SÜTUNUMU ÖZLEDİM

İki haftadır sizlerden ayrıyım. Ne zaman sütunumda bir boşluk olsa hemen fiskos gazetesi yayına başlıyor: (- Yener abi yine Patronla arasını bozmuş. Onun için yazmıyor.)  Oysa hiçte öyle değil. İki hafta önce Ramazan Bayramı nedeniyle- yani Bayram reklam ve ilanlarının hafta başından önce okurlara ulaştırılması için- gazetenin baskısı Pazar akşamından Cuma akşamına alınmış. Bizde defaatle yazdığımız gibi gazeteye Pazar akşamı için konsantre olduğumuzdan bu öne alma dolayısıyla hazırlıksız yakalanmış olduk.

Sevgili Patron, baskının öne alındığını söylediğinde yapacak bir şey yoktu. Kendisine (- Bir mazeret yazıver.  Zaten pek tadım da yok) deyince Patron bunu hakikaten rahatsızım gibi algılamış ve (- Başyazarımız Yener Bandakçıoğlu rahatsızlığı nedeniyle bu haftaki yazısını yazamamıştır) diye not düşmüş. Sevgili okurlarım benim hakikaten rahatsızlık geçirdiğimi zannettiklerinden bir çok mesaj aldım. Kendilerine yürekten teşekkür ediyorum. Ama, işin doğrusu dediğim gibi oldu.

Geçen hafta da Sapancaspor deplasmanı dolayısıyla sütunum boş kaldı. Boluspor başkanlığımız, bütün bir hafta boyu mesaimizin büyük bir bölümünü alıyor. Maddi ve manevi sorunlar, bu sorunlara çözüm arayışları, maçlarda alınacak olası neticeler zihnimizi bütün bir hafta meşgul ediyor. Üstüne üstlük bir de yıllardan beri uyguladığım prensipler ışığında takımın tüm maçlarına gitme ve her şeyi gözlerimle görme hastalığım, mutlaka beyin jimnastiğimi etkiliyor. Böyle olunca da ortaya turşusu çıkmış bir Yener Bandakçıoğlu kalıyor. Boluspor başkanlığımız devam ettiği ve maçlarda Pazar günleri oynandığı sürece sütunumun zaman zaman boş kalması büyük bir ihtimalle karşımızdadır.
Özür dilememizi bu satırlarla noktalayıp bu haftaki  diyeceklerimize gelelim.

Bolumuzda son haftalarda gelişen iki olay diğer olayların önüne geçmiş durumda. Bu hafta sonu Bolu gündemine düşen JİTEM Operasyonu benim sütunumun konusu değildir. Kaldı ki bu operasyonun lideri olarak gösterilen Yusuf Bayrak  yıllarca CHP saflarında birlikte çalıştığım cennetmekan dostum Esat Bayrak?ın oğludur. Yıllardan beri de her görüştüğümüzde elimizi öpen, saygıda kusur etmeyen bir kardeşimizdir.

Bizim için olay dediğimiz şey Boluspor?un son haftalardaki müthiş performansı. İçinde olmayanlar bilmezler. Bir kulübü yönetmek dünyanın en zor görevlerinden biridir. Herkes takımdan her maçta galibiyet ve lig sonunda da şampiyonluk bekler. Takım kötü sonuçlar alırsa başkan ve yönetim seyirci gözünde bir hiçtir.  Tablo tersine dönüp takım başarılı sonuçlar almaya başladığında o hiç olan başkan ve yönetim en büyük başkan ve yönetim olur. Son üç haftada en büyük başkan olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bugünde- dün- gurubumuzun en güçlü takımlarından Bakırköyspor?la oynadık. Gönlümüz galibiyet istiyordu. Ama olmadı. Gurubumuzun şampiyon adaylarından Bakırköyspor?la berabere kaldık. Maçın genel atmosferi içinde beraberliğin de iyi bir sonuç olduğunu düşünüyorum. Şunu artık
rahatlıkla ifade edebilirim ki Boluspor?un üst sıralara tırmanma mücadelesi bundan böyle artarak devam edecektir.

İkinci olay dediğim şey ise yaklaşan yerel seçimlerdir. Yerel seçimlerin AKP ile CHP arasında geçeceğini artık Mısır?daki sağır sultan bile duydu. Diğer partilerimiz, biraz da yerel basının sayfa doldurma taktiğiyle mangalda kül bırakmıyorlarsa da, Ben AKP ve CHP dışındaki  partilerimizin yerel seçimlere ciddi bir biçimde katılacaklarını hiç zannetmiyorum. Seçim kolay bir iş değildir. Zamanınızı, paranızı bu işe tahsis edeceksiniz. Hiç ümitsiz olduğunuz bir ortamda yıpranmaya ve para harcamaya kimse heveslenmez. Diğer partilerin aday dahi gösterememelerinin sebebi 3 Kasım seçimlerinin iki partili sistemi fiilen Türkiye?ye getirmiş olmasıdır. Baksanıza, CHP?den eski Genel Başkanım, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit ve ANAP Genel Başkanı Ali Talip Özdemir  uğrayacakları yeni bir seçim hezimeti ihtimali karşısında Genel Başkanlıktan ayrılacaklarını şimdiden ilan etmiş bulunuyorlar. Seçimin favorisi iki parti olunca adaylarda bu partilerde yoğunlaşacak gibi gözüküyor. Şimdilik AKP?de üç, CHP?de iki aday var. Bunları hepiniz biliyorsunuz. Seçim takviminin ilanından sonra aday sayısı bu partiler için artabilir. Ancak şurası da bir gerçek ki mevcut adaylar içinde kolları ilk sıvayan sevgili kardeşim Ali Ercoşkun oldu. Ali, bilgisayar mühendisi olmasının da verdiği bir avantajla yarışa önce başladı. Amerikanvari çalışıyor. Ramazan?ın son haftası tüm yerel basını ve parti teşkilatını ayrı ayrı  iftarlarda topladı. Bu İftarlardan birine Bolununsesi ailesi olarak bizlerde katıldık. Ayrıca bugünlerde tüm caddelerimiz Ali?nin billboardlardaki reklamlarıyla donanmış halde. Şimdilik seçimler de ilk ciddi çıkışı yapan Ali kardeşimize başarılar diliyor, Allah kolaylık versin diyorum.

İYİ Kİ DOĞDUN ZİYA

1992 yılından bu yana Boluspor yönetimlerinde hiç değişmeyen bir isim var. Asbaşkan Ziya Demiralp. Ziya?nın benim kanalımla nasıl Boluspor camiasına geldiğini geçmiş yazılarımdan birinde etraflı bir biçimde yazmıştım. Bu değerli kardeşim tam onbir yıldan beri hiç bıkmadan hiç usanmadan tüm yönetim kurulu toplantılarına ta İstanbul?dan kalkıp geldiği gibi, takımın Bolu'da ve deplasmanda oynadığı hiç bir maçı da kaçırmaz. Bazı haftalar Pazar günü maçtan sonra İstanbul?a döner ve Pazartesi akşamı toplantı için yeniden Bolu'ya gelir. Boluspor için yaptığı yıllardan beri devam eden maddi ve manevi desteğin ölçüsü bugüne kadar hesaplanmamıştır. Bizim de yönetimi devralırken düşündüğümüz olmazsa olmaz isimlerin başında gelen sevgili kardeşim Ziya Demiralp önceki hafta 48 yaşını bitirdi. Kendisine Yüce Allah?tan nice nice mutlu ve güzel yıllar diliyorum. Ve tüm kalbimle Boluspor?a yaptığı katkılar için O?nun bir abisi olma onuruyla ?İyi ki doğdun Ziya? diyorum.