Suçlu değil, 'Doğru'yu arayalım

Öncelikle belirtmekte yarar var,

Yazımızı okuyanlar,

"Mevcut başkanın ve yönetimin karşısında mısın? Diye düşünebilirler.

Öyle düşünmesinler.

Kimsenin yanında değilim, karşısında da...

Ama "Sen çok mu biliyorsun?" da demesinler.

Onun için yazdıklarımızdan kimseler alınmasın.

Boluspor, sezon başı beklentilerinin uzağında kalmışsa,

Sayın Mehmet İnceayan Başkanımız, "hala geçen seneki futbolcuların alacaklarını ödüyoruz" diyerek dert yanıyorsa,

Takım geri geri gidiyorsa, camia da sinerji kaybolmuşsa,

Uykusuz geceler ve sıkıntılar, başkan ve yönetim kuruluna düşüyorsa,

O zaman; "Neler yapabiliriz?" Sorusuna kafa yormakta fayda var.

 

Ukalalık sayılır mı bilmiyorum ama 6 ay önce bir yazı yazmıştık.

"Sopa göstermek yok" başlıklı yazımızın bir bölümünde,

"...Her zaman yaptığımızı yapmayarak farklı bir şey bekleyeceksek, birinci derecede sorumlu olan yöneticilerin de yöneticilik anlayışlarını gözden geçirmeleri gerekir.

Kurumsal düşünceden uzak, BİREYSEL düşünceler içersinde olursak, İNSANLARI ve grupları birbirine düşürdüğümüz gibi, yine eski filmleri seyreder dururuz.

Yönetici adı üstünde yönetendir,

Camia içerisinde olan birimlerse (Teknik direktör, futbolcular, taraftar, basın) Boluspor kiliminin desenleridir. Bu desenlerin içerisindeki AHENK ve COŞKUYU yakalatmakta BAŞKANLARIN görevidir.

Nasıl ki saha içi performans konusunda TEKNİK DİREKTÖRÜN üzerine düşen görevler varsa; YÖNETEN KONUMUNDA olan insanlarında, hem TAKIM hem de CAMİA performansını artırıcı işlere imza atmaları görevleridir.

Yönetim ahengini ve performansı yönetmekte başkanların görevidir. Bunları aşarsak, Boluspor her anlamda çok daha iyi yerlere gelebilir.

Aksi halde Boluspor camiasında bol bol elektrik üretiriz, geriliriz, birbirimize tahammül edemeyiz.

O zaman da takımı hedefe ulaştıramayanların, ya da görevlerini yapamayanların sadece hocalar, futbolcular, basın ve taraftar olamayacağı,

Kendi iş yerlerinde başarı üstüne başarı yakalayan yöneticilerin aynı başarıyı Boluspor çatısı altında gösterememeleri akıllara gelebilir" demişiz.

 

Demişiz de bu yazıdan sonra ikinci defa yönetim oluşturmuşuz.

Buna rağmen bile İstifalar var, istifa ettikleri söylenenler var.

Eğer aile büyükleri arasında huzursuzluk varsa, güven ortamı kaybolmuşsa spor kamuoyunda konuşuluyorsa, bu durum futbolcuların saha içi performanslarını ve camianın Boluspor'a bakış açılarını da olumsuz olarak etkiler,

Camianın bastırılmış duygularını tetikler.

Kurumsal düşünce içersinde yapılması gerekenler doğru bir zamanlama ile yapılmışsa, sportif başarı konusu ayrı bir değerlendirmedir.

Ama bugün yönetim performansının ve yönetim bütünlüğünün camia içinde tartışılır hale gelmesi, sportif başarısızlığın bile önüne geçmiş gibi görünüyorsa,

İki kongreden sonra bile, "yönetim istifa" deniliyorsa,

Yapılacak şey, yönetimin tekrar şapkayı önüne koyup düşünmesidir.

Olmuyor mu?

O zaman "Boluspor sevdalısıyız" diyen herkesin şapkalarını önlerine koymaları gereklidir.

Futbolculara güven verecek, taraftarın içindeki sönmeye yüz tutmuş olan aşkı tekrar alevlendirecek, "bunlar bu işi yapar"dedirtecek ve kurumsal düşünecek bir yönetimin için bir oluşuma gidilmesidir.

Zaman SUÇLU değil, 'DOĞRU'yu arama zamanıdır.

Zaman haftaları değil, sezonu kurtarma zamanıdır.

Aksi halde...

Abdurrahim, durum vahim...