BolununSesi; Halkın Gazetesi

Yaşam Biçimi

Konuk Yazar

    3 Eylül 2017

    Yaşam Biçimi

            Sayın okuyucular, siyasilerin ağızlarından düşmeyen ve fakat bir türlü 'olan durumdan” 'olması gereken duruma” geçirilemeyen YAŞAM BİÇİMİNDEN söz edeceğim.
    Olan durum nedir? 'Kimsenin yaşam biçimine karışılmıyor” söylemi, temcit pilavı gibi devamlı önümüze konuluyor. (Genç okuyucular bilmeyebilirler, temcit pilavı iftarda yenilen pilavın ısıtılarak sahurda tekrar tekrar öne konulmasıdır. İşin aslı budur ama, 'takılmış plak gibi hep aynı şeyin tekrarlanması” olarak da kullanılmaktadır). Önümüze defalarca konulan pilav artık ekşidi, YENMİYOR. Bu gün yaşam biçimine müdahale hem devlet politikasıdır (gizli veya alenen) ve hem de iktidar partisinin 'oy devşirme” stratejisidir. Devlet politikasıdır dedik, nasıl mı? Medyadan (gerek yazılı gerek görsel olarak) öğreniyoruz; Dekolte giyen hanımlar sık sık sırf bu kıyafetlerinden dolayı hem sözlü ve hem de fiili tacize uğramaktadırlar. Mütecavizler gerek karakolun ve gerekse adliyenin ön kapısından girip arka kapısından çıkıyorlar. Peki türbanlı bir bayan sırf türbanından dolayı aynı muameleye tabi tutulsa saldırganın VAY HALİNE. Sayın okuyucular, biliyorsunuz, yıllarca bir KABATAŞ OLAYI gündeme getirildi. Neymiş, türbanlı bir bayana- üstelik de hamile- sırf türbanından dolayı hem sözlü ve hem de fiili saldırı yapılmış. Faili kim, yok, görüntüler var mı? O da yok. Hal böyle iken AKP sözcüleri temcit pilavı gibi konuyu ısıtıp ısıtıp halkın önüne koymadılar mı? Koydular. Yine gezi olayları sırasında camiye ayakkabılarla girildi, camide içki içildi denilmedi mi? Denildi. Görüntü var mı yok, tanık var mı? Var, kim? Caminin müezzini. Sordular, o da yalan yere yemin etmenin, yalancı tanıklık yapmanın Allah katında nasıl karşılanacağını bildiği içindir ki doğrusunu söyledi ve mealen 'İÇKİ İÇİLMEDİ” dedi. Sen misin öyle diyen, İstanbul dışına sürgüne yollanmadı mı? Yollandı. (Sürgün deyince aklıma, padişah Sultan Hamit'in demokrasi savunucusu Mithat Paşa'yı önce sürgüne göndermesi ve daha sonra orada boğdurtması geldi, tüylerim diken diken oldu.) Neyse konuyu dağıtmadan gelelim sadede; AKP, sırf bu iftira yüklü hayali senaryolarla iki seçim kazandı. Şimdi de Çanakkale'de düzenlenen adalet kurultayında şehitlikte içki içilmiş! Vay anasını vay, bu da yapılır mı? Şehitlikte içki içilir mi? İçilmez, içilmemesi gerekir, peki elin oğlu, bunun hesabını ben vereceğim diyor ve içiyor, ne yapacaksın. Ha işte işin püf noktası burası, 'siyasette başarı adam kandırmaktan geçer” diyerek bu malzemeyi alıp seçimlerde alabildiğine kullanacaksın ve diyeceksin ki; işte CHP'liler hep böyle. Sayın okuyucular, Güler misiniz ağlar mısınız bilemem, Ege'deki adaların Yunanlılar tarafından işgal edilmesine ses çıkarmayan, sus-pus olan milliyetçi sayın Devlet Bahçeli bile bu konuda 'şehitlikte içki içilmesi doğru değildir” diyerek AKP'nin kuyruğuna katılmaz mı. İşte yaşam biçimi ile ilgili OLAN DURUM bu. 
                Gelelim OLMASI GEREKEN DURUMA; Beyler içki yasağının mimarı sayılan ve adeta içki yasağı ile özdeşlesen 4. Murat'ın dahi 16. yy. en önemli sarhoşlarından birisi olan Bekri Mustafa'ya bile şimdiki gibi tavizsiz davranmadığını, hoşgörü ile baktığını tarih sayfalarından öğreniyoruz. Bekri Mustafa deyince aklıma geldi; Kendisi medrese çıkışlı olduğu için cübbe ve sarıkla gezermiş. Bir gün cami avlusunda cenaze namazını kıldıracak imam gelmeyince onu yaka-paça getirerek namazı kıldırtmışlar, o da namazdan sonra tabuta yaklaşmış, bir şeyler söylemiş, mevtaya ne söyledin demişler, o da 'öteki dünyada sana bu dünyanın halini sorarlarsa Bekri Mustafa imam oldu dersin, onlar anlarlar dedim” demiş. Keza konu ile ilgisi nedeniyle Neyzen Tevfik'ten de bir-kaç kelam etmek istiyorum; Kendisi ney ve hiciv ustasıdır ama alkoliktir. Zaman zaman Bakırköy Akıl Hastanesi'ne gider yatar, 10-15 gün sonra çıkar yeniden içkiye başlar. Zamanın yöneticileri buna akıl hastanesinin 18 numaralı odasını tahsis etmişler, canı ne zaman isterse gider yatarmış. Burada önemli olan kıstas 'içki içiyor ama kendinden başka kimseye zararı olmamasıdır.” Üstelik ney ustası ve şair. İşte burada öne çıkan vasfı içkici olması değil, sanatçı ve şair olmasıdır. İçki kendisini ilgilendirir, sanatı ve şairliği ise toplumu ilgilendirir. Yani tercih TOPLUM YARARIDIR. İşte OLMASI GEREKEN bu diyorum. Bugünkü yöneticilerden böyle bir tolerans ve TERCİH görebiliyor musunuz? Asla.
             Sayın okuyucular, dün akşamki TV haberlerinde çocuklarına rızık götürebilmek için ”çöplerin içinden yiyecek toplayan bir kadın gösterildi.” Bu konuda sayın Cumhurbaşkanımızın bir kelam edip etmeyeceğini merak ediyorum. Hatta bir de soru sormak istiyorum; Sayın cumhurbaşkanımızın söylemlerinde hayat pahalılığından hiç söz ettiğini duyan var mı? Vallahi sizleri bilmem ama ben duymadı. Ama göreceksiniz şehitlikteki içki olayı günler ve hatta aylarca temcit pilavı gibi önümüze gelecek. Eyyyy CHP'liler işte politika bu. Toplumu ilgilendiren bu kadar çok konu varken temcit pilavı yapacak hiç mi konu bulamıyorsunuz. Vah vah. Vah ki vah.
            Neyse, yaşam biçimini içimize sindirebildiğimiz ve hayata geçirebildiğimiz bir dünyada yaşamak umudu ile kalın sağlıcakla.
                  İlhami Candemir

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Büyük sıçrayışı gerçekleştirmek isteyen, birkaç adım geriye gitmek zorundadır. Bugün yarına dünle beslenerek yol alır.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak