Halkın vicdanının SESİ olmak SUÇ değildir

BEREKETLİ BİR KONU

Yener Bandakçıoğlu

    11 Mart 2003

    Bizim gibi amatör köşe yazarları için en önemli sorun haftalık da olsa konu bulmaktır. Değerli okurlarım, sütunumda hep Bolu ile ilgili konulara değindiğimi bilirler. Böyle olunca bütün bir hafta ne yazacağım diye düşünme zorunda kalıyorsunuz. Son haftlarda belki de Ramazan ayının bereketinden mevzu kıtlığı çekmiyoruz. Son iki yazım, sayın Yavuz Donat?ın ve sayın Turgut Kalaycıoğlu?nun yardımlarıyla sütunumu doldurmuştu. Sayın Yavuz Donat?ın Sabah Gazetesindeki sütunundaki Bolu ile ilgili izlenimlerini eleştirdiğim 13 Ekim 2003 Pazartesi günlü ?Bilmediğimiz Bolu? başlıklı yazım ve yine o yazımın internet kanalıyla aldığım tepkileri üzerine yazdığım ?Dört Maaş Giren Eve Ulaşamadık? başlıklı yazımla o mevzuyu kapattık derken, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız Turgut Kalaycıoğlu?nun 28 Ekim 2003 günü yaptığı basın toplantısı bir kere daha aynı konuya değinmeme ve böylece de mevzu bulmama vesile oldu.

    Öncelikle sayın Turgut Kalaycıoğlu?nu böyle bir basın toplantısına beni davet etmediği için eleştiriyorum. Sevgili kardeşim yerel basından izlediğim kadarıyla, yerel basında yer alan haber ve yorumlar üzerine bir basın toplantısı yapıyor. Ancak, bu haber ve yorumların kimin tarafından dile getirildiğini açıklamıyor. Bu konunun ilk önce tarafımdan dile getirildiğini söylemek benim için bir onur olmuştur. Geçen sayımızda da ifade ettiğim gibi konu benden bir hafta ve on gün sonrada diğer arkadaşlarımız tarafından ele alınmıştır. Ben basın toplantısında sayın Kalaycıoğlu?ndan öncelikle şunu söylemesini beklerdim: (-Sayın Yavuz Donat?ın yazısı hiç bir tepki almadan arşivin sayfalarında yerini almak üzereyken Yener Abi ilk defa bolununsesi?nde konuyu dile getirmiştir. Böylece Bolu'da bir tepki oluşturmuştur. Ben de bu günkü basın toplantısını bu tepkilere cevap olarak yapıyorum. Sizlere böyle bir açıklama yapmama vesile olduğu için Yener Abiye teşekkürler ediyorum.)

    Yukarıda değindiğim gibi eğer sevgili kardeşim Kalaycıoğlu basın toplantısına beni de davet etme nezaketini gösterseydi bazı hususları orada dile getirilebilir ve daha olumlu bir sonuca ulaşılabilirdik.

    Şimdi gelelim sayın Kalaycıoğlu?nun basın toplantısına. Yerel basından okuduğumuz ve öğrendiğimiz kadarıyla sayın Yavuz Donat, sayın Kalaycıoğlu?na çok büyük bir çalım atmış. Meğer, sayın Donat kendisine verilen bilgiler yerine kafasından uydurduğu Bolu'yu yazmış. Benim bu işe pek aklım ermedi. Eğer bu şekildeki yanlışlıklar Türkiye?nin en büyük gazetelerinden birinde, Türkiye?nin en büyük yazarlarından biri tarafından yapılıyorsa vay halimize! Ve eğer durum böyle olmuşsa sayın Kalaycıoğlu?nun daha Donat?ın yazısı Sabah Gazetesinde çıkar çıkmaz konuyu düzeltmesi, bir açıklama yapması, hatta hatta hafta içinde yaptığı basın toplantısını o günlerde yapıp Yavuz Donat?ı ben size böyle demedim diye tekzip etmesi gerekirdi. Ayrıca Ticaret ve Sanayi Odamızın yayın organında, Yavuz Donat?ın yazısının Ticaret ve Sanayi Odamız için bir reklam aracı olarak kullanılmaması gerekirdi.

