BolununSesi; 33 yıldır sadece halkın desteği ile yaşıyor

Bolu Barosu?ndan bir ilk

Yener Bandakçıoğlu

    27 Haziran 2005

    Baro deyince hepimizin aklına avukatların mesleki kuruluşu gelir. Avukatlık Kanunu?na göre 15?den fazla avukat olan il merkezlerinde Baro kurulması mecburidir. Baro, Türkçe bir kelime değil. Bize Fransızca?dan gelmiş. Eskiden mahkemelerde avukatlarla hakimler arasında bir mania olmadığı için avukatlar zaman zaman hakimlerin üzerlerine yürürler, bu da mahkemelerin saygınlığına gölge düşürürmüş. Bu mahzuru önlemek için zamanla avukatların duruşmada bulundukları yerlerin önüne bahçe darabası gibi engeller yapılmaya başlanmış. Türkçe, engel olarak tanımlayabileceğimiz bu kelime zaman içinde avukatların mesleki kuruluşlarının adı olmuş.

    Yukarıdaki bağlam içinde Bolumuzda ki (Bolu ilindeki) avukat sayısı 15?i bulunca o zaman ki üstadlarımız bağlı oldukları İzmit Barosu?ndan ayrılarak, 1950 yılında Bolu Barosu?nu kurmuşlar. 2000 yılında da Düzce ilçemizin il olması nedeniyle Düzce?de de Baro kurulmuş.

    Bolu Barosu?nun avukat sayısı itibariyle Türkiyemizin küçük Barolarından biri olduğunu söylemek durumundayız. Mesela İstanbul Barosu?nda 18.800 avukat kayıtlı olduğunu söylersek 117 mevcutlu Baromuza sırf sayı yönünden küçük Baro diyebiliriz. Ancak Bolu Barosu mevcudunun azlığına rağmen mensuplarının nitelikleri, mesleki bilgi ve becerileri, aralarında ki meslek dayanışma ve arkadaşlık bağları itibariyle Türkiye?nin önde gelen Barolarından birisidir. Bunları sadece biz değil, Türkiye?nin dört bir tarafından dava ve iş takip etmek üzere Bolumuza gelen başka Barolara mensup meslektaşlarımız da açık açık ifade etmektedirler.

    Bu Cumartesi, Bolu Barosu kuruluşundan bugüne ilk defa tertiplediği muhteşem bir Sempozyumla yine büyüklüğünü gösterdi. Yeni Türk Ceza Kanunu ile Yeni Ceza Muhakemesi Kanununun ele alındığı sempozyum gerek düzenleniş biçimi, gerek katılan hocalarımızın nitelikleri ve gerekse organizasyonun kusursuz işlemesi nedeniyle tam not aldı. Bir defa konu çok iyi seçilmişti. Toplumumuzu çok yakından ilgilendiren ve hayat boyunca herkesin hiç olmazsa bir defa başından geçecek olaylarda, karşısına çıkacak kanunlar ele alınmıştı.

    Organizasyonun fevkalade olduğunu söylemiştim. Bu bağlamda Bolu Barosu sempozyum için ilimizde davet edilmesi gereken herkesi davet etmişti. İlimizde ki tüm hakim ve savcılarımız, tüm polis ve jandarma teşkilatımız, tüm avukatlarımız ve tüm halkımız yaygın ve etkin bir haberleşme ağıyla sempozyumdan haberdar edildiler. Ancak Baromuzun bu çok özverili davetine rağmen katılımın arzu edilir seviyede olmadığını da gördük. Ama şunu söylemek isteriz; katılmayanlar çok şeyler kaybettiler.

