Devletin çalımı

   Sevgili arkadaşım Belgin ÖZER anlatıyor.

 "Devlet ihtiyacı olan Çam Fidelerinin hakkından gelemedi.
   Kendi yetiştirdikleri hem pahalıya patlıyor hem de ihtiyacın altında kalıyordu.
   Özel sektörü yani köylüyü teşvik etti.
   Ben de nacizane Bolu'da öne düştüm.
   Toplantılar yaptım, köylü vatandaşlarımın ayağına gittim.
   Zamanımı verdim,
   Maddi manevi gücümü seferber ettim.
   Örnek üretimleri gerçekleştirdim.
   Bana inananlar peşimden geldi.
   İlk fideler hepimizi sevindirdi.
   Başarısı beni, getirisi vatandaşları mutlu etti.
   İşe soyunanların sayısı günden güne arttı.
   Hepimiz oh başardık dediğimizde ilk sinyaller gelmeye başladı.
   Yeter daha fazlasına ihtiyaç yok, frene basın dendi.
   Yeni isteklilere hayır demek zorunda kaldık.
    Şimdilerde ise biz devlet olarak yeniden üretime geçeceğiz sizlere güle güle diyorlar.
    Oysa bizim bire mal ettiğimize devlet beş kat fazla ödüyordu.
    Onlarda bir traktörü üç kişi kullanır.
    Mesai saatinin bitmesi beklenir.
    Ne bizim süratimize, ne de kalitemize yetişmeleri mümkün değil.
    Yıllarca deneyip başaramadıkları devletçiliğe geri dönüyorlardı.
    Dilimizin döndüğünce anlatıyoruz ama dinleyenimiz yok.
    Yazık oluyor Bolu'ya, Bolulular'a"

     İlahi  Belgin  üzüldüğün şeye bak.
     Gören de hiç aldatılmadın sanacak
     Sanki bugüne kadar yaptıkların için millet teşekkür kuyruğunda da biz mi görmüyoruz ?
     Devletle ilk tanışanlardan gibisin.
     Sonra Başbakanımız "Deniz bilmezse Halik bilir" Demiyor mu?
     Bugüne kadar denize attıklarının sayısı bir fazla oldu kabul et.
     Sevdiğin tabir ile "keyfine bak",
     Boluluca'sını da söyleyeyim OLUVESİN.
     OLDU MU ?