    Bu arada ?Dört Maaş Giren Aile? kavramımızda değişti. Ben bu kavramı dört maaş dolayısıyla hali vakti yerinde bir aile olarak tanımlamış ve geçen haftaki yazımda bu yolda beni eleştiren sayın Filiz Sarıkaya?dan bildiği dört maaşlı ailelerden birinin ismini vermesini rica etmiş ve bu aileye iftarda konuk olabileceğimi söylemiştim. Sevgili kardeşim Turgut Kalaycıoğlu dört maaş giren ailenin benim algıladığımın aksine ?fakirliği çağrıştırdığını ve dört maaş girmesine rağmen yaşamlarını ancak idame ettirebilen bir aile olduğunu söylüyor. Bu fukaralığın tarifiydi? diyor. Yine Kalaycıoğlu?nun dediğine göre Yavuz Donat o konuyu da kendi istediği gibi anlayıp sunmuş.

    Yine bu arada sayın Filiz Sarıkaya ile e-mail trafiğimiz de devam ediyor. Devamlı okuyucum olduğunu ifade ederken yanılmadığımı zannettiğim Filiz Sarıkaya bu hafta bakınız neler demiş:

    ?Sayın BANDAKÇIOĞLU;

    Gazeteniz aracılığı ile sizinle polemik yapmak istemiyorum.

    Kullandığım isim müstehar bir isim değildir. Gazetenizin patronu da beni gayet iyi tanır.

    Sayın Donat?la fikir uyuşmazlığınızın, Bolu'ya farklı pencerelerden bakmanızdan kaynaklandığı kanaatindeyim. Zira, Sayın Donat Bolu özeline Türkiye genelinden bakarak yaklaşmış ve böyle değerlendirmiştir. Bolu'da Türkiye?nin bir çok yerinde göremediği güzellikleri görmüş ve bunları okurlarıyla paylaşmak istemiştir. Siz yerel bir gazete yazarı olarak Bolu'daki bu güzellikleri görmekten ziyade negatif şeyleri görmeyi daha iyi başarıyor olabilirsiniz.

    Ben size Bolu'da hiç fakir aile olmadığını, Bolu'nun güllük gülistanlık bir şehir olduğunu iddia etmedim. Ama şu bir gerçek ki, Türkiye perspektifinden bakıldığında ?Tokun açın halinden anladığı, manevi duyguların zirvelerde yaşandığı ?nadide bir şehrimiz var. Bunun ulusal medyaya yansımasından aldığımız hazzı dile getirmek istedim.

    Bugün fakirliğin hiç olmadığı bir dünya ülkesi düşünebiliyor musunuz ki ?

    Milyonlarca insanın çöplüklerde yiyecek aradığı, manav artıklarını ayıkladığı ve bu vesileyle karnını doyurduğu bir ülkede yaşıyorken ; vefanın, yardımlaşmanın, paylaşmanın doruk noktalarda olduğu bir ilde yaşıyor olmak bir şans belki de. Belki de Köroğlunun diyarında yaşamanın farkı bu olsa gerek.

    Sayın Ahmet Okutan Bolu da çok fakir aile olduğunu söylemiş ve yardım istemiş. 2002 yılında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından bunlara bir trilyon yardım yapılmış. Gördüğünüz üzere, Bolu'da yardımlaşma hat safhadadır ve açın halinden anlayan toklar yardım ellerini çoktan uzatmışlardır.

    Bolu'lu olup ta Boluda yaşayan insanlar arasında aç yoktur, açıkta yoktur.

    Bu vesileyle hayırlı Ramazanlar dilerim. Filiz SARIKAYA?

    Evet sevgili okurlarım, yazımın başlığında değindiğim gibi konumuz hakikaten bereketli bir konuymuş. Bu hafta üçledik. Bakarsınız önümüzdeki günler dörtleriz.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Çok söyleyen değil, çok iş yapan yöneticeye muhtaçsınız.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Sincan Hurdacı