    Bir süre önce Galatasaray Üniversitesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Kürsüsü profesörlerinin öncülüğünde Türk Ceza Hukuku Derneği kuruldu. Kuruluşunda 10 üyesi bulunan Dernek bugün Türkiye?nin Ceza Hukuku ve Ceza Usul Hukuku gündemine damgasını vuran çalışmaların ve başarıların sahibi olarak gitgide yükselen bir grafik çizmektedir. İşte Baromuz bu güzel sempozyumu bu Derneğin bilgisi ve yardımı altında düzenledi. Derneğin çok mümtaz mensupları Prof. Dr. Erol Cihan, Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Prof. Dr. Erdener Yurtcan, Doç. Dr. Yener Ünver, Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Av. Fikret İlkiz, Av. H. Fehmi Demir, Av. Şeref Dede ve Av. Mehmet İpek hiçbir maddi menfaat beklemeden Bolumuza geldiler. Misafirlerimizin arasında eski dostlarımın da bulunması benim için büyük bir sürpriz ve nostalji oldu. Sempozyumun 3. Oturum Başkanlığı, ?hayrülhalef? halefim Baro Başkanımız sevgili kardeşim Av. Tuncay Alnıak tarafından bana tevdi edilmişti. 3. Oturumu açarken eski dostlarım Prof. Dr. Erdener Yurtcan ile Prof. Dr. Köksal Bayraktar?ı yıllar sonra yeniden Bolu'da görmekten duyduğum mutluluğu ve bu çok güzide iki ilim adamının üstün niteliklerini salondakilerle paylaşmak için bir nebze konuşmadan duramadım. Sayın Erdener Yurtcanla Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu üyeliği yaptığım dönemden kalma bir dostluğum vardır. Sayın Yurtcan o zamanlar çok meşhur olan ?Naklen Yayın ve Havuz? davalarında etkin roller oynamıştı. Tahkim Kurulu o günlerde en popüler devrini yaşıyordu. Her akşam Tv?lerde bol bol görüntülerimiz yayınlanmaktaydı. Bugünlerde ?Havuz? yeniden gündemde. Bakalım 4 büyükler mi yoksa Anadolu Kulüpler Birliği mi sonuç alacak? Sayın Prof. Dr. Köksal Bayraktar?la dostluğumuzda eski yıllara dayanır. Sayın Bayraktar, Boluspor tarihinin en meşhur davasında Boluspor?un vekili olarak çalışmıştı. Bu davanın ne olduğunu açıklamayacağım. Boluspor tarihini takip edenler neyi kast ettiğimi anlamış olmalılar. Çok beyefendi ve çok kibar bir insan olan Bayraktar hocamızla o günlerden sonra uzun süre tebrikleştik. Ancak bu iletişimimiz zamanla kesildi. Çok yoğun bir çalışma temposu içinde olduğunu bildiğim hocamız mı kabahatli yoksa ben mi kabahatliyim bilemiyorum.

    Dört oturum halinde devam eden uzun süreli sempozyumu çok kısa ve basit cümlelerle sizlere özetlemem gerekirse söyleyeceğim şudur: Mesleklerinde ve branşlarında otorite olan Türkiye?nin en seçkin Ceza Hukukçularının tamamı yeni Ceza Kanunu?na karşıdırlar. Bu kanunu gerek yazılış biçimi, gerekse mündericatı itibariyle beğenmemektedirler. Bu kanunun güncel olayların tesiri altında hazırlanmış bir ?Tepki Kanunu? olduğunu söylemektedirler. Hatta hatta Doç. Dr. Ümit Kocasakal?a göre bu kanun bir ?Devrim? kanunu değil bir ?Devirim? kanunudur.

    Baromuz yine mükemmel organizasyonun bir parçası olarak tüm konuşmaları noktası ve virgülüne kadar banda alıp en kısa zamanda yayınlayacağından sütunumun genel esprisi içinde konuşmalara yer vermiyorum. Ancak Sayın Erdener Yurtcan hocamızın hepimizin kafasına tak tak vurduğu bir söylem var ki ciltlere değer. Sayın hocamız son günlerde basına da yansıyan polisin bir zanlıyı kovalarken zanlının bir eve sığınması karşısında, hakimden arama kararı alınması için geçen sürede zanlının yakalanamamasını bakınız ne güzel izah ediyor: (-Yahu bu arama değil ki, bu yakalama. Eve girer adamı çatır çatır yakalarsın) Yeni CMK?da daha neler neler var.

    Sözün özeti şu ki sırf AB?ye şirin gözükmek için alelacele çıkarılmış olan Yeni TCK ve yeni CMK önümüzdeki günlerde çok şeylere gebe.

    Hocalarımızın da ifade ettiği gibi bu kanunlarla Türkiye bir arpa boyu yol alamayacak. Adalet tıkanacak ve işlemez hale gelecek.

    Bolumuza böylesine güzel ve kapsamlı bir etkinliğe ev sahibi olma fırsatını veren Baromuzun çok değeli ve çalışkan Başkanı Av. Tuncay Alnıak?a, Baro Yönetim Kurulu?na, organizasyonda Yönetim Kurulu üyesiymiş gibi çalışan değerli kardeşlerim Av. Arzu Aydın Özdoğan ve Av. H. İbrahim Yılmaz?a, stajyer avukatlarımızın tümüne ve de burada unutmuş olabileceğim tüm meslektaşlarıma tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum.

    Ben herkesi methetmem

    Çok değil bundan 5-6 hafta önce ?Adı Güzel Kendi Güzel Muhammet? başlıklı yazımda zaman zaman sütunuma konuk ettiğim değerli Müftümüz Ahmet Okutan Hocaefendi hazretleri hakkında şunları yazmışım:

    ?Sayın Müftümü, birkaç kez yazılarımda değindiğim gibi Bolu'ya atandığı günden bu yana Müftülük görevinin kendisine verdiği insanlarımızı aydınlatma görevini çok büyük başarı ile yerine getirmektedir. 1960?lı yıllardan bu yana ilimizin değerli Müftülerinin hepsiyle yakınlığım ve samimiyetim olmuştur. Ancak bu hepsi bir birinden kıymetli müftülerimiz görevlerini sayın Okutan kadar kapsamlı bir biçimde yapmıyorlardı?

    Bu gün-dün- davetli olduğumuz bir tören Sayın Müftünün başarılarının belki de en büyüğüydü. Bu güne kadar hiçbir saygıdeğer müftümüzün aklına gelmeyen ya da gelmesine rağmen başaramadığı bir büyük eserin açılış törenine onurla katıldık. Sayın Müftü Bolu'ya atandığı ilk günden beri Bolu Müftülüğü?nün adına yakışır bir binaya sahip olmasını kendisine en büyük görev olarak vermiş ve ısrarlı çalışmalarıyla sonuca ulaşmıştı.

    Sümer Mahallesi?nde ki yeni Müftülük binamız kişisel görüşüme göre yeri hariç mükemmel bir eserdir. Tahmin ediyorum yerin temininde de bazı faktörler rol oynamış olabilir. Ancak yeni Emniyet Müdürlüğümüzde olduğu gibi yer önemli değil. Önemli olan bu muhteşem eserin Bolu'ya kazandırılmasıdır. Sayın Müftümüz kısa ve öz konuşmasında binanın temelinin atılışından bu güne emeği geçenleri hayırla yad etti. Öğrendiğimize göre başlangıç aşamasında Diyanet Vakfı?nın epey bir katkısı olmuş. Ama Sayın Müftüyü en çok etkileyen hayır sahiplerinin Erpiliç?in sahibi Ali Ericek ile Fehmi Çarıkçı abimiz olduğunu öğreniyoruz. Bu arada Mimari Projenin artık Bolu'da bir marka haline gelmiş olan Mimarlar Odası Başkanımız Hüseyin Özsoy?a, tüm dekorasyonunun ise Bolumuzun yüz akı Nurel Dekorasyonun sahibi, Boluspor?dan eski Genel Kaptanım Sevgili kardeşim Nurettin Nes?e ait olduğunu da ilave edelim.

    Bu güzel eserin Bolumuza kazandırılmasında ki emek, katkı ve başarıları dolayısıyla başta Sayın Müftümüz Ahmet Okutan Hocaefendi Hazretleri olmak üzere, Müftülük çalışanlarımızı, bağışta bulunan tüm hayır sahiplerimizi yürekten kutluyor ve tebrik ediyorum. Yüce Allah, Müftülük binamızı Bolumuza hayırlı kılsın.

    ?Mudurnu Yarışkaşı Konağı?nda keyifli bir akşam

    Anavatan Partisi iktidarının kuruluş yıllarındaki popüler İl Başkanı Nevzat Anlıtan kardeşim son yıllarda politikadan tamamen koptu. Nevzat bütün uğraşını Bolu turizmine ve eko tarıma yönlendirdi. Mudurnu?da, Mudurnu Tavukçuluk?un iflasından sonra Kaymakam Vekili Ünal Coşkun ve zamanın Belediye Başkanı Mehmet Karakaşoğlu?nun büyük gayretleriyle hayata geçirilen 3 T Projesi?nde(tarım-turizm-tekstil) Mudurnu?nun öncü girişimcilerinden biri olarak sahibi bulunduğu Yarışkaşı Konağı?nı büyük bir gayret ve öncelikle Mudurnu turizminin hizmetine sundu.

    Daha önceleri Mudurnuspor Kulübü Lokali olarak kullanıldığı için bir iki kez gitmiş olduğum Yarışkaşı Konağı?nı bu işlevinden sonra bir türlü ziyaret edememiştim. Hatta zaman zaman da Nevzat?a takılmadan edemiyordum: (-Şu ahir ömrümüzü tamamladıktan sonra her halde Yarışkaşı?na muvasalat edeceğiz)Nevzat benim bu takılmalarım üzerine Bolu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ve Bolu'nun çeşitli sorunlarının tartışıldığı ve de Sayın Prof. Dr. Kenan Mortan?ın katıldığı toplantılardan birinin Mudurnu?ya alınmasını sağladı. 4 Haziran 2005 Cumartesi günü Mudurnu?da Yarışkaşı Konağı?nda yapılacak olan toplantıda buluşmak üzere sözleştik. Ancak Sayın Prof. Dr. Kenan Mortan?ın aynı tarihte Ukrayna?da bulunması ve Bolu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Umut Oran kardeşimin de başka bir mazereti nedeni ile toplantı işar-i ahire kaldığından o gün tabiatıyla Mudurnu?ya gidemedim.

