Basın Konseyi dışında, hiçbir gasteci cemiyetine üye değiliz

"Şale Turizmi'nde" bir kilometre taşı: MUDURNU

    25 Temmuz 2005

    Kim derdi ki bunca yıllık Bolu sanayisine sevdalı Bolulu Yener Bandakçıoğlu artık turizmci olacak. Son yıllardaki ve haftalardaki turizm yazılarımı gördükçe ben de bu değişimi nasıl gerçekleştiğimi sorgular oldum. Bolu'nun sanayiden ümit kesmesi, herhalde beni de turizmci yaptı. Teşvik Tedbirleri kapsamına bir türlü giremememiz nedeniyle artık Bolumuzun turizm potansiyeli üzerinde çalışmak gerektiğine inanıyorum. Çok değil birkaç hafta önce Garanti Bankası Bolu Şubesi?nin büyük organizasyonunda çok başarılı bir biçimde yapılan ?Garanti Anadolu Sohbetleri? toplantısında ülkemizin sayılı turizm yazarlarından ve bizatihi turizm işletmecilerinden Sayın Seval Nişanyanı?nın ilk defa duyduğum bir kavram olan "Şale Turizm"inden bahsettiğini yazmıştım. Doğrusunu isterseniz o güne kadar Şale Turizm"in ne manada kullanıldığını bilmiyordum. Daha sonra da yine bu sütunlarda Şale Turizm?in ne manaya geldiğini öğrendiğimi 27 Haziran 2005 günlü bolununsesi?nde ?Mudurnu Yarışkaşı Konağı?nda Keyifli Bir Akşam? başlıklı ara yazımda sizlerle paylaşmıştım. Şale?nin basit anlamıyla ahşap konaklarda icra edilen turizm çeşidi olduğu böylece benim açımdan gün ışığına çıkmıştı. Sayın Nişanyanı?nın tarifine tıpatıp uyan Mudurnu Yarışkaşı Konağı?ndan sonra sevgili kardeşim ve dostum Rüştü Konakyeri?nin Göynük?te ki ?Gürcüler Konağı?da yine Şale Turizm?in bir başarılı örneği olarak 11 Temmuz 2005 günlü bolununsesi sütunumun misafiri olmuştu. Geçen hafta kısmetimizde bir Şale Turizm örneği daha varmış. Bundan birkaç ay önce Mudurnu?da sevgili meslektaşım ve kardeşim Av. Mahir Seyhan?ın davetlisi olarak geceleyin akşam yemeğine gittiğim Mudurnu Kilözü Köyü?nde ki Değirmenyeri Orman İçi Dağ Evleri?ne bir kere daha gitmek nasip oldu. Mahir?in davetinde gece vakti pek inceleme fırsatını bulamadığım Değirmenyeri Tesisleri, Sayın Nişanyanı?nın konuşmasında ki tariflere tıpatıp uyan bir güzellik olarak keşfedilmeyi bekliyor.

    Mudurnu Adliyesi?nde ki bir duruşmamıza birlikte gittiğim Baromuzun seçkin mensuplarından Av. Şadi Yücel ile bizden sonra Mudurnu?ya gelen yine Baromuzun seçkin mensuplarından Av. Hüsnü Eraktaş kardeşlerimle duruşma sonu yorgunluğumuzu yolda atmak üzere sözleşiyoruz. Şadi ile benim işlerim biraz erken bitiyor. Yolda konaklayacağımız yeri Hüsnü?ye telefonla bildireceğiz. Bu arada bir cenaze dolayısıyla Mudurnu?da olduğunu bildiğimiz böylesi organizasyonlarda ki süper aşçımız Adliye Yazı İşleri Müdürümüz Muzaffer Bulut kardeşimizi de Değirmenyeri?nden haberdar ediyoruz. Ne olur ne olmaz, gerçi misafir umduğunu değil ama bulduğunu yerse de Muzaffer her an mutfağa girip bize bir şeyler hazırlayabilir. Mudurnu?dan çıktıktan sonra Abant?ta mola vermeyi düşündüğümüz bir sırada Sunta Fabrikası?nı geçtiğimiz bir sırada, aklıma Mahir?in beni misafir ettiği Değirmenyeri Tesisleri geliyor. Şadi?ye burayı görüp görmediğini soruyorum. Şadi (- Görmedim.) deyince Tempra?nın direksiyonunu Değirmenyeri?ne çeviriyorum.

    Değirmenyeri Tesisleri daha önce muhtelif tarihlerde kendisiyle tanışma ve görüşmek onuruna eriştiğim Ziraat Yüksek Mühendisi Ulvi Ilgaz kardeşimin yoktan var ettiği ve Mudurnu turizmine kazandırdığı bir büyük uğraşın adıdır. Hayat hikayesinden öğrendiğime göre aslen Manisalı olan Ulvi, senelerden bir sene Ankara?da ikamet ettiği bir sırada arkadaşlarıyla birlikte Bolu ve çevresine gezmeye gelir. Abant ve Mudurnu taraflarını gezerken, o sırada Kilözü Köyü civarında bulunan Alabalık Çiftliği?nden balık almak üzere mola verir. Bu arada yörenin tabiat güzelliğini çok beğendiğinden arkadaşlarıyla birlikte buralara yazlık ev yapmayı planlar. Bu arada Ulvi, Mudurnu Tavukçuluğu?nun kapanmasından sonra Mudurnu?yu ayağa kaldıracak olan 3T Projesi?nin belli başlı mimarı Mudurnu eski Belediye Başkanı Mehmet Karakaşoğlu kardeşimin tarihi Mudurnu Hamamı?nda yarattığı ?Mudurnu Kültür Evi?nin lokanta bölümünün ihalesine girerek burayı çalıştırmaya başlar. Bu arada birlikte yola çıktığı arkadaşları şu veya bu nedenlerle ortaklıktan ayrıldıkları için yazlık evleri tamamlamak Ulvi?ye kalır. Ulvi tüm güçlükleri aşarak bugünkü sonuca ulaşır. Bu arada aldığımız özel bilgilere göre Ulvi işletmeciliğe çok yatkındır. Ankara?da mesleğini icra etme yerine muhtelif üniversitelerin kantin işletmeciliğini tercih eder.

    Değirmenyeri?ne Mudurnu Orman İşletmesi?nin arkasından normal bir asfalt köy yoluyla ulaşıyorsunuz. Biz giderken şimdilerde İl Özel İdaresi?ne bağlanmış olan Köy Hizmetleri Müdürlüğümüzün kamyonları boyuna malzeme çekiyorlardı. Tempra?yı gören görevli şoför arkadaşlarımızın korna çalmak ve selektör yapmak suretiyle Tempra?yı ve Yener Abilerini selamlamaları da Değirmenyeri?ni seçmekte ki tercihimizin bir başka güzel yanıydı.

    Değirmenyeri?ne gittiğimizde personelden Özkan Uslu tarafından karşılanıyoruz. Özkan gözlerinin içi gülen, ateş gibi bir çocuk. Restaurant?a girme yerine bahçede oturmayı yeğliyor ve doğaya çok yakışan hasır masalarımıza ve sandalyelerimize kuruluyoruz. Biraz sonra Onur Deniz, etrafımızda pervane olmaya başlıyor. Özkan?ın ve Onur?un civar köylerden olduğunu üniversiteye hazırlandıklarını ve böylece Değirmenyeri?nde çalıştıklarını öğreniyoruz.

    Değirmenyeri?nde ki masa düzenimiz fevkalade. İstediğimiz tüm siparişler yerine getiriliyor. Yani Değirmenyeri?nin mutfağı herkesi tatmin edecek bir kapasitede. Doğanın tam içindeki bu tesis bir gidenin mutlaka bir daha gitmek isteyeceği güzelliklerle dolu. Tabiatın koynunda bir taraftan yemeğinizi yiyorsunuz bir taraftan da ördek filolarına komuta ediyorsunuz. Dilerseniz satırlarımız burada noktalayıp Değirmenyeri Fotoromanı?na geçelim ve burayı hepinize tavsiye edelim.

    Bolu ekibi Değirmenyeri?nde tam tabiatın koynunda. Soldan; Muzaffer, Şadi, Ben ve Hüsnü.
    Baromuzun tabiatla ve toprakla uğraşan en meşhur mensubu Hüsnü Eraktaş kardeşim, ördekleri nasıl toplayıp fotoğraf karesine alacağımızı Yener Abisine öğretiyor.
    Nefis bir doğa, muhteşem bir masa ve yemek. Öğle uykusu adetimi Değirmenyeri?nde de terk etmiyor ve kendimi çimenlerin üzerine atıyorum.
    İşte Değirmenyeri?nin yakışıklıları. Solda Özkan Uslu, sağda Onur Deniz. Bakalım bu resimden sonra bir daha gidişimizde bakımımız değişecek mi?

    Yorum yazın

    İsim (Gerekli)
    Yorumunuz (Gerekli)

    Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.

    GÜNÜN SÖZÜ

    Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

    SON YORUMLAR
    Sağlık İlaç Gıda Takviyesi Siyah Sarımsak