Sayın Başkan

Sayın Başkan
50'li yıllarda, hoparlörleri takılıp duyuru sistemi yayına başladığında Belediyemiz yol ortasındaki binasında hizmet veriyordu. Hani şu bir tarafı sinema, diğer tarafı nikah salonu olan yerde. 
Merkez nüfusumuz 7 bin civarındaydı.
Bugünkü stadyum ile Pazar yerinin olduğu yerde sığırlar otluyordu. Boluspor kurulmamıştı. 
E-5 denilen Ankara-İstanbul Yolu şehrin içinden geçerdi. 
Karaçayır'da yaz sonları panayır kurulurdu. 
Lise'de okumak isteyenler, Kastamonu veya İstanbul'a giderdi. 
Evlere su sokak çeşmelerinden temin edilirdi.
Ayakkabı genelde Çıkınlarlı Mustafa'dan veya Kambur Halil'den alınırdı.
Hoca İsmail'in pazardan aldıklarını deli Hasan taşırdı. 
Haşim Lokantası'nda karın doyurmak ayrıcalıktı. 
Emniyetçiler'in otobüsleri her sabah Ankara ve Adapazarı'na kalkardı. İstanbul'a gidecekler Adapazarı'ndan 12 tirenine binerlerdi. 
Bu anılara herkes bir şeyler eklese tefrika olur. 
Gelelim günümüze.
İki cep telefonu olmayanı adamdan saymıyorlar. 
Akılsız telefonlarla çocuklar bile oynamıyorlar, ancak yaşlıların elinde görüyoruz.
İnternet kullanımı çığ gibi büyüyor. 
Kiminle karşılaşsam, iki dakika içersinde telefonu çalıyor. 
Şehir 150 bin nüfuslu, köyleri şehre bağlanmış. Gelişme rekor kırar halde.
Adım başı alışveriş merkezi yetmiyormuş gibi, biri otobanda diğeri D-100'de iki mega AVM'miz var. 
Üniversitemiz cennet mekan İzzet Baysal sayesinde akranlarına fark atıyor. 
Yine İzzet Baysal Büyüğümüz'ün kazandırdığı sağlık ve eğitim kurumları kaderimizi değiştirdi. 
Sevgili Belediye Başkanımız ise Nuhnebi'den kalma anlayışla günde 3-4 defa ölüm ilanı yayınlatıyor. 
Köylü uyandı. Cenazesi mi var, bir kağıda yedi ceddini yazıyor. Cep telefonu ile şehirdeki yakınına aktarıyor. Ölen 1 kişi, ismi geçen 20 kişi. Gün boyu dinle dur. 
Kazalar ve köyler hiç boş bırakmıyor. 
Sayın Başkan, siz Bolu'yu hala eski Bolu mu sanıyorsunuz?  Yoksa kıramayacağınız birilerine sözünüz mü var. 
Merak ettim de !