    Geçen hafta Cumartesi günü Nevzat?tan bir telefon: (-Yener Bey, bu akşam konağımızda Türk Halk Müziği Sanatçısı Kerem Altıner bir program yapacak. Gelirseniz sevinirim)

    Geçenlerde Garanti Bankası?nın düzenlediği ve benimde geniş bir şekilde sütunuma aldığım toplantıda konuşan meşhur turizmci ve turizm yazarı Sevan Nişanyan konuşmasında artık turistlerin ?şale turizmine? yöneldiklerini söylemiş ve bende bu sözleri not almıştım. İtiraf etmeliyim ki o güne kadar şale turizminin ne demek olduğunu bilmiyordum. Hemen Meydan Lauresse?yi karıştırıp Şale?nin manasını buldum. Şale, alçak dağ konutu yada balkonları ve ahşap sayvanları bulunan villa ve konut demekmiş. Yani özetlersek Şale Turizmi, ahşap otel ve motellerde ki konaklama oluyor. Şale?nin manasını öğrendim ya Nevzatçığımın davetini hemen kabul ediyorum. Böylece ahşap bir konağa gitmiş ve şale turizmi yapmış olacağım.

    Nevzat, Yarışkaşı Konağı?nı tam bir turistik tesise dönüştürmüş. Bu çabasında kendisinin en büyük yardımcısı muhterem eşleri hanımefendi. Yarışkaşı, dört dörtlük bir turizm işletmesi olmuş. İşletmenin başında profesyonel olarak Sebenli genç hemşehrimiz Orhan Koç var. Yine Düzceli hemşehrimiz Tarık Toprak?da mutfak şefi olarak görevli. Tarık?a niçin hemşehrim diyorsun diye soranlarınız olabilir. Evvela Düzce bizim eski kazamız, saniyen Düzce benim doğum yerim. Yarışkaşı?nda yemeklerin ve hizmetin çok kaliteli olduğunu rahatlıkla söylüyorum. Eşim ve ben o akşam son derece keyifli bir yemek yedik. Belki yemek yediğimiz salon küçüktü ama geceye katılan tüm hemşehrilerimizin ve işletmecilerimizin yürekleri son derece büyüktü. Mudurnu?nun SafranBolu'dan ve Beypazarı?ndan ne eksiği var? Yarışkaşı Konağı?yla başlayan, Keyvanlar ve Hacı Abdullah Konağı?yla devam eden turizm hamlesinin hiç duraksamadan devam etmesi gerekiyor. Ama bunun için Kaymakamlığın ve Belediyenin çok iyi çalışması lazım. SafranBolu'yu Safranbolu yapan zamanın Belediye Başkanı değerli dostum Kızıltan Ulukavak?tır.(1977-1980) Mehmet Karakaşoğlu?nun bu konuda ki başarılarının şimdiki Belediye Başkanımız Metin Soygür kardeşim tarafından da devam ettirilmesi lazım. Şu anda ki Sayın Mudurnu Kaymakamımızla tanışma onuruna sahip olamadık. Bu arkadaşımızın konuyla ilgili çalışmalarını bilmiyoruz. Ancak o akşam kiminle konuştuysak Mudurnu?nun bir Safranbolu yada Beypazarı olabilmesi için zamanın Kaymakam Vekili Ünal Coşkun kardeşimin yeniden Mudurnu?ya atanmasının şart olduğunu duyduk. Şu anda Hakkari?nin Çukurca İlçesi?nde şark hizmetini yapmakta olan Ünal Coşkun?un olası bir tayin kararnamesinde yeniden Mudurnu?ya atanması için çalışmamız gerekiyor. Bu hususu sayın milletvekillerimize ve Sayın Valimize Mudurnu?nun ortak bir dileği olarak duyuruyorum.


    Eşim ve ben Yarışkaşı?nda Anlıtan ailesiyle birlikteyiz. Ortada Mudurnu?muzun her konuda duayeni Saffet Öztürk abimiz. Ayakta solda Tarık Toprak, sağda Orhan Koç kardeşlerimiz.

    Yarışkaşı Konağı?nda ki güzel gece için başta Nevzat Anlıtan kardeşime, muhterem eşleri hanımefendiye, Konağın tüm görevlilerine teşekkürler. Sezonun ve önümüzdeki yılların Yarışkaşı?nın şöhretini bütün Türkiye?ye taşıyacak güzel günleri göstereceği inancıyla herkese tebrikler.

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

     

    Yazarın diğer yazıları

    GÜNÜN SÖZÜ

    Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak Antalya Hurdacı Kepez Hurdacı