BolununSesi; Halkın Gazetesi

Keşke hukukçu olmasaydım

Konuk Yazar

    2 Ekim 2017

    Keşke hukukçu olmasaydım

    Sayın okuyucular, bildiğiniz gibi zaman zaman -karınca-kararınca- bir şeyler karalayarak yerel üç gazetede yazılar yazıyorum. Bu yazılarım nedeniyle olumlu veya olumsuz yorumlar da alıyorum. Ancak gazetenin birisi yorumları yayınlamıyor. Patrona nedenini sordum, bazen moral bozucu ve hatta hakarete varan yorumlar geliyor da onun için yayınlamıyorum dedi. Ben de kendisine, lütfen benim yazılarım ile ilgili olan yorumları- içeriği ne olursa olsun- yayınlayın dedim ama nafile, patron Nuh diyor peygamber demiyor. Neyse gelelim sadede. Görüldüğü gibi yazımın başlığı 'keşke hukukçu olmasaydım”. Peki neden böyle bir başlık attım. İzah edeyim; Pek çok yazımda siz sayın okuyucularımla paylaştığım gibi babamın babası yani dedem Çanakkale'de bu vatan uğuruna canını vermiş, şehit olmuş, ağabeyi de Sarıkamış'ta canını vermiş şehit olmuştur. Eve ekmek getirecek aktif iki erkeğin bu cennet yolculuğundan sonra geride kalanların çektikleri maddi-manevi sıkıntıları anlatmaya bilmem gerek var mı? Ben bu sıkıntılar içinde büyüdüm. İşte bu vatanın 'vatan, uğrunda ölen varsa vatandır” dizesinde olduğu gibi bu ölenlerle(şehitlerle) nasıl” vatan” yapıldığını bildiğimden bu FETÖ cü vatan hainlerini asla ve asla affetmiyorum. Ancak- sayın Cumhurbaşkanımızın da dikkat çektiği gibi- at izi ile it izinin karıştığını gördüğümde, kuruların yanında yanan yaşların feryatlarını işittiğimde bir hukukçu olarak çok huzursuz oluyorum, uykularım kaçıyor. Bu nedenle duramıyorum, bir şeyler karalamaya çalışıyorum. Hani halk arasında 'aşağı tükürsen bıyık, yukarı tükürsen sakal denildiği gibi işte bu hukuksuzluklarla ilgili yazı yazarken de kılı kırk yarıyorum. Nedeni ise maalesef yok terörü övdün, yok iltisaklısın(bu kelime de yeni türedi),yok teröristin ağzı gibi konuşuyorsun gibi yaftalar hemen yapıştırılıyor. O zaman topla valizini ve elini doğru çilehaneye. Çile doldurmaya. Hani 'iki arada bir derede” derler ya bu durum onun gibi bir şey. Ama izin verirseniz beynimi, yüreğimi kemiren vicdanımı örseleyen bir hususu ya Allah deyip sizlerle paylaşmak istiyorum;
    Son günlerde Yargıtay'ın baylokla ilgili verdiği bir karar tartışılıyor,-pardon tartışılamıyor- dillendiriliyor. Basına yansıyan duruma göre Baylok mahkumiyet için başlı başına 'kesin delil” sayılıyormuş. Sayın baro Başkanımız da bu hususu gündeme getirirken sanıkları kast ederek” hadi şimdi kıvırtsınlar bakalım” dedi. Savunma kutsaldır, kıvırtma değildir, masumiyet karinesi hepimizin malumudur ama başkanın bunu gerçek FETÖ cülere duyduğu öfkenin etkisi ile söylemiş olabilir diye düşünüyorum. Neyse bunu da geçelim.
    Yargıtay'ın bu kararını okumadım, eğer basına yansıdığı gibi 'baylok başlı başına kesin delil sayılıyorsa” buna İTİRAZIM var. Eğer o Baylok örgütsel konuşmalarda KULLANILMIŞ ise tabii ki kesin delildir (Kesin kanıttır), ama bu anlamda KULLANILMAMIŞ ise bunun kesin delil olduğu hususunda- yukarıda belirttiğim gibi- İTİRAZIM var. Sade vatandaşlar gibi ben de Yargıtay'ın bu kararına 'yerinde ve doğru bir karar” deyip geçebilirdim. Ama geçemedim. Keşke hukukçu olmasaydım dediğim nokta burası.
    Sayın okuyucular, bu itirazımın gerekçelerini bir bir yazarak sizleri fazla meşgul etmek istemem. Bu itirazımı doğrular nitelikte olduğunu sandığım bir fıkrayı –affınıza ve hoş görünüze sığınarak ve 'teşbihte hata olmaz” diyerek sizlerle paylaşmak istiyorum; Bilindiği gibi padişah dördüncü Murat içki içenlere en ağır cezaları uygularmış. Bir gün Bekri Mustafa ceketinin altında bir büyük içki şişesi ile evine giderken, kolluk görevlileri durdurmuşlar, üstünü aramışlar, şişeyi bulmuşlar, götürmüşler karakola. Amir ,memura 'yaz demiş”, içki şişesi ile yakalandığından şu, şu cezaların verilmesine der demez Bekri Mustafa, ben şişenin içindekini kullanmadım ama siz beni cezalandırıyorsunuz, peki bende zina aleti de var, ben şimdi zinadan da mı suçlu sayılacağım deyince, amir düşünmüş, düşünmüş memura dönerek , yırt o tutanağı demiş ve Bekri'yi nasihat ederek bırakmış. Bu kıssadan bir hukuksal hisse çıkar mı bilmem.
    Sürçü lisan ettikse affola.
    İlhami Candemir

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum olarak yaşatan da, köleliğe, yoksulluğa düşüren de eğitimdir.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak