Yazarlar

ESKİ BAŞKAN?DAN BOLUSPOR GERÇEĞİ

Yener Bandakçıoğlu

29 Eylül 2003

Boluspor Kulübü başkanlığından ayrıldıktan sonra geçen 15 yıl içinde Boluspor yönetimi ve futbolcularla ilgili en ufak bir eleştirim olmadığını ne sözlü ne de yazılı olarak Boluspor?u hedef almadığımı, bu sütunun devamlı okurları çok iyi bilirler. Geçmiş zaman dilimi içinde Boluspor?la ilgili çokça yazı yazdım. Onlarda hep Boluspor?un yanında oldum. Boluspor?u yönetmenin ne kadar zor olduğunu vurguladım. Devamlı olarak ta Boluspor?u yönetenlerden ?Allah razı olsun? dedim. Bu satırları niçin yazıyorum? Boluspor?un eski başkanlarından Süha Alparslan kardeşim, Bolu Gündem refikimizdeki köşesinde her hafta büyük bir beğeni ile okuduğumuz yazılarından bu hafta belki de en güzelini Boluspor?a ayırmış. Süha?nın yazısını bir özeleştiri şaheseri olarak değerlendirdiğimden bu hafta sütunumu bu nefis yazıya ayırmak istiyorum. İşte Süha?nın noktasına ve virgülüne değinmeden güzel yazısı:

?Boluspor?un nasıl olmasını bekliyordunuz?

Büyükşehir Belediye takımları, Ankaraspor, İstanbul B.B., Gaziantep B.B. gibi mi?...

Yoksa, Doğan Holding desteğindeki Gümüşhane Doğanspor gibi mi?...

Yimpaş Yozgatspor...

Çanakkale Dardenel...

Vestel Manisaspor...

Çaykur Rizespor,

Yoksa, yoksa

Bugüne dek Uzanlar?ın kontrolündeki, Adanaspor, İstanbulspor gibi mi?

Gördüğünüz gibi tüfek icat olmuş mertlik bozulmuş.

Büyük takımların durumu zaten belli. Onlar dolarlı, borsalı olmuşlar.

Biz ne yapacağız?

Falan piliç firmasının deplasman masraflarını karşılaması, filan holdingin işçilerine, Boluspor?a destek kombine bilet satması ile ekonomik güçlüklerimizi yenebilecek miyiz?

Ekonomik güçlüklerin üstesinden gelmeden başarıyı yakalayabilme olanağı var mı?

Geçmişi anımsayalım... Boluspor birinci ligde... Başarılı bir grafik çiziyor. Ülkede çim sahalar çok az. Üçüncü lig henüz kurulmamış. Ulaşım olanakları kısıtlı. Profesyonel futbolcu sayısı bugüne göre mukayese bile edilecek konumda değil.

Boluspor?un ekonomik sıkıntısı yok. Futbolcu alır, satar. Orman ihaleleri var. Kamil Bilgihan Holding gibi Türkiye kömür tekellerinden biri Boluspor?un arkasında, ama Boluspor Bilgihan A.Ş. gibi öngörmeleri yok. Yener Abi önce Genel Sekreterlik makamını, daha sonra Boluspor Başkanlığı?nı mükemmel organize ediyor.

Sonra Yılmaz Becikoğlu, Necdet Gören dönemleri.

Bu dönemlerin bitiminde ikinci kuşak bizler varız yönetimde, ben ve arkadaşlarım. Tüfeğin keşfedilmeye başlandığı dönem.

Ben ve yönetimin 250.000 DM veriyoruz kulübe, geri almamak koşulu ile. ATV?nin desteği var. Durum fena değil, play-off?ta idare ediyoruz.

1995-1996 yılları artık tüfek icat olmuş, makineli tüfekler bile var.

Konjonktür değişmiş, amatörler bile ağzını dolarla açıyor. Kablolu-dijital yayınlar birinci lig kulüplerine milyon dolarlar veriyor. Yayın tekelinin kırılmaması için birinci lig kulüpler birliği kuruluyor. Seyirci yapılanması değişiyor. Paralı amigolar, hakem mafyası, kulüplere el atan, el attığı kulübe ismini veren sermaye grupları. Kulüp rantından politik çıkar bekleyen post-modern siyasetçiler.

Ee ne olacak?

Aynen böyle olacak.

Ülkenin siyasal ekonomik şekillenmesinin, yansımasının futboldan bağımsız olması mümkün mü?

Ülkedeki milli gelir dağılımındaki korkunç adaletsizliğin, futbol takımları arasındaki uçurumu daha da derinleştireceğini görmek bu anlamda kehanet sayılmaz.

Sayılmaz ama, gene de bütün bunlara rağmen Boluspor üçüncü lige yakışmıyor.

Hangi koşulda olursa olsun konu Boluspor olunca, insan duygusallıktan kurtulamıyor, hayal kurmaktan kendini alamıyor.

Milli gelir sıralamasında Bolu ilk onda. Biraz rantiyeciler zulalarından çıksalar da, etraflarında neler oluyor bi dönüp baksalar iyi olacak.

Yoksa mağlup olduğumuz maçlardan sonra, takım, Yener Abi ve yönetimi aleyhinde tezahürat yapmak erlik değil.

Çünkü Yener Bandakçıoğlu ve idare heyeti bu koşullarda Boluspor?un yakalayabileceği en iyi yönetimlerden biri.?

Teşekkürler Süha. Senin bu duyarlılığın ve içtenliğin ümit ederim herkese örnek olur.

DOSTLARIMIZIN MUTLULUĞU BİZİ DE MUTLU EDİYOR

Zaman zaman bu sütunlarda dostlarımızın mutlu günlerinden de bahsetmekten ayrı bir mutluluk duyarım. Bu hafta sonu da böyle mutlu günler için Perşembe ve Cumartesi akşamları Tempra?yı Ankara?ya gazladım. Cuma akşamı Bolu'daydık.

Perşembe günü Ankara Barosu eski Başkanı sevgili kardeşim Av. Ünsal Toker?in genç ve yakışıklı oğlu Tamer?in düğünü için Ankara Gazi Orduevi?ndeydik. Ünsal?la(Akçakocalı) hemşehri ve meslektaş olmanın yanında akrabalık bağlarının da ötesinde bir yakınlığımız vardır. Ünsal?ın kayınvalidesi Akçakoca?da ki ev sahibimiz cennetmekan Hüsnü Gülen amcamın kızı Sabahat Soykan ablam ile kayınpederi Mudurnu?da ki ev sahibimiz cennetmekan Hulisi Soykan hoca efendinin oğlu cennetmekan Mustafa Soykan abim, cennetmekan annem Meliha Bandakçıoğlu?nun öz çocukları gibi bize yakındı. Sabahat ablamla Mustafa abimi annemin nasıl dünürbaşı olarak evlendirmiş olduğunu daha önceleri Mudurnu?yla ilgili bir yazımda açıklamıştım.

Cuma akşamı Termal?de çok sevgili dostum ve arkadaşım Bolu muhasebecilerinin duayeni Mehmet Erdem?in cici ve güzel kızı Bengü?nün nişanını yaptık. Bengü ve Umut çiftinin nişan yüzüklerini büyük bir onurla taktım.

Cumartesi akşamı da Ankara?daydık. Beypiliç ve Beyyem?in ülkenin en büyük şirketlerinden biri haline gelmesinde büyük bir paya sahip, sevgili kardeşim Seyfettin İnal ve muhterem eşleri Seher İnal hanımefendinin biricik kızları Tülin?in, Bilkent Oteldeki düğünündeydik. Düğüne Bolu'dan da geniş bir katılım vardı.

Tüm dostlarımı ve hayat yolunda mutlu bir adım atan genç çiftleri yürekten kutluyorum.

Yazarın diğer yazıları