BolununSesi; Halkın Gazetesi

Ayarımız 1945 yılından sonra bozuldu

Ali Özdemir

    14 Şubat 2013

         1800'lü yıllarda iyice çökmeye başlayan Osmanlı Devleti Batı'nın modern yanlarını almak için harekete geçti. Ancak sadece giyim, dil, ahlak ölçülerini almakla yetindi. Bilimsel ölçüler ülkeye taşınmadı.

        Yıkılan Osmanlı'nın mirası üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti 1923-1945 arası eğitimde, sanatta, bilimde, tarımda, kültürde doğru işler yaptı.

         İkinci Dünya Savaşı 45'te bittikten sonra dünya ABD ve SSCB (Rusya) tarafından iki bloka ayrıldı. O dönemde Türkiye'yi yöneten İsmet İnönü liderliğindeki elit ABD'nin önderlik ettiği blokun içinde yer almayı tercih etti.

         İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Giyim, beslenme, okuma, yazma, eğlenme, inanç, üretim haritamız ABD'nin kopyası olmaya başladı. Toplum olarak ABD köylüsü gibi yaşamaya başladık.

         Az okuduk, az öğrendik, az çalıştık, az inandık, az sevdik, az saydık, az sabrettik. Çok yedik, çok içtik, çok yattık, çok kirlettik, çok tatil yaptık.

         Doğum günü, anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, emekçiler günü, kadınlar günü, noel günü, zafer günü, derby günü... gibi icatlarla hep yattık.

         ABD'li gibi yaşarken onların her dediğini doğru kabul ettik. Eğitimimizi, tarımımızı, sanayimizi, turizmimizi, dilimizi, televizyonumuzu, medyamızı, dinimizi onlar planladı.

         Partilerimizde kimlerin öne çıkarılacağına ABD'li ajanlar karar verdi.

         1952'de NATO'ya üye olduk. ABD için Güney Kore'ye 5 bin asker gönderip yarısını kaybettik.

         NATO'ye girince ABD'nin nükleer silahları Anadolu'nun her yanına yerleştirildi.

         Dış politikamız ABD çıkarlarına göre ilerledi. Cezayir'in bağımsızlık mücadelesinde Fransa'nın yanında yer aldık. Mısır'ın Süveyş Kanalını sahiplenme mücadelesinde İngilizlerin yanında yer aldık.

         1948 yılında evrensel hukuk kuralları çiğnenerek kurulan İsrail'i tanıyan ilk müslüman ülke olduk.

         1945'ten sonra ABD'nin, İngiltere'nin, İsrail'in desteklediği partiler iktidara geldi. Onların çizdiği yolda ilerleyen partilere bir şey olmadı. Biraz bağımsız politika üretmeye kalkanlar kışkırtılan askerler tarafından yapılan darbelerle devrildi.

          Darbe yapan ABD yanlısı askerler halkı uyutmak için yüzeysel, sahte, öze inmeyen, şekilci, egemenden yana olan Atatürkçülüğü kullandılar.

         1968 doğumlu olduğum için sadece 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yaşananları daha iyi analiz edebiliyorum. O zamanlar asker kökenli Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam'ın okullarda anormal düzeyde Atatürkçülük aşılamaya çalıştığı yıllar olarak belleğimde duruyor. Bize sürekli Atatürk anlatılıyordu. Ama anlatanlar bile bunun eziyet, tiksindirme, uzaklaştırma amaçlı ilkel propagandalar olduğunun farkındaydı.

         Atatürk'ün yapmak istediği işlerin ne olduğunu tam olarak 35-40 yaşıma gelince anlayabildim.

          Bugün eğitimde, kültürde, sağlıkta, sporda, sanatta, bilimde, tarımda, sanayide, turizmde, inançta, idealde ileri toplumlar düzeyinde değilsek bunun sebebi 1945'ten sonra içimize giren ABD'lilerin her dediğini doğru kabul etmemizdendir.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak