BolununSesi; Halkın Gazetesi

Yeniden Gölcük

Yener Bandakçıoğlu

    3 Ocak 2017

          YENİDEN GÖLCÜK

           Yazarlık hayatımda üzerinde durduğum başlıca konulardan biri de, tabiat harikası Gölcük'tür. Mesaha olarak küçük bir gölet olmasına rağmen, çok kısa bir sürede Türkiye'nin sayılı turizm alanlarından biri haline gelmiştir. Eski tarihlerde yani 50'li yıllarda Gölcük daha ziyade Seben ve Kıbrıscık hatlarında çalışan orman envali kamyonlarının ve de, Seben ve Kıbrısçık'a gidip gelen yolcuların soluklandığı bir isimsiz yerdi. Burası Kökez Suyu'nun merkezi olması nedeniyle gezip gelenler tarafından mutlaka durulan ve bir iki bardak Kökez Suyu içilen orman içi bir yeşillikti.

         1960 yılarına doğru ismini hala öğrenemediğim bir uzak görüşlü ormancının himmetleri ile küçük bir gölcük haline getirildi. Bu ormancının kim olduğunu eski yıllarımda çok uğraşmama, yazıp çizmeme rağmen bir türlü bulamadım. Bu konudaki yazılarımı toplasan küçük bir broşüre dönüşebilir.

         Zamanla gölcük Türkiye'nin sayılı turizm merkezlerinden biri haline geldi. Geçmiş yazılarımda bir kaç kez değindiğim gibi Türkiye'nin dört bir yanından otobüsler dolusu insanlar Gölcük'e gelmeye, onun nefis havasından solumaya ve de eşsiz manzarasında bir iki bardak Kökez Suyu içmeye başladılar.

         Tabiatıyla kanunen burası orman teşkilatınındı. O unutulmaması gereken zat karşısında kimse onun yaptığı hizmetleri ileriye taşımak için herhangi bir çaba göstermedi.

          Orman içi küçük bir su birikintisi olan Gölcük, bu birikintinin Karacasu'ya doğru akan sularını tomruklarla örüp bir gölet haline getirmesi bence büyük bir olaydır. Bütün yazılarımda bu su birikintisinin önünü kesen ormancının adını bulma gayreti içinde oldum. Hatta yine geçmiş yazılarımın birinde bu ormancının -yani bölge şefi, orman işletme müdürü, orman başmüdürünü bulmak istedim. Ancak maalesef bu konuda başarılı olamadım. Zaman içinde orman teşkilatı bana cevaplar da verdi. Bu cevaplar da benim aradığım isim maalesef yoktu. Hayatım boyunca bu ismin belirlenmesi için yazılar yazdım. Bu cennet mekan kişinin bir büstünün Gölcük'ün girişine dikilmesini istedim. Daha sonraki yıllar da Gölcük Orman Teşkilatı tarafından bir yük olarak görülmeye başlandı. Yapılan ihalelerde bazı karanlık kişiler de Gölcük'ün işletmesini aldılar. Gölcük bir arada uzun süre kapalı kaldı. Son yıllarda Bolu'nun turizmiyle ilgili güzel adımlar atan Bolu Belediyesi, birazda tek parti iktidarından kaynaklanan güçle Gölcük'ün işletilmesini üzerine aldı. Bu konu da güzel adımlar atan Bolu Belediyesi Gölcük'ün işletmesini Türkiye'nin önemli turistik tesislerinden biri olan Gazelle Otel'e verdi. Bu Gölcük'ün yaşatılması için çok önemli bir adımdı. Yani Belediyemiz eskiden orman işletmesinin yaptığı gibi, biz bu işi kendimiz hallederiz demedi. Başta Belediye Başkanımız olmak üzere emeği geçen herkesi kutluyorum.

          Geçen hafta yerel gazetelerde okuduğum önemli bir habere göre, Gölcük'e dev bir proje yapılıyormuş. Bu proje belediye meclisinde tanıtılmış. Proje içerisinde konaklama evleri, konuk evi, kır lokantası bungalovlar, teleferik ve dağ kızağı yer alıyormuş. Projeyi tamamlamalarını diliyorum. Yine proje meyanında Gölcük'te oturduğumuz yerden Bolu'yu seyretme imkanımızda olacakmış.

        Son günlerde yılbaşı tatili nedeniyle binlerce turistin Gölcük'ü ziyaret ettiğini de yineleyelim. Yüce Allah'ın bu müstesna güzelliğini dilerim ileriki yıllar da beynelmilel bir hale getiririz. Ama bir vefa borcu olarak yukardaki satırlarıma konu olan Gölcük kaşifinin isminin bulunmasını isteyerek. Bu konu da sayın Belediye Başkanı'nın gerekli çabayı göstereceğini ve hatta belediye de özel bir birim kurarak bu konuyu halledeceğine inanıyorum. Çünkü kendisi vefalı davranışlar göstermektedir. Bolumuza büyük hizmetler de bulunan Atatürk Orman Parkı'nın ismini de eski orman işletme müdürlerinden Gürzap Yılmaz'ın ismine vermesi bu konudaki vefasını gösterir.

         Evet sevgili okurlarım bu can bu tende kaldığı sürece Yener Ağabeyiniz Gölcük konusuna arada sırada olsa bile devam edecektir.

                                                  Yener Bandakçıoğlu

     

          FOTOĞRAF:

          Bu yıl güzel havaların sonunda dondurucu bir kış yaşıyoruz. Kış mevsiminin en güzel konularından biri de kestane patlatmaktır. Gerek seyyar satıcılar, gerekse evler mutlaka bir kestane partisi yaparlar. Bahçelievler Semt Pazarı'ndaki dostlarım beni her yıl mutlaka bir kestane partisine davet ederler. Bu yılda partiyi kaçırmadık. Pazarın en tanınmış esnaflarından adeta Beypazarı mallarının Bolu bayisi gibi çalışan meşhur Hakan Kardeşim, Eşim Aygün Bandakçıoğlu'na, 'Yener abimi bekliyorum kestaneler hazır sobada yanıyor” demiş. O gün pazar çıkmadığım halde Hakan'ın bu nazik daveti üzerine kestane yemeye gidiyorum. Fotoğrafta Hakan'ın sobası etrafında gel keyfim gel yapıyoruz. Ihlamur kaynamış, patatesler ve kestaneler kızartılıyor. Solda Ben, Hakan kardeşim ve pazarın elma kralı Sebenli Hayati kardeşim. Bu arada havalar açınca da öncede söz verdiğimiz gibi Hayati'nin Seben'deki köyüne gitme arzumuzu tekrarlıyoruz.

           Bu güzel fotoğrafı Hakan'ın oğlu çekiyor.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    İyi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak