına iştirak ettim. Orada karşılaştığım bir durum bu yazıyı yazmama neden oldu. Şöyle ki; Bilindiği gibi namaz öncesi imam efendiler dinsel mutat gereği 'tanıklık” ve 'helallık' isterler. Helalliği anladım da şu tanıklık işi var ya bu benim zihnimde bulanıklığa neden oluyor. Nedenine gelince; Tanıklık işinde imamlar bir türlü söylev birliği (soru birliği) yapamadılar gitti. Birisi 'iyi bir insan olduğuna” şahitlik eder misiniz diyor, bir diğeri 'mümin ve muvahhit olduğuna” şahitlik eder misiniz diyor, bir diğeri bir başka vasıf için şahitlik eder misiniz diyor. Hele dün gittiğim cenaze namazında 'MERHUMENİN iyi bir Müslüman olduğuna, abdestini alıp namazını kıldığına” şahitlik eder misiniz demez mi? İçimden –affedersiniz- yahu imam efendi ben ne bileyim dedim. Peki bilmediğim bir husus hakkında 'biliyorum 'diyerek şahitlik etmenin tanrı katında ne kadar makbul olduğunu bilmiyorum. Yahut 'şahitlik eder misiniz” denildiğinde bilmediğim bir husus için ”şahitlik etmem” demenin dinen ne kadar yanlış olduğunu da bilmiyorum. Ha diyeceksiniz ki o zaman” sus”. İmam bir soru soruyor, soruya cevap verilmesi gerekmez mi, tabii ki gerekir. Ben mesleğimden bilirim, sanığın 'susma hakkı” vardır ama tanığın, imamın tabiri ile 'şahidin” 'susma hakkı” yoktur. Yani demem o ki cemaat iki derede bir arada kalıyor. İşte bu söylem kargaşasının önlenmesi anlamında Müftülük tarafından imamlara bir genelge veya talimat gönderilemez mi diye düşünüyorum.
    Sayın okuyucular, ”bir insanın bilmediğini itiraf etmesi erdemliktir” derler ya işte ben de paye kazanmak için bilmediğim hususları sizlerle paylaştım.
          Bu hususlarda aydınlanma için Bolu Müftülüğüne bir yazı ile müracaat edebilirdim ama istedim ki, başta Bolu Müftülüğü olmak üzere bu hususlarda bilgili ve yetkili olanların medya kanalı ile vereceği cevaplar siz okuyucularımla paylaşılsın.
          Cevap alırım umudu ile kalın sağlıcakla.
                    İlhami Candemir

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Önemli olan akıllı olmak değil, aklı yerinde ve zamanında kullanmaktır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak